Diyarbakır'daki Newroz kutlamalarında konuşan HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, PKK lideri Abdullah Öcalan'a hitap ederek başladığı konuşmasında, "Dolmabahçe’de dile getirdiğiniz çözüm yoluna bağlıyız. Savaş, çatışma, ölüm alışmamız gereken normal bir durum değildir. Normal olan bütün barışçıl yollarda ve yöntemlerde ısrar etmektir. Müzakere dediğimiz şey, çözümleri masaya koymaktır. Yenmek ve yenilmek, öfke ve kin üzerine müzakere masası kurulamaz" dedi.
Demirtaş, "Kürt halkı kendi topraklarında sadece onurlu halklar gibi korkmadan ve eşitçe yaşamak istiyor. Başkasına ait olanı, başkasının cebinde olanı değil, kendisinden çalınanı, gasp edilen geri istiyor" diye konuştu. Demirtaş, "Barış dediğimiz şey adalet ve eşitlikten yoksun olamaz. Bugün kan çanağına dönmüş bölgenin gerçeğinin içinde barışı konuşmak, barışı istemek kolay iş değil. Böylesi dönemlerde ilkeli, ahlaklı, vicdanlı bir barış tutumu içinde olmak doğru olandır" dedi.
Selahattin Demirtaş'ın konuşması özetle şöyle:
Bütün Ortadoğu halklarına barışın müjdesini vererek, barışa giden yolun ne kadar güzel olduğunu müjdeleyerek 3 yıldır bu kutlamaları yaptık. Ama bugün ölümlerle bu Newroz’u kutluyoruz. 3 yıl şunu gördük. Barış dediğimiz bir hayal değil. Bizler eşitlik ilkeleri etrafında kilitlenirsek barışın mümkün olduğunu gördük. Bu yılki Newroz’u da her şeye rağmen Amed meydanından Barış Newrozu olarak bütün dünyaya yansıyor.
Elbette bizler köksüz tarihi olmayan bugün ortaya çıkmış bir halk değiliz. Tıpkı Newroz gibi Kawa’nın ruhundaki gibi bizi birleştiren bir ruh var. Bugün Botan’ın çocukları Mir Bedirxan’ın çocukları, Şeyh Said’in çocukları bizleri nasıl selamlıyorsa, Seyit Rıza’nın yoldaşları Dersim’den, Qazi Muhammed’in torunları, Mele Mistefa’nın torunları, Ali Şer ve Zarife’nin yoldaşları bize nasıl bir miras bıraktıysa, bizler de Kobanê’den Arîn Mîrkan’ın, Cizre’den Mehmet Tunç’un, Silopi’de Sêvê’nin mesajlarını birleştirerek, bir barış mektubu olarak İmralı’ya Başkan Apo’ya bir mektup olarak gönderiyoruz. Ördüğünüz o barış yolu, Dolmabahçe Mutabakatı’nda dile getirdiğiniz çözüm yoluna bağlıyız. Savaş, çatışma, ölüm alışmamız gereken normal bir durum değildir. Normal olan bütün barışçıl yollarda ve yöntemlerde ısrar etmektir. Müzakere dediğimiz şey, çözümleri masaya koymaktır. Yenmek ve yenilmek, öfke ve kin üzerine müzakere masası kurulamaz.
Eğer ki savaşla, şiddetle ezerek bir sonuç elde etmek isterlerse bu sadece ülkemize kaos getiriyor. Biz birlik olalım derken, temel ilkelerde buluşmamız gerektiğini anlatıyoruz. Hiçbir parti etrafında birleşemeyiz. Hiçbir kişi etrafında birleşemeyiz. Antidemokratik, hukuk dışı yöntemlerde bir araya gelemeyiz. Bizi birleştirecek şey, demokrasi hukuk ilkeleridir. Tarihi bir süreç yaşanıyor. Bölgeyi kendi çıkarları doğrultusunda dizayn etmek isteyen çok sayıda uluslararası güç var. Binlerce yıldır yaşadığımız öz be öz yurdumuzda, bizim kaderimizi kendi ellerine almak isteyen çok sayıda güç var. Farkındayız. Ama Ankara’da bu ülkeyi yönetenler, tehditleri art arda sayarken bu halkın iradesini de tehdit olarak tanımladığı sürece birlik olmak imkansızdır. Halklarımızın ortak geleceğini birlikte sağlamak, güvence altına almak istiyorsak o zaman demokratik ilkelerde buluşmaya çağırmalıyız herkesi.
Ankara’da bu aklın eksik olduğu, süreci yanlış okuduğu anlaşıyor. Kürt halkı kendi topraklarında sadece onurlu halklar gibi korkmadan ve eşitçe yaşamak istiyor. Başkasına ait olanı, başkasının cebinde olanı değil, kendisinden çalınanı, gasp edilen geri istiyor. Barış dediğimiz şey adalet ve eşitlikten yoksun olamaz. Bugün kan çanağına dönmüş bölgenin gerçeğinin içinde barışı konuşmak, barışı istemek kolay iş değil. Böylesi dönemlerde ilkeli, ahlaklı, vicdanlı bir barış tutumu içinde olmak doğru olandır.
