Gündem

Demirel: Darağacının gölgesinde başbakanlık yaptım

TBMM Darbe ve Muhtıraları Araştırma Komisyonu’nun önceki günkü kritik Demirel ziyaretinin detayları ortaya çıkmaya başladı

09 Haziran 2012 12:40

Süleyman Demirel, Darbeleri Araştırma Komisyonuna neden şapkayı alıp gitmesiyle ilgili olarak “Siz eğer bir başbakan ile 2 tane bakanı asarsanız ondan sonra işbaşına gelen başbakan odasında darağacının gölgesinde oturur” dedi.

Demirel, Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan ve Yusuf Aslan’ın idamıyla ilgili kendini savundu. Deniz Zeyrek'in Radikal gazetesindeki haberinde; Denizlerin halkın temsilcilerinden oluşan Meclis’in, yani milli iradenin kararıyla asıldığını söyleyen Demirel, “Ben oy veren 276’dan biriyim. Suçu bana yıkamazsınız. TBMM bütün milleti temsil ediyor. Suç varsa halkındır” dedi.

TBMM Darbe ve Muhtıraları Araştırma Komisyonu’nun önceki günkü kritik Demirel ziyaretinin detayları ortaya çıkmaya başladı. Meclis komisyonunun sesli ve yazılı olarak tutanağa bağladığı tarihi görüşmeyi bir kamera da Demirel için görüntülü ve sesli olarak kayda aldı. 4 Saat boyunca hiçbir yorgunluk belirtisi göstermeden, masadan kalkma ihtiyacı hissetmeden komisyon üyelerinin sorularını yanıtlayan Demirel, açıklamalarından ziyade güçlü hafızası, kendine has etkili konuşma üslubu ve tecrübesiyle milletvekillerini kendisine hayran bıraktı. Görüşmeye ilişkin Vatan gazetesinden Şebnem Hoşgör'ün sorularını yanıtlayan komisyon üyelerinin büyük bölümü “Açıklamaları beklediğimiz gibiydi, ama gördüğümüz Demirel bizi şaşırttı. Aktif siyasete geri dönerse hiç şaşırmayız” değerlendirmesinde bulundular.

Edinilen bilgiye göre Demirel’in, tanıklık ettiği darbe dönemlerine ilişkin yaptığı açıklamalar özetle şöyle:

ÇOK KOMPLİKE: Devlet darbeyi kontrol edemiyorsa, darbe devleti kontrol eder. Her zaman uçurumun kenarına gelmiş bir Türkiye’den söz eder darbeciler. Uçuruma geldik, bölünüyoruz, irtica hortladı diye bir imaj oluşturulur. Ardından da müdahale gelir. Darbe çok komplike çok yönlü bir olgudur. Bir boyutunu değerlendirerek darbeyi değerlendirmiş olmayız.

TETİKLEYEN UNSUR: Devlet iki ana temel üzerine oturur. Biri güvenlik diğeri adalettir. Devlet bunları gerçekleştirdiği zaman iyi yönetiliyordur. Eğer yönetenler bunları gerçekleştiremiyorsa yönetilenler ile aralarındaki mesafe açılır. Bu defa yönetilenler klasik yönetimlerle yönetilmek istemezler, onun yerine normal dışı yöntemleri talep ederler bu da darbeyi tetikleyen unsurları ortaya çıkartır.

SEÇİM KANUNU DEĞİŞMELİ: Onun için siyasetçilerin halk ile iç içe girmeleri, siyasi partilerin halkın uzantası haline gelmeleri gereklidir. Sağlıklı siyasi parti yapısını oluşturacak sistemin getirilmesi için Siyasi Partiler Yasası ele alınmalı. Halk kendi vekil adayını kendi seçmeli. O zaman milletvekili bağımsız olur, halka karşı hesap vermeye mecbur olur. Böyle seçim sistemi de olmaz. Seçim kanunları değişmeli. Dar bölge çoğunluk sistemi uygulanmalı.

BAŞKA ORDU YOK: Türkiye’nin bir tek ordusu var. Zayıflatılmaması lazım. İtibarsızlaştırılarak bir yere varılamaz. Cumhuriyeti kuran da askerler. Kurdukları sistemi korumak kollamak istemişlerdir, bunu da görevleri olarak görmüşlerdir. Demokrasinin gelişmesi için siyasete siyasetçilere halk sahip çıkmalı. Ama siyasi yasakların kaldırılması için referandum yapıldı, kılpayı geçti. Eğer yasaklarımızı Meclis kaldırsaydı biz siyasete devam etmezdik. Halk kaldırdığı için siyasete devam ettik. Demokrasinin korunması için taşın altına halkın da elini koyması gerekir.

35. MADDE DEĞİŞMELİ: Darbenin her türlüsü kötü. Bunu önlemek için tedbir alacaksın. İç Hizmet Kanunu’nun 35. maddesi değişmeli.

KENDİMİ KURTARAMADIM Kİ! “İşkenceleri neden önlemediniz? İdam kararı verenleri neden milletvekili yaptınız?” soruları üzerine Demirel "Kendimi kurtaramadım ki başkasını kurtarayım... İdamlar yanlış olmuştur. O gençlerin idamı üzücüdür. O günün şartlarında değerlendirmek lazım" dedi.

