Gündem

Demirtaş, ikinci kez TRT'de konuştu: Yakında yüz yüze görüşeceğimize inanıyorum!

“Kürt sorununda şiddetin ve silahın da nihai olarak son bulacağı, TBMM merkezli bir barışı sağlayacağız”

23 Haziran 2018 20:47

Kasım 2016'dan bu yana Edirne F Tipi Cezaevinde tutuklu bulunan Halkların Demokratik Partisi'nin Cumhurbaşkanı adayı Selahattin Demirtaş, seçim çalışmaları kapsamında ikinci kez TRT ekranlarına çıktı.

TRT Haber'de 10 dakikalık seçim konuşması yayınlanan Demirtaş,  seçim vaatlerini paylaştı. Demirtaş, “Kürt sorununda şiddetin ve silahın da nihai olarak son bulacağı, TBMM merkezli bir barışı sağlayacağız” açıklamasında bulundu.

Demirtaş konuşmasını “Bütün seçmenlerimizi, yarın sandıkları ve oyları korumaya, iradelerine sahip çıkmaya davet ediyorum. Ülkemin güzel insanları, hepinizi çok seviyorum ve yakında yüz yüze görüşeceğimize inanıyorum. Sizleri bir kez daha içtenlikle selamlıyor, özgür, mutlu ve huzurlu günlerde bir arada olmayı diliyorum” sözleriyle bitirdi.

Demirtaş’ın TRT konuşmasının tam metni şöyle:

“Siz değerli halkımızı ve sevgili kardeşlerimi saygıyla, hürmetle, hasretle selamlıyorum.

Değerli yurttaşlarım;

Bugün karşı karşıya olduğumuz en ciddi sorun ekonomide yaşanan krizler, yoksulluk, işsizlik, demokrasi sorunu ve Kürt sorunudur. Ülkemizin içine girdiği ekonomik dar boğazdan çıkışın biricik yolu üretimi arttırmaktır. Tarım, sanayi, hayvancılık, balıkçılık, turizm ve teknoloji başta olmak üzere, bütün sektörlerde yerli üretimi arttırmadığımız müddetçe dışarıdan borç almaya, uluslararası tefecilerin elinde perişan olmaya devam edeceğiz. Şu anda bile Türkiye’nin dış borcu toplamda 454 milyar dolara ulaşmış durumdadır.

Dışarıdan bu kadar borç alındı. Alındı da bu paralar fabrikalara, tarlalara, üretime, emeğe, alın terine mi yönlendirildi? Hayır. Maalesef lüks saraylara, gereksiz beton projelere, israfa, gösterişe, şatafata harcandı. Bizler elimizdeki bütün mali imkânları, yurt içi ve yurt dışından sağlayacağımız bütün sermayeyi çiftçiye, üreticiye, sanayiye, KOBİ’lere, esnafa dağıtacağız. Bütün tarım arazilerinin kullanımında halkın ihtiyaçlarını esas alacağız. Kaliteli ve bol ürün için çiftçiye mazot, tohum, işgücü ve eğitim desteği sunacağız. Yetiştirdiği ürünleri iç ve dış piyasada rahatlıkla satabileceği geniş bir pazar ve pazarlama imkanı sunacağız. Çiftçiden tüketiciye ulaşan ürünlerde bütün aracıları kaldırıp kooperatifler yardımıyla ucuz ve kaliteli, ama çiftçinin kazancının çok daha fazla olduğu bir sistemi kuracağız. Aynı sistemi ve desteği hayvancılık ve balıkçılık için de sağlayacağız. Deniz turizminin yanına kış, doğa, tarih, kültür alternatiflerini de ekleyip Antalya’ya sunulan destek kadar Karadeniz’in yayla turizmine, Kapadokya’nın, Urfa’nın, Mardin’in, Kars’ın, Adıyaman’ın, Van’ın, Diyarbakır’ın, İç Ege’nin tarih, kültür ve inanç turizmine de ciddi destek ve teşvikler sunacağız.