AKP birleştirici bir parti değil
Korku ortamı yaratanlara karşı sığınabileceği Diyarbakır Newroz alanını dolduranların fotoğrafının iyi görünmesi bu mesajın doğru okunması lazım. Hamasetle tehdit ederek, illa da “Bitireceğim, diz çöktüreceğim’ politikası sürdürülemez.
Kürt halkının inkarı üzerinden barış süreçleri yürütemeyiz. Şeffaf, açık müzakereye ihtiyaç var. Konuşabilmek için öncelikle bomba ve silah seslerinin durmasını sağlamamız lazım.
Demokratik siyaset alanını genişletmemiz lazım. Yeniden çözüm masasına dönülmesi, öfke ve kinin halklarımızı teslim almasına fırsat vermeden yeni bir barışın sorumluluğunu almaya hazırız. Ankara’daki siyasetçiler anlamalı ki AKP birleştirici bir parti değil. Toplum çoğulcu yapısıyla, farklı siyasi ideolojik yapılarıyla, farklı inanç ve mezheplerle birleştirecek şey, bir parti, ırkçılık olamaz.
Türkiye’yi bir barış adası haline getirirsek etrafımızdaki savaşlara karşı bir barış önderliği yapma şansımız olur. Bu kadar büyük fırsatlar önümüzde dururken nefret ve kinle Kürt düşmanlığıyla Kürtler hak kazanmasın diye devlet politikasını bunun üzerine oturtanlar kendileri de kaybediyor, halklarımız da kaybediyor.
Yakın zamanda yürüttüğümüz diyalog ve görüşmelerden ders çıkararak cesaretle yeni bir sayfa açmamız lazım. Sadece hamasetle, yeni düşmanlar yaratmak üzerine kendini kurgularsa orada siyasetsizlik vardır.
Halkımızın acısı büyük, yarası derin. Bu direniş kazanana kadar devam eder. Savaş politikalarına karşı barışı diri tutmak için direniyor. Savaş isteyenlere karşı savaşın asla çözüm olmayacağını her fırsatta dile getireceğiz. Bedel ödetip korkuyla sahte barış sağlayacaklarını zannediyorlarsa tarihten hiç ders almamışlardır demektir. Siyasetin bu kadar tıkandığı, siyasetin bir çözüm sanatı olmaktan uzaklaştığı bugünlerde tarihi Amed Newroz’u çözümün yolunu gösteriyor. Korkutarak hiçbir şey yapamazsınız diyor.
‘Gün gelecek, söz bitecek,
sözün bittiği yere gelmek istemiyoruz’
Devlet aklı, ortak akıl ferasetsiz kalmışsa kendi halkını felakete sürükler. Doğru olan şey ortak akılla hareket etmektir. Israrla HDP üzerinden akıl almaz bir saldırı politikası yürütmek kimseye kazandırmaz. Kürdün tarihini inkar etmeden, Türkü inkar etmeden halklarımızın bir arada eşitçe yaşaması için kurulmuş bir partidir HDP. Bu partiyi yok etmek ortak yaşamı da yok etmek demektir. Bugün HDP dışında hiçbir parti barış sözcüğünü ağzına almıyor. Daha fazla savaş, kıyım, katliam diyenlerden hayır gelmez. Siyaseten önümüzü kesmeye çalışıyorlar, bizden koparacakları 3-5 oyun kendilerine yarayacağını düşünenler kendi bindikleri gemiyi yakıyorlar.
Halkları, tarihlerini, kültürlerini inkar etmeden nasıl bir arada yaşayabileceğimiz üzerine politika yürütmeliyiz. Tek adam yerine yerinden öz yönetim anlayışıyla, tek kimliğin tek milletin egemenliğine karşı çoğulcu demokrasi anlayışı için HDP’yi büyütmek çözümü büyütmektir.
Gün gelecek söz bitecek. Sözün bittiği yere gelmek istemiyoruz. Bize oy vermiş, desteklemiş, duası gönlü bizimle olmuş her kardeşimizin bize emaneti çözümün yolunu açmaktır. Bu emanet bizde oldukça cesaretli davranarak, halkın ölümüne izin vermeyeceğiz. Bütün yoldaşlarım arkadaşlarımla birlikte siyasi çözüm için uğraşacağız.
Diyarbakır’dan gönderilen bu mesajı Ankara ve dünya iyi okumalı. Son üç Amed Newroz’unda bütün halklarımızı sıcacık kavrayan o duyguyu unutmadan o günlere dönmenin adil bir barışın şartlarını hepimiz oluşturalım. Eğer bu politikada ısrar edilirse görecekler ki bu sözlerin kıymetini anlayacaklar. Asıl olan güzel konuşmak değil güzel eylemektir.
Bir gün gelecek, bizler söz verdiğimiz özgür günleri direnen evlatlarımıza halklarımıza armağan edeceğiz. Bu görkemli duruşunuzdan dolayı, “Zulme karşı dimdik ayaktayız” diyen bu fotoğraftan dolayı hepinize teşekkür ediyorum. Bütün halkların Newroz'u kutlu olsun.