Deniz bilimci Prof. Dr. Cemal Saydam, müsilaj (deniz salyası) tehdidi altındaki Marmara Denizi için, "çok kötü durumda, şakası yok” uyarısında bulunarak, “Balığı artık unutun. Yakalanabilirse yersiniz. Dalgıçlar, denizin dibinde ağzı açık balıklar görüyor. Eylül'de sezon başladığında, balıkçılar denize açıldığında yakalayana ödül vermek lazım" diye konuştu.
Marmara Denizi'ni tehdit eden müsilaj (salya) sorunu gündemin en önemli maddelerinden biri haline geldi. Yıllardır Marmara Denizi'ni araştıran deniz bilimci Prof. Dr. Cemal Saydam, Sözcü'den Özlem Güvemli'ye yaşanan çevre felaketi ile ilgili çarpıcı açıklamalar yaptı. Prof. Saydam, Marmara Denizi'nin çok kötü durumda olduğunun altını çizerek “Yüzeyde yapılan temizlik çalışması iğne ile kuyu kazmak gibi. Dipten oluşuyor, gördüğünüz kısım buzdağının görünen kısmı. Marmara Denizi'ni kıyısı olan her kentin arıtma tesislerini verimli şekilde çalıştırması gerek. İSKİ hariç kimse çalıştırmıyor. İSKİ de göz önünde olduğu için çalıştırıyor” dedi.
Saydam, Marmara Denizi'nin ölmediğini ama can çekiştiği vurgulayarak “Bunlar daha iyi günlerimiz. Daha kötü olacak, koku sorunu baş gösterecek” uyarısında bulundu.
“6-7 seneye iyileşme"
Saydam, Marmara Denizi'nde tüm arıtma tesislerinin çalıştırmak zorunda olduğunu, ancak bu durumda en az 6-7 seneye bir iyileşme beklenebileceğini vurguladı.
Müsilajın geçtiğimiz senelerde de olduğunu, bu sene Karadeniz'de balıkçıların balık tutmasını engelleyecek noktaya geldiğini anlatan Saydam, “Ama bu yıl Marmara Denizi'ne aşırı girdilerden dolayı olağanüstü çoğaldı. Bunun olacağını öngörüyorduk. ‘Marmara'nın üzerine bu kadar gitmeyin' dedik, kimse dinlemedi, bizim bilgimiz Marmara'nın bu duruma gelmemesi içindi. Bundan sonrasını oturup düşünecekler” diye konuştu.
“İbret için cealandırılmalılar"
Bu artışı iklim değişikliğine bağlamanın sorunu çözmeyeceğini dile getiren Saydam, “Birbirimizi suçlamanın zamanı değil. Bütün Marmara havzasını tüm Trakya'yı içine alan bir çerçevede bakarsanız çözüm bulabilirsiniz. Tüm bunlar varken bile hala fabrikasından kırmızı boyayı Marmara'ya verenler var. Böyle insanların ibret için acımasızca cezalandırılması lazım. Bilim insanlarına soruyorlar ‘ne yapacağız?' diye. Ama adam gidip atığını hala denize bırakıyor. Böyle devam ederse kısa süre sonra Marmara elimizden gidecek ve fakir bir ülkenin çocukları olacağız” dedi.
“Kanal İstanbul Marmara Denizi'ni öldürür"
Kanal İstanbul projesine yaratacağı ekolojik felaket nedeniyle karşı çıkan Saydam “Kanal İstanbul Marmara Denizi'nin öldürür. Marmara Denizi mevcut yükü şu an kaldıramıyor. Kanal İstanbul, ek bir yük ve kaldırması mümkün değil. Kanal İstanbul, ağzına kadar dolu Marmara Denizi'ne bir bardak daha su daha koymaktır. Marmara'nın sistemi kanal yapılmadan patlak verdi. Marmara bu haldeyken Kanal İstanbul'u düşünenler varsa buyursun yapsınlar o zaman, çok farklı noktalardayız demektir bu. Doğa ile böyle oynayamayız. Bilime rağmen hiçbir şey yapamayız” dedi.
“Balığı unutun"
Saydam, Marmara'dan çıkan balık yenir mi sorusuna da şu ürkütücü yanıtı verdi:
"Balığı artık unutun. Yakalanabilirse yersiniz. Dalgıçlar, denizin dibinde ağzı açık balıklar görüyor. Eylül'de sezon başladığında, balıkçılar denize açıldığında yakalayana ödül vermek lazım.
Balıklar şu an göç edemiyor. Marmara'dan geçemiyor balıklar, Karadeniz ve Ege arasındaki bağlantı kesildi. Balıklar göç etmeye alışmış, sistem onun üzerine kurulu. Şimdi sistem bozuldu. Ne olacağını kestiremiyoruz ama bir şeyler olacağını görüyoruz.
"Balık popülasyonu hiç görülmemiş bir şey yaşıyor"
Balık popülasyonu hiç görülmemiş bir şey yaşıyor. 12 bin sene önce Marmara'dan geçiş yokmuş, Karadeniz ile Ege ayrı ayrı denizmiş. Şimdi 12 bin yıl öncesine döndük. Denizler bağlı ama geçişi tıkadık. Ne olacak? Yaşayıp göreceğiz.
"Dalgıçlar salya ile çıkıyor"
Marmara'da yüzülüp yüzülemeyeceğini ilişkin ise şu değerlendirmeyi yaptı:
"Marmara Denizi'nde yüzecek ilk kişinin deneyimlerini merakla bekliyorum. Marmara denizine girip yüzüp çıktıktan sonraki halini takip etmek gerek.
Yüzüp yüzemeyeceğini göreceğiz. Ben kesinlikle girmem. Dalgıçlar girip çıktıktan sonra üzerlerinde temizleyemedikleri salyalardan bahsediyorlar. Bakalım insanlar nasıl yüzecek? Geçenlerde uçması gereken ördeğin uçamadığını gördük. İnsan girdiğinde yüzebilecek mi? Göreceğiz."
“Uyardık, felaket tellalı dediler"
“Zamanında uyardığımızda bize felaket tellalı dediler” diye sitem eden Saydam “Doğayı hafife almanın, ‘ne olacak, atık suyu denizin dibine basın gitsin' anlayışı Marmara'yı bu noktaya getirdi. Eninde sonunda doğa patlak verir. Marmara'ya bırakılan atıklar denizi bu hale getirdi. Ergene Havzası'nın bütün atıkları Marmara'ya verildi. Yana yakıla atıkları Saroz Körfezi'ni götürün dedik. Ne dediğimi bilerek dedim. Çünkü Marmara'nın bunu kaldıramayacağını gördük. Bardağı taşıran damla olur dedik, taştı. Biz bardak taşmadan ne yapılması gerektiğini söyledik” diye konuştu.