Esnafa ve KOBİ’lere yeni bir şans vermek, onları dar boğazdan kurtarmak ve üretime dahil olmalarını sağlamak için, çiftçilerle birlikte esnafın da bütün kamu borçlarının faizini silip ana parayı da yeniden yapılandıracağız. Esnafa, yıllık 50 bin TL’ye kadar sıfır faizli kredi desteği, çalıştıracakları yeni işçiler için de vergi ve sigorta desteği sağlayıp ucuz hammadde, ulaşım ve nakliye için düşük maliyetli, üretim amacıyla enerji desteği sunacağız.

Enerjide dışa bağımlılığı en aza indirmek, çevreyi ve doğayı korumak için doğal gaz, petrol, kömür ve nükleer enerjiye alternatif olarak her ile her ilçeye, hatta her mahalleye güneş santralleri kuracağız.

Eğitim alanında kayırmacılığa ve torpile son vererek, eğitim ve liyakatin belirleyici olacağı bir geleceği, hep birlikte inşa edeceğiz. İdeolojik saiklerle okulları ayrıştıran 4+4+4 uygulamasına son vereceğiz. Her ne ad altında olursa olsun velilerden asla para talep etmeyeceğiz. Tekçi, cinsiyetçi, mezhepçi, ırkçı eğitim müfredatına son vereceğiz. Ülkemizde bilimsel, laik, demokratik, özgürlükçü, çoğulcu ve anadilinde eğitimi esas alan yeni bir eğitim müfredatını hayata geçireceğiz. Resmi dil Türkçenin yanında, anadilinde eğitimi her çocuğumuza vereceğiz.

Sağlığı toplumsal bir hak olarak ele alacağız. Sağlık hizmetinin birey ve toplum üzerinde bir iktidar aracı olarak kullanılmasına, halk sağlığının kapitalizmin ve piyasanın insafına bırakılmasına karşı çıkacağız. Şehir hastaneleri uygulamasına son vereceğiz. Sağlık hizmetleri tamamen parasız olacak. Sizi şehrin uzağındaki hastanelere değil, hastaneleri sizin ayağınıza taşıyacağız.

Kuvvetler ayrılığından asla taviz vermeyeceğiz. Yasama ve yargıyı, yürütmenin baskısından kurtaracağız. Yargı herkese eşit ve adil yaklaşacak. Yargıyı siyasetin emrinden kurtaracağız. Yargı sistemi talimatla değil, adaletle karar alacak. Tarafsız ve bağımsız bir adalet sistemi kuracağız.

Asgari ücreti ve en düşük emekli gelirini 3 bin TL yapacağız. Ücretliler üzerindeki vergi yükünü azaltacağız. Emekçinin, alın teri kurumadan hakkını alacağı ve koruyacağı bir düzen kuracağız. Sendikal örgütlenmenin önündeki tüm engelleri kaldıracağız. Gençlere, her ay 500 TL yükleyeceğimiz Genç Kart dağıtacağız.

Taşeron işçiliğine, sözleşmeli veya güvencesiz çalışma biçimlerine son vereceğiz. Kiralık işçiliği yasaklayacağız. Kamuda KHK ile haksız yere işten atılan 120 bin yurttaşımıza ve ailelerine sözümüz olsun; OHAL’e derhal son vereceğiz ve tüm mağduriyetleri ortadan kaldıracağız. Suçsuz yere cezaevlerine atılan tutuklu ve hükümlülerin toplumsal yaşama yeniden dahil olabilmeleri için yasal düzenlemeler yapacağız, cezaevlerini önemli ölçüde boşaltacağız.

Bunların tamamının önünü sivil, özgürlükçü bir anayasa ile açacağız. Engelli hakları, çocuk hakları, Kürt halkının, Alevilerin, Sünnilerin ve diğer inanç mensuplarının bütün demokratik haklarını, bu yeni anayasa ile güvence altına alacağız.

Kadınların eşit ve özgür bir şekilde yaşamın her alanında var olmasının anayasal, idari ve pratik tedbirlerini alacağız. Hiç kimse yaşam tarzından, giyiminden dolayı ayrımcılığa, baskıya uğramayacak. Hükümetimizde bakanların en az yarısı kadınlardan oluşacak. Yeni anayasada, en geç iki yıl içinde güçlendirilmiş demokratik parlamenter sisteme ve güçlü yerel yönetimlere geçiş yapacağız. Kürt sorununda şiddetin ve silahın da nihai olarak son bulacağı, TBMM merkezli bir barışı sağlayacağız.

