Gündem

Demirel: Deniz'in idamında sorumluluğum yok

9. Cumhurbaşkanı Demirel, Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının idamına ilişkin, "siyasi sorumluluğum yok" dedi.

06 Mayıs 2010 03:00

T24 -  Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan idam edilişlerinin 38. yılında Ankara ve İstanbul'da anma törenleri düzenlenirken, 9. Cumhurbaşkanı süleyman Demirel Deniz Gezmiş'in idamında siyasi bir sorumluluğunun olmadığını açıkladı. İstanbul Üniversitesi Avcılar Yerleşkesi'nde anma töreni düzenleyen öğrenciler, yerleşke dışında yürüyüşe geçtikleri sırada polis müdahelesiyle karşılaştı. Öğrencilerden 20'si gözaltına alındı. İstanbul'daki anma törenleri Taksim'de devam ederken, Deniz Gezmiş ve arkadaşlarını Hakkâri 'Kardeşlik Köprüsü'nde andı.


Katledenler yok oldu, Deniz'ler her 6 Mayıs'ta bir kez daha anılıyor



6 Mayıs 1972'de idam edilen 1968 kuşağının devrimci liderleri Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan her yaşta insanın katılımıyla günün erken saatlerinden itibaren anılmaya başlandı.


Ankara'daki anma töreninde yoğun katılım nedeniyle Karşıyaka Mezarlığı miting alanına dönüştü. Deniz Gezmiş'in mezarına karanfiller ve çok sevdiği Birinci sigarası bırakıldı.


Anmaya 68'liler diye bilinen Deniz Gezmiş'in hapishane arkadaşları da katıldı. Dev-Genç eski genel sekreteri Ruhi Koç, düğüne gider gibi idama giden Deniz Gezmiş'in kendilerini teselli ettiğini söyledi.


Törene katılan BDP Genel Başkan Yardımcısı Gültan Kışanak ise Denizler'in mücadelesinin takipçisi olacaklarını, devrim, sosyalizm, barış ve kardeşlik mücadelesinin boyunlarının borcu olduğunu belirterek, şunları söyledi:


“Bizler bu ülkede sıkıyönetim, darbeler, darağaçları, işkence tezgahları görerek buraya geldik. Ama bu işkence tezgahları mücadelemizi engelleyemeyecek. Bugün faşistlerin, derin devletin bütün provokasyonlarına, kışkırtmalarına rağmen halkların kardeşliği zedelenmedi, zedelenemeyecek. Denizlerin hayalini gerçekleştirmek için güçlerimizi ortaklaştırmak günümüz devrimcisinin görevidir.”



Mezara karanfil, Kürtçe ve Türkçe pankart



Konuşmaların ardından, Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan’ın idam edilmelerinden önce söyledikleri son sözleri hep bir ağızdan okundu. Anma törenine katılanlar, Gezmiş ve arkadaşlarının mezarına karafillerle yanan sigaralar bıraktı. Bazı katılımcılar mezar başında gözyaşı dökerken, Türkçe- Kürtçe ‘Devrim şehitleri ölmez’ sloganı atıldı.


Bu arada Deniz Gezmiş’in mezarı başına Gezmiş’e ait sözlerin hem Türkçe, hem de Kürtçe olarak yazıldığı pankart dikkat çekti. Bu yılki anma törenine yaklaşık 3 bin kişi katılması mezarlıkta izdihama neden oldu



Dolmabahçe ve Taksim'de anma törenleri


 
İstanbul'da ise Dolmabahçe'de biraraya gelen bir grup sloganlar ve pankartlar eşliğinde Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının idam edilmesini protesto etti.


Grup, Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan ve Yusuf Aslan anısına 6. Filo'nun denize döküldüğü yere karanfil ve gül attı.


Tarabya'daki ABD başkonsolosluğu önünde eylem yapan başka bir grupsa, önce Amerika bayrağı yaktı, daha sonra da konsolosluk girişine yumurta fırlattı.