ETKİLENMEMEK MÜMKÜN MÜ? Siyasetin askeri müdahalelere karşı neden karşı durmadığı soruları üzerine Demirel "Siz eğer bir Başbakan ile 2 tane bakanı asarsanız ondan sonra işbaşına gelen başbakan odasında darağacının gölgesinde oturur. Menderes’in asılmış halinin görüntüsünü görüp de etkilenmemek mümkün mü? Yassıada’nın hayali etkili olmuştur alınan kararlarda" diye konuştu.

NE YAPALIM BİZ: “Darbelerin geldiğini göremediniz mi? Engelleyemez miydiniz?” sorusuna cevap veren Demirel "Görseniz ne olacak? Silahlı güç geliyor. Mevcut silahlı güç size karşı harekete geçmiş. Ne yapalım biz? Benim yaptığım Meclis’i açık tutmaya çalışmak ya da Meclis’in yeniden işler hale gelmesine çalışmak oldu. 12 Mart’ta Meclis’in açık kalması için pek çok şeye sabır gösterdim. Bana ‘Şapkasını alıp gitti’ diyorlar. Şapkamı bırakıp mı gitseydim? Elbette alıp gideceğim bırakacak halim yok, bana ait şapka..." dedi.

FAREDEN KURTULMAK İÇİN: 27 Mayıs darbesinde Menderes hükümetinin baskı ve yasaklarının etkisinin olup olmadığı sorusu üzerine Demirel, "Darbe hiçbir şeyin çözümü değildir. Bir fıkra var; adamın evinde fare çıkmış. Temizlenmesini istemiş. “Temizledik” diye gelmişler. “Nasıl yaptınız?” diye sormuş. “Evi yaktık” demişler. Fareyi temizlemek için evi yakmamak lazım" diye cevapladı.

YENİ MAĞDURİYETLER: Bugün siz geçmişteki bazı eylemleri yanlışları araştırıyorsunuz. Yarın bugünleri ve yapılanları bir başkası araştırır. Dolayısıyla herkes hukuk içinde kalmalı. Bir süreci araştırırken yeni mağduriyetler yaratmamalı.

İTİRAZIM MUAMELEYE: AKP'li üyelerin Demirel’in bu göndermesi üzerine Silivri’de yargılananların boş yere yargılanmadıkları, haklarında ağır suçlamalar olduğunu anımsatmalarının ardından "Bu süreçlerden en mağdur olmuş insan olarak benim kadar kimse mağduriyeti bilemez. İçerde yatanın halinden ancak içeride yatan anlar. Ateş düştüğü yeri yakar... Benim itirazım muhakemeye değil, muameleye" dedi.


Bana bunları sorun: 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel 4 saatlik görüşmenin ardından konuklarını ellerini tek tek sıkarak uğurladı. Demirel MHP’li Yeniçeri’nin elini sıkarken kendisinin iktidar olduğu dönemde yapılmış barajlar, yollar, köprülere ilişkin duvarlardaki fotoğrafları eliyle göstererek “Bana onları değil, bunları sorun” dedi.

9. Cumhurbaşkanı Demirel, Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının asılmasıyla ilgili görüşlerini de TBMM Komisyonu’na aktardı. Osmanlıyı örnek verip ‘Osmanlı da kendi çocuklarını öldürüyordu’ dediğine dair iddiaların gerçeği yansıtmadığını söyleyen Demirel, ‘üç fidan’ın asılması konusunda suçun kendisine yıkılmasından da şikayetçi oldu. Demirel, Radikal gazetesinden Deniz Zeyrek'e şunları söyledi:

 

‘Denizleri milli irade astı’


“O tarihte milli irade mevcuttur. İdam kararları yargıtay, Meclis ve Cumhurbaşkanı’ndan geçmiştir. Kararı milli irade vermiştir. O milli irade de bütün milleti temsil ediyor. Bugünlerde her fırsatta ‘meşruiyetin kaynağı’ olarak gösterilen milli irade buraya gelince niye sayılmıyor. Ben o milli iradede, 276’da sadece 1’im. Asılsınlar diye propaganda da yapmadım. Keşke böyle olmasaydı ama o günün şartlarında öyle oldu maalesef ve yapılanlar kanuniydi. O gün hükümet de ben değildim. Üstelik darbeden zarar görmüştüm. Halkın oylarıyla kurulan iktidar elimden alınmıştı. Şimdi bunun suçunu, günahını benim üstüme yıkmanın manası var mı? Bu demagoji değil mi?”


Erdoğan’a yanıtı: Padişahlık yapmadım


Başbakan Tayyip Erdoğan, Başkanlık sistemiyle ilgili açıklama yaparken, “Cumhurbaşkanı partili olarak Çankaya’ya çıkarsa o cumhurbaşkanı çok daha güçlü olur. Demirel’in, Özal’ın yaşadıklarını görüyorum ve orada artık bir vitrin süsü haline geliyorlar” demişti. Demirel, Erdoğan’ın bizzat kendi ismini kullandığını öğrenince şöyle konuştu:

“Cumhurbaşkanı kral değil. Anayasanın verdiği yetkilere göre görev yapar. Bu yetkileri bırakıp padişahlık yapmaz. Ben cumhurbaşkanı olarak algıladım ve gayet iyi yaptım. Padişah olarak yapmadım. Muhaliflerim bile görev süremi uzatmak istedi, ama ben talep etmedim. Vitrin süsü sözü yakışıksız.” Demirel, başkanlık sisteminin de cumhurbaşkanlığının düzeltilmesinden ibaret olmayacağını, her alanda çok fazla değişiklik gerektirdiğini söyledi.