*Münker Odabaşı
Konya'nın Meram ilçesinde 30 Temmuz'da Dedeoğulları ailesine yönelik gerçekleştirilen ve aynı aileden 7 kişinin katledildiği olayla ilgili tartışmalar sürüyor. Konya 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davanın ilk duruşması 14 Aralık’ta gerçekleşti. Ancak duruşma, katliama ilişkin karanlık noktaların aydınlatılmasından çok, yeni soruların ortaya çıkmasına yol açtı.
Davaya ses ve görüntü bilişim sistemi (SEGBİS) ile bağlanan fail Mehmet Altun’un duruşmada verdiği çelişkili ifadeler dikkat çekti.
Yoğun güvenlik önlemleri ve polis ablukası altında başlayan duruşmaya Van, Muş, Diyarbakır, Mardin, Ankara, Şanlıurfa, Şırnak, Batman, Yalova gibi birçok ilden baro başkanları ve baro temsilcisi avukatlar katıldı. Ayrıca Türkiye Barolar Birliği’ni temsilen avukat Ali Bayram ve CHP milletvekilleri Sezgin Tanrıkulu ile Levent Gök de duruşmaya katılanlar arasındaydı. Ancak baro başkanlarının ve Türkiye Barolar Birliği’nin davaya müdahillik talepleri mahkeme heyeti tarafından reddedildi.
Banka hesabında hareketlilik
Duruşma başladıktan sonra müşteki müdafilerinin duruşmada failin ifadesinin CMK usulüne aykırı bir şekilde alındığını belirtmesi ve duruşmanın kayda alınmasını talep etmesi sonucunda mahkeme heyeti duruşmaya ara verdi. Aranın ardından duruşma kayda alındı ve failin ifadesine geçildi. Altun, ifadesinde eve giderken öldürme kastının olmadığını iddia etti. Altun, müşteki avukatlarının “öldürme kastın yoksa neden silah ve benzin bidonuyla eve gittin” sorusu üzerine “kendimi korumak ve tedbir amaçlı” yanıtını verdi.
2018 yılında silah ruhsatını aldığını ifade eden Altun’a ruhsatı kimin hangi gerekçeyle verdiği henüz bilinmiyor. Diğer taraftan, failin “tetikçi” olarak kullanıldığı ihtimali üzerinde de duruluyor. Ayrıca duruşmada müşteki avukatları katliamdan önceki 3 ay boyunca işsiz olan Altun’un iki farklı bankadan yüklü miktarda kredi çektiğine dikkati çekerek, bu kredilerin nasıl verildiğini sordu. Kredi çekerken kefil istenmediğini belirten Altun’a işsiz olmasına rağmen bu kredilerin kefilsiz nasıl verildiği veya istendiyse de kimin-kimlerin kefil olduğu da karanlıkta kalan bir diğer nokta.
Lüks otellerde konaklama
Altun’un katliamdan önce araç kiralayarak Ankara, İstanbul, Bursa ve Eskişehir’e gittiği, bu şehirlerde lüks otellerde kaldığı belirlendi. Avukatların, hangi otellerde kaldığını, otellerin isimlerini ve günlük ücretini sorması üzerine “bilmiyorum, hatırlamıyorum” diyen Altun’un katliam öncesi bu otellerde kimlerle görüştüğü, gecelik ücreti 900 lira olan lüks otellerde neden kaldığı çözülmeyi bekliyor.
Avukatların İstanbul’da Hilton’da kaldığını hatırlatması ve ücreti kimin ödediğini sorması üzerine Altun, kendisinin ödediğini söyledi. Kart veya nakit ile mi ödeme yaptığının sorulması üzerine bunun konuyla ne alakası olduğunu sordu ve hatırlamadığını belirtti. Katliamdan 13 gün önce ve katliamdan hemen sonra telefonunu resetleyen Altun, resetleme nedeni sorulduğunda, “Bir gerekçesi yok, arada resetliyorum” yanıtını verdi. Ayrıca Altun’un araç kiralamasına rağmen İstanbul’dan Konya’ya uçakla geldiği ortaya çıktı.
Altun, katliamdan sonra, yakalanana kadar 4 gün boyunca tarlada, bayırda saklandığını söyledi. Telefonunu nasıl şarj ettiğinin sorulması üzerine, telefonunu şarj etmediğini ve 1-2 defa fener amaçlı kullandığını ifade etti. Altun’un 4 gün boyunca Android telefonunun şarjsız nasıl açık kaldığı da merak konusu.
