Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ı TBMM’deki yemin töreninde alkışladığı için eleştirilen Selahattin Demirtaş, “AKP alkışlanarak bitirilir, bunu anlamıyorlar” dedi.
CHP Grup Başkanvekili Engin Altay’ın yemin töreni öncesinde TBMM Başkanı Cemil Çiçek’e içtüzük kitapçığını fırlatmasını eleştiren Demirtaş, “AKP tam da bunu istiyor, yani kitapçık fırlatma türü muhalefeti. CHP de sürekli AKP’nin bu isteğine uygun bir siyaset çizgisine oturuyor. Her seferinde de AKP’nin alternatifi olamayacağını yaptığı çocukluklarla gösteriyor. Biz tam tersine AKP’nin yerine iktidar olabilecek olgunlukta olduğumuzu anlatmak zorundayız” diye konuştu.
Demirtaş, “AKP tabanına da anlatmak zorundayız. AKP tabanından oy alamayan parti iktidar olamaz. CHP’nin belli ki böyle bir derdi yok. Sen orada kitapçık fırlatırsan, AKP daha 50 sene iktidarda kalır. CHP’li kardeşlerimin bunu anlaması lazım. Biz gerçekçiyiz, kum havuzunda mızmızlık yapan çocuklar gibi davranmayız” dedi.
HDP’nin Cumhurbaşkanı adayı Selahattin Demirtaş, Radikal Yayın Koordinatörü Ezgi Başaran’a konuştu.
Ezgi Başaran’ın Selahattin Demirtaş ile yaptığı söyleşi şöyle:
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın TBMM’deki yemin töreninde alkışlamanız çok eleştiriliyor. Niye alkışladınız?
-O genel kurul salonunda yüzlerce milletvekili ve dinleyici arasında Cumhurbaşkanlığı seçimine girmiş iki kişi vardı. Biri yemin eden kişi, diğeri de ben. Dolayısıyla benim durumum o salondaki herkesten farklıydı. Türkiye’nin ilk cumhurbaşkanı adaylarından biriydim. Seçimde rekabet ettiğim kişilerden bir kişi, yanlışlarını bilsek konuşsak da yarışı kazanmış ve yemin ediyordu. Ben Recep Tayyip Erdoğan’ı değil, onu seçen iradeyi alkışladım. Bu benim için önemliydi çünkü o gün o kürsüye çıkma ihtimali olan kişilerden biriydim. Ve eğer o kişi ben olsaydım, isterdim ki rakiplerim beni alkışlasın. Ha Tayyip Bey ben yemin ederken gelip alkışlar mıydı… O benim sorunum değil. Yüzde 52 oy almış bir kişi yemin ederken, onların iradesine duyduğum saygıyı gösterdim.
Seçim dönemi yani bir kaç hafta önce son derece ciddi eleştirileriniz olmuştu kendisine. O eleştirilerden sonra alkış biraz tuhaf karşılanıyor sanırım…
-Benim yemin töreninde alkışlamam Erdoğan ile eleştirilerimin, kaygılarımın baki olduğu gerçeğini değiştirmez. O eleştirilerim ve yaklaşımlarım aynen devam ediyor. Alkışlamak ise halk iradesine saygının bir ifadesi. Birileri demiş ki, en son alkışlaması gereken kişiymişim. Hayır ilk alkışlaması gerekenlerden biriydim. O gün orada ben yemin ederken birileri kitapçık fırlatsaydı bu nezaketsizlik olurdu.
Nezaketin gereği olarak ayağa kalkmak vesaire ile alkış arasında bir mesafe yok mu?
-Ayağa kalkmak usul gereği biliyorsunuz. TBMM Başkanı zaten bunu belirtti. Bakın Erdoğan Türkiye’nin yarısından oy aldı. Biz siyasetçiler olarak oy vermiş bu kişileri düşman olarak göremeyiz, düşmanlaştıramayız. İhanetçi, hırsız olarak göremeyiz. ‘Siz oy verdiniz, ben de sizin verdiğiniz oya saygı duyuyorum’ demektir benim tavrımın tercümesi. Yoksa ‘Tayyip Erdoğan ak pak bir insandır biz o nedenle alkışladık’ anlamına gelmez.
Seçmeninizin bir bölümü alkış olayından sonra ‘Kandırıldık’ demeye başladı. Bu hissiyata ne dersiniz?
-Seçmenim diyalogla sorunların çözülmesini istiyor, gerginlik istemiyor. Ve bu nedenle söylemlerimi desteklediler. Eminim bana oy verenler ve ‘yeni yaşam bildirgemizi’ benimseyenler benim o gün orada kitapçık ya da ayakkabı fırlatmamı istemezlerdi. Ben buna inanıyorum. Ayrıca Recep Tayyip Erdoğan’a ve AKP’ye karşı bizden daha çok mücadele etmiş bir parti yoktur Meclis'te. Biz mücadele etmeyi de müzakere etmeyi de çok iyi bilen ve bu ikisini aynı anda yapmayı becerebilen bir hareketiz. O yüzden beni destekleyenler asla yanılmadılar. Onların duruşuna ve savunduğumuz değerlere halel getirecek bir şey yapmadık. CHP içine düştüğü krizi yönetemediği için beni öne sürerek gündem değiştirmeye çalışıyor.