Avcılar'daki gösteriye polis müdahelesi



'3 Fidan'ın idamlarının 38. yıldönümünde anmak için İstanbul Üniversitesi Avcılar Yerleşkesi Mühendislik Fakültesi kantininde toplanan öğrenci grubu, daha sonra dışarıya çıkarak yürüyüşe geçti.


Pankart açıp sloganlarla yerleşke içerisinde ilerleyen gruba, yürüyüşlerinin izinsiz olduğu gerekçesiyle polis müdahale etti. Yaşanan arbedede, başka üniversitelerde okuduğu belirtilen öğrencilerin de aralarında yeraldığı 20 öğrenci gözaltına alındı. Müdahale sırasında bazı öğrencilerin polise direndiği görüldü. O anlar bir öğrenci tarafından görüntülendi. Olaylar sonunda gözaltına alınan 20 öğrenci, İstanbul Emniyet Müdürlüğü’ne götürüldü.



Hakkâri 'Kardeşlik Köprüsü'nde andı



Türkiye Halk Kurtuluş Ordusu (THKO) kurucusu, 1960'lı yılların öğrenci liderlerinden Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan ve Yusuf Aslan, idam edilmelerinin 38. yıldönümünde Hakkari'de anıldı.


Zap Suyu üzerinde, 1969'da Deniz Gezmiş önderliğinde inşa edilen ve 1999'da bombalanan 'Gençlik Köprüsü'nde bir araya gelen sivil toplum temsilcileri, köprünün yanına üç fidan dikti.


Düzenlenen törene, BDP'li Belediye Başkan Yardımcısı Cemil Karanfil, Hakkari Baro Başkanı İsmail Durgun, Esnaf ve Sanatkâr Odaları Birliği Başkanı Arif Koparan, KESK Şubeler Platformu Dönem Sözcüsü Cahit Balıkesir, İHD Hakkâri Şube Başkanı İsmail Akbulut ve BDP Merkez İlçe Başkanı Seyhan Yaşar katıldı.


Hakkâri'ye 35 kilometre uzaklıktaki Zap Suyu üzerindeki Gençlik Köprüsü'ne giden STK temsilcileri, 12 Mart 1971 darbesisinin, Türkiye'de sömürü ve baskı rejiminin kökleşmesine neden olduğunu vurguladı.


Hazırlanan ortak basın açıklamasını okuyan Cahit Balıkesir, "Gençlik önderleri, henüz 20'li yaşlarında sömürü ve baskı rejimine karşı başkaldırdıkları ve tam bağımsız demokratik bir Türkiye talep ettikleri için idam edildi. Bunlar, anti emperyalist mücadelenin öncüleriydi. İdam edilirken bile Kürt ve Türk halklarının kardeşliğini cellatlarının yüzüne haykırmaları tarihi bir anlama sahiptir." dedi.


Yapılan basın açıklamasının ardından STK temsilcileri, köprünün yanına üç fidan dikti.






'Deniz'in idamında sorumluluğum yok'



Dokuzuncu Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, Avrasya Ekonomi Zirvesi'nin açılışının ardından bir gazetecinin, ''6 Mayıs, Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının idamının yıl dönümü, bu konuda çok şey yazıldı çizildi, bazı yazılanlarda sizin de adınız geçti, böyle bir günde ne söylersiniz'' diye sorması üzerine, bu olayın ''tarihimizin üzüntülü hadiseleri'' olduğunu söyledi. Süleyman Demirel, şöyle devam etti:


''Bu hadise devletin tasarrufudur, yani mahkemeden geçmiştir, Meclis tasdiklemiştir. İcra edilmiştir. Bu bir tane de değildir. Birçok tanedir. Durup durduğu yerde de olmuş değildir. Onun içindir ki o tasarruf seçilmiş Meclisindir. Zaman içerisinde meclislerin birtakım kararları yadırganabilir. Ama karar meşrudur, meşruiyet tartışması yapılamaz. Bundan kötüleme tartışması çıkartamazsınız, o zaman devlet işlemez.


