Gündem

'Deniz Feneri'ndeki köstebek', Beşir Atalay'ın özel kalem müdürü çıktı!

Deniz Feneri e.V. Davası’nın Türkiye ayağını soruşturan savcıların azline neden olduğu öne sürülen köstebeklerden

02 Eylül 2011 03:00

T24 - Deniz Feneri e.V. Davası’nın Türkiye ayağını soruşturan savcıların azline neden olduğu öne sürülen köstebeklerden biri Beşir Atalay’ın eski özel kalem müdürü ve Kırıkkale Belediye Başkanı Veli Korkmaz olduğu iddia edildi.



Almanya’daki Deniz Feneri e.V Davası’nın Türkiye uzantısı ile ilgili soruşturmayı yürüten savcılar Abdulvahap Yaren, Mehmet Tamöz ve Nadi Türkaslan’ın görevden el çektirilmesine gerekçe olarak öne sürülen üç köstebeğin kimliğine ulaşıldı. Taraf gazetesinde yer alan habere göre, köstebeklerin Beşir Atalay’ın İçişleri Bakanlığı döneminde bakanlığın özel kalem müdürü ve Kırıkkale Belediye Başkanı Veli Korkmaz ile emniyette bir şube müdürü polis olduğu iddia edildi.

Edinilen bilgiye göre soruşturmayı yürüten savcılar Abdulvahap Yaren, Mehmet Tamöz ve Nadi Türkaslan şüpheli olarak belirledikleri kişilerin ev ve iş yerinde arama yapılması için 14 Ekim 2009 tarihinde mahkemeden izin aldı. Söz konusu şüpheliler hakkında üç aylık periyotlarla yapılan teknik takipte Kanal 7 yöneticilerinden Mustafa Çelik’in Kırıkkale Belediye Başkanı Veli Korkmaz tarafından aramalar konusunda bilgilendirildiği ortaya çıktı. Savcılar telefon tapelerinde yer alan görüşmenin izini sürünce bilginin Korkmaz’a ulaşmasını sağlayan iki isme daha ulaştı.

Zincirin düğümlerini çözen savcılık, ‘köstebekler’ arasındaki iletişimi soruşturma dosyasında yer aldı. Mahkemenin ‘arama izni’ verdiği 14 Ekim 2009 tarihinde şube müdürlüğü yaptığı iddia edilen bir polisin İçişleri Bakanlığı Özel Kalem Müdürü’nü arayarak, şüphelilerin ev ve iş yerlerinde arama yapılacağına dair bilgi verdiği, söz konusu müdürün ise AKP’li Kırıkkale Belediye Başkanı Veli Korkmaz’a telefon ederek, durumdan haberdar ettiği ortaya çıktı.


Teknik takibe takıldılar

Korkmaz’ın 14 Ekim 2009’da akşam saatlerinde Kanal 7 Yöneticilerinden Mustafa Çelik’i arayarak, savcıların Kanal 7 binasında ve Zahid Akman’ın da aralarında bulunduğu şüphelilerin ev ve iş yerlerinde arama yapacağı konusunda uyardığının tesbit edildiği bildirildi. Çelik’in aynı gün Kanal 7 Yönetim Kurulu Üyesi İsmail Karahan’a ulaştığı ve durumdan haberdar ettiği söz konusu görüşmenin de teknik takibe takıldığı belirtildi. Karahan’ın Beyaz Holding çalışanı Ayşegül Sezgin’i arayarak delil olabilecek belgelerle ilgili “temizledin mi” dediği, Sezgin’in ise “Zahid Amca geldi. Bir şeyler karaladı. Onlar kalmış olabilir” şeklinde yanıtladığı görüşmede teknik takip sonucu ortaya çıktı.


Delilleri temizlemişler

Kırıkkale Belediye Başkanı Veli Korkmaz’ın ise ‘köstebeklik’ iddiaları ile ilgili suçlamaları reddettiği öğrenilirken, Çelik ile yakın arkadaş olduğu için sık sık telefon görüşmeleri yaptığı ancak iddia edildiği gibi bir görüşmenin gerçekleşmediğini belirtti. Korkmaz, İçişleri Bakanlığı Özel Kalem Müdürü’nü ise tanımadığını öne sürdü. 15 Ekim 2009’da yapılan aramalarda ise şüphelilerin ev ve iş yerlerinde yapılan aramalarda ele geçirilen bilgisayarların hard disklerinin ve belleklerinin 14- 15 Ekim tarihinde silindiği tesbit edilmişti. Ancak savcılık tarafından görevlendirilen uzmanların bilgisayarların aramalardan bir gün önce temizlenmesi şüphe çekici olarak değerlendirilmiş, teknik takip tapeleri sonucunda da aramanın önceden haber verildiği tesbit edilmişti. Öte yandan, bilgisayarlarda silinen bilgilerin uzmanlar tarafından geri dönüşümünün de sağlandığı öğrenildi.


HSYK’dan savcıların iddialarına yanıt

Deniz Feneri soruşturmasını yürüten ve “evrakta tahrifat” yaptıkları gerekçesiyle geçtiğimiz hafta soruşturmadan alınan üç savcının iddialarına, HSYK Başkanvekili Ahmet Hamsici cevap verdi.

Hamsici, şunları söyledi: “İddialara göre savcılar, şüphelilerin mal varlıklarına el konulması için alınan mahkeme kararının iki bendinin üzerini kapatmak sureti ile kararı ilgili yerlere gönderiyorlar. Bu konuda kurulumuza bir şikayet geldi. İnceleme henüz tamamlanmadı. Kendileri bunun yargılamayı etkilemediğini, önemsiz olduğunu ve kimseyi mağdur etmediğini belirtiyorlar. Fakat burada şüpheli konumunda olmayan şirketlerin diğer hissedarlarının hakları ihlal ediliyor. Savcılar ayrıca İstanbul Özel Yetkili Savcılarının da benzer yöntemlere başvurduklarını buna rağmen görevlerine devam ettiklerini öne sürüyorlar. Bildiğim kadarıyla İstanbul Özel Yetkili Savcıları hakkında ‘evrakta tahrifat’ yaptıkları iddiası ile kurula bir şikâyet iletilmedi."