Çünkü barış olmadan, demokrasi olmadan hiçbir sorunumuzu çözemeyiz. Ülkemizde demokrasinin güçlenmesi, barışın gerçekleşebilmesi için HDP’nin Mecliste olması çok önemlidir. HDP Meclise giremezse yüzde 10 gibi dünyanın en yüksek barajına takılırsa bundan sadece HDP değil, Türkiye’nin demokrasi yürüyüşü de ağır bir darbe alır. AKP haksız bir şekilde, 80’den fazla HDP milletvekilinin koltuğunu gasp etmiş olur. Bu hem temsilde adaleti, hem de istikrarı ciddi şekilde zedeler. Sonuçta böylesi vahim bir tablo, Türkiye’nin zaten dibe vurmuş itibarını sıfırlar. Ekonomi de buna bağlı olarak daha da kötüleşir. Bu nedenle, HDP için konulmuş bu anti-demokratik barajın aşılması, hepimizin geleceğini yakından ilgilendiriyor. HDP’nin kaybetmesi, aslında bütün Türkiye’nin kaybetmesi sonucunu doğuracaktır. Bugün artık HDP’ye sahip çıkmak, HDP’ye destek olmak, demokrasiye sahip çıkmakla eşdeğerdir.

Bizler, desteğinizle Meclisteki çoğunluğu ve Cumhurbaşkanlığını kazanırsak bu bile ekonomide canlanmanın vesilesi olacaktır. Göreve gelmemizin yaratacağı olumlu hava, daha ilk günden dövizin düşüşe geçmesini sağlayacaktır. Sonrasında alacağımız tedbirler ve atacağımız hızlı adımlarla, çok kısa sürede ciddi bir toparlanma sağlayacağız. Hem de, sizleri kapitalizmin insafına terk etmeden yapacağız bunu.  

Çünkü kapitalizm öldürür. İnsanı öldürür, ruhlarımızı öldürür. Kültürlerimizi, doğamızı inançlarımızı, umutlarımızı öldürür. Kapitalizm şiirimizi, türkülerimizi, halaylarımızı, horonlarımızı, zeybeklerimizi öldürür. Zeytinliklerimizi, derelerimizi, yaylalarımızı, tarihi-kültürel mirasımızı öldürür kapitalizm. Sevdalarımızı, aşklarımızı, dostluklarımızı, akrabalıklarımızı, geleneklerimizi öldürür.

Paranın en büyük, tek büyük güç olduğu kapitalist sistem dayatmalarına boyun eğmeyeceğiz. Türkiye’yi dış dünyaya kapatmadan, dış dünyadan koparmadan, ekonomide daralmaya yol açmadan emekten, ezilenden, üretenden yana bir ekonomik düzeni mutlaka kuracağız. Sosyal devlet ilkesini güçlendirecek, ekonomide vahşi kapitalizmi değil demokrasiyi, adil bölüşümü, hakça paylaşımı esas alacağız.

Dış politikada diyaloga ve barışa dayalı yapıcı bir çizgiyi esas alacağız. Bir yandan bölgemizdeki emperyal müdahalelere karşı çıkarken, diğer yandan bütün halklarla güvene dayalı bir ilişki geliştireceğiz Ezilenden yana tavır alan onurlu bir duruş sergileyeceğiz. Suriye iç barışı için derhal yeni bir süreç başlatıp isteyen Suriyeli kardeşlerimizi de, barışını sağlamış olan ülkelerine gidebilmelerinin önünü açacağız.

Bu vesileyle, 24 Haziran’da tercihini demokrasiden yana kullanarak sandığa gidecek olan bütün yurttaşlarımızı şimdiden kutluyorum. Seçim sonuçlarının halkımıza ve ülkemize hayırlar getirmesini diliyorum. Bütün seçmenlerimizi, yarın sandıkları ve oyları korumaya, iradelerine sahip çıkmaya davet ediyorum. Ülkemin güzel insanları, hepinizi çok seviyorum ve yakında yüz yüze görüşeceğimize inanıyorum.

Sizleri bir kez daha içtenlikle selamlıyor, özgür, mutlu ve huzurlu günlerde bir arada olmayı diliyorum.

Hoşça kalın.”