CHP ile ne ilgisi var bu konunun?
-Bu meseleyi gündeme getiren CHP’liler tabii ki. CHP, ‘Demirtaş alkışladı biz ise eleştiriyoruz’ demek yerine, Erdoğan’ı neden ilk turda seçtirdiklerinin hesabını versin. Erdoğan’ı ilk turda kürsüye çıkaran ben değilim, kimse kusura bakmasın. Ben oyumu aldım, onlar alamadı. Kılıçdaroğlu, ‘Demirtaş niye alkışladı’ diyeceğine çıkıp özeleştiri versin. Biz Recep Tayyip Erdoğan’ın ilk turda seçilmemesi için sonuna kadar uğraştık. Siz ne yaptınız? CHP ne yaptı? İlk turda seçilsin diye uğraştı Ezgi Hanım! Altını çizerek söylüyorum: İlk turda seçilip gitsin, Recep Tayyip Erdoğan’dan kurtulalım stratejisini güttüler. Benimle uğraşacaklarına önce tabanlarına bu stratejilerinin hesabını versinler, özür dilesinler. Sonra da şunu yapalım CHP yönetimiyle… Birbirimize böyle eleştiri yöneltmeyi, saldırmayı bırakalım. Demokrasi ve özgürlükler için nasıl birlikte çalışabiliriz ona bakalım.
Birlikte çalışabiliriz diyorsunuz…
-Diyorum ki… HDP ve CHP’nin işi birbiriyle didişmek değildir.
CHP’liler yemin törenine 'girmeyeceğiz' diye önceden karar vermişti, siz HDP olarak 'alkışlayacağız' gibi bir ortak kararla mı çıkmıştınız?
-Bazı arkadaşlarımız alkışlamış, bazıları alkışlamamış. Çok da önemli değil. Aday olan bendim. Hiç kimse alkışlamasaydı da tek başıma ben alkışlardım. Öyle bir sorumluluk hissediyordum. Kompleksli ve kaprisli bir insan da değilim. Yine olsa yine alkışlarım. Buradan yola çıkarak kıyamet koparmak, ‘Berkin Elvan’ın annesine ihanet ettin’ demek kimsenin haddine değildir. Bunu söyleyen kişiye şunu hatırlatmak isterim: 50 bin kişi öldü PKK ile devlet arasındaki savaşta. Biz şu anda oturmuş bu sorunun çözümünü konuşuyoruz. Aynı kişiyle. Devleti temsil eden kişiyle. 50 bin kişi öldükten sonra oturup konuşabiliyorsak, demek ki diyalog, kaçmamamız gereken bir konudur. Halk siyasetçiden, birbiriyle konuşmayacak bir tavır istemiyor. İnsanlar öfkeden kinden bıkmış vaziyette. Sayın Kılıçdaroğlu demiş ki, ‘Ben savaş hali dışında Erdoğan’la görüşmem’. Ben de ‘Savaş olmasın diye her gün Recep Tayyip Erdoğan’la görüşürüm.’ İkimizin duruşundaki farklılık budur.
Entelijansiya tarafından Kürt siyasi hareketinin omuzlarına ciddi bir muhalefet yükü yüklendiğini düşünüyor musunuz?
-Hayır beklentileri anlıyorum. Eleştirileri anlıyorum. Fakat bu tür tartışmalara, asla bize oy vermeyen ve vermeyecek olan bir CHP’li kesim yön veriyor. Kronik CHP tarzı siyasetçilerdir onlar. Asla büyümeyi ve iktidar olmayı düşünmez onlar. AKP’yi var eden nedir biliyor musunuz?
Nedir?
-O fırlatılan kitapçıktır. AKP alkışlanarak bitirilir, bunu anlamıyorlar. AKP tam da bunu istiyor, yani kitapçık fırlatma türü muhalefeti. CHP de sürekli AKP’nin bu isteğine uygun bir siyaset çizgisine oturuyor. Her seferinde de AKP’nin alternatifi olamayacağını yaptığı çocukluklarla gösteriyor. Biz tam tersine AKP’nin yerine iktidar olabilecek olgunlukta olduğumuzu anlatmak zorundayız. AKP tabanına da anlatmak zorundayız. AKP tabanından oy alamayan parti iktidar olamaz. CHP’nin belli ki böyle bir derdi yok. Sen orada kitapçık fırlatırsan, AKP daha 50 sene iktidarda kalır. CHP’li kardeşlerimin bunu anlaması lazım. Biz gerçekçiyiz, kum havuzunda mızmızlık yapan çocuklar gibi davranmayız.
Konuyu Genelkurmay Başkanı Özel’in sözleriyle bitirelim… Cumhurbaşkanlığı resepsiyonunda çözüm süreciyle ilgili bilgisi olmadığını, yol haritasını bilmediğini söyledi. Normal mi?
-Bence normal. Güvenlik meseleleriyle ilgili konulara sıra geldiğinde eminim onlara bilgi verilecektir. Siyasi bir konuda Genelkurmay’ın bilgi beklemesinin pek bir anlamı yok. Bana kalırsa böyle siyasi bir süreçte bizim niye herşeyden haberimiz yok diye MHP, CHP, HDP serzenişte bulunabilir ama Genelkurmay’ın serzenişine anlam veremem.