Avukatların talepleri
Müşteki avukatları, “tetikçi”nin asıl azmettiricilerinin ve arkasında kimlerin olduğunun ortaya çıkarılmasını, bu katliamın insanlığa karşı suç kapsamında yürütülmesini talep etti. Ayrıca avukatlar maddi gerçekliğin ortaya çıkarılmasını, bu olayın gerçek boyutunu ortaya çıkarmanın mahkeme heyetinin iradesini aşabilme ihtimaline rağmen soruşturmanın genişletilmesini ve delil karartma durumundan dolayı tüm sanıkların tutuklu yargılanmasını da istedi.
Avukatlar Altun’un Kent Plaza AVM’de bir saat boyunca oyalandığını ve sürekli telefon ile uğraştığını belirterek, burada kimlerle görüştüğünü veya kiminle yazıştığını sordu. Altun, sadece video izlediğini söyledi. Bunun üzerine müşteki avukatları, AVM’nin kamera kayıtlarının, telefonundan hangi sitelere giriş yaptığının, ikinci bir telefonun olup olmadığının araştırılmasını talep etti. Altun’un eşinin de tanık olarak dinlenilmesi talep edildi.
Yaklaşık 10 saat süren duruşmada mahkeme heyeti fail Mehmet Altun’un tutukluluğuna, diğer sanıkların ise adli kontrol şartıyla tutuksuz yargılanmasına karar verdi. Üç savcının görevlendirildiği yargılamanın gelecek duruşması ise 8 Şubat 2022’de.
Katliam günü bütün aileyi bahçeye toplayan fail, ailenin en küçüğü olan Barış Dedeoğulları’nın evde olmadığını fark etmesiyle Barış’ın da eve gelmesini beklediğini söyledi. Tüm ailenin evde olmasını bekleyen Altun’un ailenin katliamdan önce yurt dışına gitmek için yola çıkan üyesi Ç. Dedeoğulları’nı neden hesaba katmadığı, ailenin tek ferdini olayın dışında bırakmasının asıl nedeni yanıt bekliyor.
Kara kutu
Asıl azmettiricinin kim ya da kimler olduğu, failin silahı nereden ve nasıl temin ettiği, otellerde kimlerle görüştüğü, uçak yolcuğunu kiminle yaptığı, aracı hangi parayla kiraladığı ve krediyi nasıl aldığı soruları davanın seyrini değiştirecek nitelikte. Mahkeme heyeti bir sonraki duruşmada müşteki avukatlarının taleplerinden kaçını yerine getirir bilinmez ancak fail M. Altun’nun cezaevinde kimlerle görüşme yaptığı, banka kredisinin geri ödemesini nasıl gerçekleştirdiği veya krediyi kimin ödediği soruları da yanıt bekliyor. Sonuç olarak, fail belli ancak azmettirici(ler) belirsiz.
Ne olmuştu?
Katliam, 30 Temmuz günü saat 18:30-19.00 sıralarında, Konya’nın Meram ilçesi Hasanköy Mahallesi’nde meydana geldi. Yaşar Dedeoğulları'nın (65) evine, yan komşusu Lütfi Keleş'in kayınbiraderi Mehmet Altun geldi. Bahçede aile ile konuşan Altun, daha sonra poşetten çıkardığı tabancayla peş peşe ateş etti. Saldırıda Yaşar Dedeoğulları ile eşi İpek (57), çocukları Serap (33), Serpil (29), Sibel (35), Metin (42) ve Barış Dedeoğulları (31) yaşamını yitirdi. Olayın ardından kiraladığı araçla kaçan Altun, 4 Ağustos'ta özel harekât ekiplerince memleketi Bozkır ilçesi Üçpınar Mahallesi'nde arazi taraması sırasında yakalandı.
*Münker Odabaşı -Araştırmacı-gazeteci Dava takip gözlemcisi
Atatürk Üniversitesi, İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü’nden 2016’da mezun oldu. 2020’de aynı üniversitenin Gazetecilik Anabilim Dalı’nda yüksek lisansını tamamladı. Tezinde “Hapishanesiz Toplum Arayışı ve Mahpus Odaklı Habercilik” konusunu çalıştı. Freelance gazeteci olarak çalışan ve hak odaklı habercilik alanında çalışmalarını sürdüren yazarın, “Hapishanesiz Toplum Arayışı; Türkiye’nin Hapishane Karnesi ve Mahpus Odaklı Habercilik” adında Lejand yayınlarından çıkan bir kitabı bulunuyor.