Edirne Cezaevi’nde tutuklu bulunan eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, "Cumhurbaşkanı adaylığım sürecinde rakibim olan Erdoğan’a açık bir çağrım vardı; 'Kobani olaylarına çağrı yaptığımı ispat ederseniz sizin lehinize çekileyim' demiştim. Hakkımda dava bile açılmadığını gören Erdoğan köpürdü ve hukuksuz bir şekilde arayış başladı." dedi.
Kobani davasının 11. Duruşması Sincan Cezaevi’nde görülmeye devam ediyor.
Demirtaş savunmasında şunları kaydetti:
“ İddia makamı, tanık Kerem Gökalp’in “Tanımıyorum” dediği Kamuran Yüksek’e dair iddialarını, şikayetçi olmayan müşteki beyanlarını tutukluluğa devam gerekçeleri arasında sıraladı. Tanık Sami Baran’ın emniyet ifadelerinin kendisine ait olmadığına dair sözlerini ise görmezden geldi.
Cumhurbaşkanı adaylığım sürecinde rakibim olan Erdoğan’a açık bir çağrım vardı; "Kobanî olaylarına çağrı yaptığımı ispat ederseniz sizin lehinize çekileyim demiştim." demiştim. Hakkımda dava bile açılmadığını gören Erdoğan köpürdü ve hukuksuz bir şekilde arayış başladı.
"Konuşmamın içeriği makul, birleştirici, yapıcı"
Hiçbir şey bulamadılar en son 30 Eylül 2014’de Kobanî dönüşü yaptığım açıklamayı buldular. O dönemde bu açıklamaya dair bir dava yok, yandaş yazarlar bile konuşmama dair bir şey yazmamış. Konuşmamın içeriği makul, birleştirici, yapıcı.
"6 gün boyunca yapılan sorgu 16 sayfa mı tuttu?"
Kerem Gökalp ‘6 gün sorgum sürdü’ dedi, tutanaklarda var. Elimizdeki tutanağa göre Şırnak TEM Şube’nin aldığı ifade 16 sayfa. 6 gün boyunca yapılan sorgu 16 sayfa mı tuttu? Kerem Gökalp ifadesine göre 14 yıl kendisi ve ismini verdiği 113 kişinin biri bile silahlı eyleme katılmamış, talimat vermemiş. Sorguda bu hiç sorulmamış. Sizin sorularınız da şiddet eylemlerine dönük değildi. HDP’nin tüzel kişiliğini hedef alacak sorular yönelttiniz.
"14 yıl boyunca gerillacılık yapıp şiddete tanık olmayan Gökalp ek beyanında bir tek bana şiddet eylemi atfetmiş"
14 yıl boyunca gerillacılık yapıp şiddete tanık olmayan Gökalp ek beyanında bir tek bana şiddet eylemi atfetmiş. 14 yıl boyunca 113 kişi hakkında şiddete dair beyan vermeyen Kerem Gökalp'in, benim açıklamamın ardından şiddetin arttığını söylemesi size inandırıcı geldi!
"Siyasetçiler yalan tanıkların ifadesiyle 6 yıldır cezaevinde!"
Kerem Gökalp burada 5 saat nutuk attı. Tek bir kişiye suçlama yöneltti sonrasında elini sallaya sallaya gitti. 14 yıl silahlı faaliyet yürüten bu kişi bize iftira atma karşılığında sadece 93 gün hapis yattı. Siyasetçiler yalan tanıkların ifadesiyle 6 yıldır cezaevinde!
"Kerem Gökalp beraat karşılığında Ankara’ya çağrıldı ve bu ifadeleri verdi"
Kerem Gökalp beraat karşılığında Ankara’ya çağrıldı ve bu ifadeleri verdi. Savcı Ahmet Altun, beraat vaadi ile hakkımda ifade vermesi için ikna etti. Kendisi ‘Savcı bana bunu bunu söyledi tutanağa geçti’ dediğini itiraf etti.
"Siz örgüte katılımı teşvik ediyorsunuz"
Her ne söz verilmişse 14 yıl dağda kalan Kerem Gökalp, 2,5 sayfalık duruşma tutanağı ile ilk, tek ve son duruşmasında beraat etti. Siyasetçilerin ise bin klasör dosyası var. Siz örgüte katılımı teşvik ediyorsunuz.
Bunun kumpas olduğunu imanınız gibi biliyoruz. Kumpastır, kumpas! Gözlerinizle gördünüz, yalan söylediniz. Ahmet Altun’un kumpas kurduğunu kulaklarınızla duydunuz. Halen savcı ‘dinlenen tanık beyanları’ diyor! Ne dinledin, hepimiz dinlendik!
"İki gizli bir açık üç tanık, üçü de talimatın geldiğini farklı şekilde anlatıyor"
İki gizli bir açık üç tanık, üçü de talimatın geldiğini farklı şekilde anlatıyor. Hukuk Fakültesi öğrencileri bile bu kadar ucuz kumpas yapmaz. Ama siz bunların doğru olabileceğine kendinizi inandırarak bir buçuk yıldır bizi yargılıyorsunuz.
İmralı’da çözüm görüşmeleri vardı. O dönemde Kandil’e aileler, gazeteciler gidiyordu. Biz gittiğimizde kuyruk vardı. Aileler çocukları dönecek diye bekliyordu. Böyle bir atmosferde Kandil bize bir talimat göndermek için üç olağan yol kullanıyor öyle mi?
"Bir insanın yaralanacağını bilseydik, çağrı yapmazdık"
Bir insanın yaralanacağını bilseydik, çağrı yapmazdık. Kimsenin aklında böyle bir ihtimal yoktu. O dönemde biz siyaseten AKP’yi protesto etsek ya da insanları protestoya çağırırsak, süreci sekteye uğratır mı tartışması yaptık"
Biz çağrı yaptığımızda ülkenin Başbakanı'ndan, Cumhurbaşkanı'ndan, İçişleri Bakanı'ndan, MİT Müsteşarı’ndan, muhalefet liderlerinden, Meclis Başkanı'ndan bizim çağrımıza dair tek beyan yok. Çünkü bu çağrının şiddet anlamına gelmediğinin herkes farkında.
Olaylar 7 Ekim öğleden sonra başladı, 9 Ekim akşamı bitti. Biz tabloyu öğrendiğimizde İçişleri Bakanı, Başbakan hakim değildi. 37 kişinin katledildiğini Bakan bilmiyordu. Bir provokasyon olduğunu fark edince herkesle iletişime geçmeye başladık.