Bu tip hadiselere sevinmek mümkün değildir. Keşke bunlar olmasaydı, ama durup durduğu yerde de olmamıştır. Her şeyi unutarak, hiçbir şey olmamış da adamları tutup götürüp asmış diye bir olay da yok. Kimsenin burnunun kanamasını ben şahsen istemem. O devir içerisinde benim siyasi sorumluluğum yok. Benim gücüm yok. Çünkü benim elimden de hükümet alınmış. O gün ülkeye hakim olan güç benim elimden de hükümeti almış. Meclis'te 276 milletvekili oy kullanmış. Bütün bunları bırakıp her şeyi benim üstüme yıkmanın manası tamamen bir nevi kötülemedir. Benim sebep olduğum bir olay değil ki...''


Bir başka gazetecinin, ''Adı geçen gençlere sizin 'yurt dışında eğitim bursu önerdiğiniz' şeklinde haberler de çıkmıştı'' sözleri üzerine Demirel, ''Hayır, o haberlerin hiçbirisi doğru değildir. Sadece içim sızlar, şimdi de sızlar. O zaman da sızlamıştı. Ama ülkede kanunu, nizamı çiğneyemeyiz ki... Ortada merhamet, vicdan var. Ama kanun, nizam da var. Kanun icra edilmiş. Zorla yapılmış bir işlem de değil, mahkemeden geçmiş, temyizden geçmiş, her türlü savunma imkanları tanınmış ve bu neticeye gelinmiş'' diye konuştu.


Dokuzuncu Cumhurbaşkanı Demirel, her 6 Mayıs'ta bu hadisenin anıldığını belirterek, ancak bu hadise anılırken bunun bir devlet tasarrufu olduğu, bir keyfiliği bulunmadığı, devletin bu tasarrufu yaparken kanun ve nizamı korumak için yaptığının unutulmaması gerektiğini vurguladı.



'Mektup elinize geçmiş olduğunda, aranızdan ayrılmış bulunuyorum'



Deniz Gezmiş'in 6 Mayıs 1972'deki idamından önce babasına yazdığı veda mektubu:


"Baba,


Mektup elinize geçmiş olduğu zaman, aranızdan ayrılmış bulunuyorum. Ben, ne kadar üzülmeyin desem, yine de üzüleceğinizi biliyorum. Fakat, bu durumu metanetle karşılamanı istiyorum. İnsanlar doğar, büyür, yaşar ve ölürler… Önemli olan çok yaşamak değil, yaşadığı süre içinde, fazla şeyler yapabilmektir.


Bu nedenle ben, erken gitmeyi normal karşılıyorum. Ve kaldı ki, benden önce giden arkadaşlarım, hiçbir zaman ölüm karşısında tereddüt etmemişlerdir. Benim de etmeyeceğimden şüphen olmasın.


Oğlun, ölüm karşısında aciz ve çaresiz kalmış değildir.


Bu yola bilerek girdi. Sonunda da bu olacağını biliyordu.


Seninle düşüncelerimiz ayrı ama, beni anlayacağını tahmin ediyorum. Sadece senin değil, (…) anlayacağını inanıyorum.


Cenaze için, avukatlarıma gerekli talimatı verdim. Ayrıca savcıya da bildireceğim. Ankara'da 1969'da ölen arkadaşım Taylan Özgür'ün yanına gömülmek istiyorum. Onun için cenazemi İstanbul'a götürmeye kalkma.


Annemi teselli etmek sana düşüyor. Kitaplarımı küçük kardeşime bırakıyorum. Kendisine özellikle tembih et. Onun bilim adamı olmasını istiyorum. Bilimle uğraşsın ve unutmasın ki, bilimle uğraşmak da bir yerde insanlığa hizmettir.


Son anda, yaptıklarımdan en ufak bir pişmanlık duymadığımı belirtir seni, annemi ve kardeşimi devrimciliğimin olanca ateşiyle kucaklarım…


Oğlun Deniz Gezmiş


6 Mayıs 1972, Merkez Cezaevi"