Başbakan Ahmet Davutoğlu, yerel yönetimlere verilen paraların vatandaşların hizmetine kullanılmadığını ileri sürerken "Milletin paralarını karanlık mecralara harcıyorlar. Teröristin kazması, iş makinesi bunlardan. Bu ihanetlerin hesaplarını verecekler" dedi.
Davutoğlu, Suriye krizine de değindiği konuşmasında, "Artık Rusya da bu zulmün ortağı olmuştur" dedi. Davutoğlu, dün Ayvalık ve Dikili'de meydana gelen göçmen faciasına ilişkin olarak, "Sahillerimize vuran 36 cesedin vebali, bu trajedi karşısında sesiz kalan uluslararası toplumdur. Bunun vebali, başta Rusya olmak üzere her kararı veto eden zihniyettir" ifadesini kullandı.
Davutoğlu, ATO Congresium'da, Ankara Büyükşehir Belediyesi'nin 2016 ve sonrası projelerinin tanıtımı töreninde konuştu.
Davutoğlu'nun konuşmasından satır başları şöyle:
"Rusya da Suriye'deki zulümlerin ortağı olmuştur"
Beş yıldır dünyanın gözünü yumduğu Suriye krizinden kaçarak gelen Suriyelilerin oluşturduğu trajedi. Dün de 36 ceset sahillere vurdu. 2,5 milyona yaklaşan Suriyeli kardeşimizi misafir ederken tereddüt ettmedik. Bir an dahi kıt ekonomik şartlarımız ne olur diye düşünmedik, hepsine bağrımızı açtık. Milletimizin yazdığı bu destan nesilden nesile aktarılacak. Onları boşlukta bırakmakdık, bağrımızı açtık. Ama dünya suskun. Onlar sadece Aylan bebeğin fotoğrafı gibi gazete manşetlerini okuyor. Suriye'de masum sivillerin üzerine insafsızca bomba yağdıran Suriye rejimi ve yandaşlları, Rusya da bu zulmün ortağı olmuştur. Suriye rejimi ve yandaşlarından kaçan kardeşlerimizin ızdırabıa sessiz kalınmamalıdır. DAEŞ teröründen kaçanlara sessiz kalınmamalı. Türkiye tek başına her türlü fedakarlığı yapmaya devam edecektir. Ama dün sahillerimize vuran 36 kişinin vebali uluslararası toplumadır. Bunun vebali başta Rusya olmak üzere Suriye üzerindeki her türlü kararı veto eden zihniyettir. Biz bu tabloyu yüreğimizde tutacağız, her yerde bu kardeşlerimizin hakkını, hukukunu savunmaya devam edeceğiz.
Ankara Büyükşehir Belediye Başkanımızın yaptığı bu girişim tüm belediyelerimize örnek teşkil etmeli. 7 Haziran'da yaptığım konuşmayı hatırlatıp demiştim ki, ülkeyi yönetim boşluğuna düşürmeyeceğiz demiştik, yaptık. Şimdi de verdiğimiz sözleri yerine getiriyoruz. Vaatlerimizin yüzde 30'unu gerçekleştirdik. Her hafta da açıklıyoruz bunları. Son olarak da asgari ücreti bin 300 liraya çıkardık. Onlar sadece seçim vaadi olarak olmayacak sözler verir ama biz yaparız. Önümüzdeki 3 ay içinde vaatlerimizin tamamını yerine getireceğiz. Yerel yönetimler bazında verdiğimiz vaatleri teker teker hayata geçireceğiz. Hiç kimse verdiği sözün gerisinde kalmayacak.
Dar gelirli vatandaşlarımızı için hazırlanan konut projerinden, metro hatlarına, müzelere kadar birçok projeyi Ankara'ya kazandırıyoruz. Gelecek nesillerimiz için mekanlar sunuyoruz. Mobilyacılarımız için yapılan showroom ile mobilyanın kalbi Ankara'da atacak. Ankara artık ticaret merkezi. Aynı zamanda tarım kenti. Ankara'yı bir başkent olarak yükseltirken, aynı zamanda merkez şehir olarak büyütüyoruz.
"Ulus’un artık ulusumuza layık hale gelmesi lazım"
Ulus da tarihi hüviyetine kavuşacak. Ankara'nın beklemeye tahammülü kalmamıştır ve hak ettiği durumda değildir. Ulus'un artık ulusumuza layık hale gelmesi lazım. Orası cumhuriyetimizin odak noktası. Keza Ankara Kalesi'nin de Türkiye'nin en zengin mirasına sahip olmasına rağmen gelişememiş dokusunu yenileyeceğiz. Tarih mirası haline gelmiş olacak. Ulus Türkiye'nin kalp merkezlerinden biridir. Hacı Bayram-ı Veli Hazretleri'ne yönelik Hacı Bayram projesini de büyüteceğiz. Aynı değişimin bütün Ulus'u kapsamasını da diliyorum. Tüm vatandaşlarımıza hayırlı olmasını diliyorum. Tüm çalışanlarımıza Ankaralılar adına teşekkürü bir borç biliyorum.
Ankara’da yaşayan ya da gezmeye gelen çocuklarımız için doya doya öğrenmenin keyfine varacakları mekanlar yapıyoruz. Mobilyacılık sektörünün kalbi Ankara’da atacak. Ankara, bir sanayi şehri, ticaret merkezi, ihracat yapan bir merkez, verimli topraklarıyla bir tarım şehri. Ankara’yı bir başkent olarak yükseltirken bir kavşak şehir olarak kalkınmasına önem veriyoruz.
İnanıyorum ki belediye, Ulus’u senelerdir beklenen şekilde hüveyitine kavuşturacak. Ulus’un beklemeye tahammülü kalmamıştır. Hiç de Ankara’nın hak ettiği bir durumda değildir.
Ulus’un artık ulusumuza layık hale gelmesi lazım. Ankara’nın birinci önceliği bu olmalıdır. TBMM’nin mekanıdır. Keza, Ankara’nın biraz köşede kalmış gibi görünen tarihi merkezi Ankara Kalesi, Türkiye’nin en zengin kültürel mirasını gelişemmiş dokusunu yenileyeceğiz. Ankara Kalesi de herkesin görmek istediği tarihi yer olacak.
"Çevreyi korumayı ihmal etmedik"
AK Parti belediyeciliğinden önce şehirlerimizin ne halde olduğunu siz bilirsiniz. Bir yandan şehirler kurarken, bir yandan çevreyi korumayı ihmal etmedik. AK Parti döneminde 3,5 milyar ağaç fidanı dikilmiştir. Ankara'da da 10 misli artan ağaçlandırma faaliyeti yapıldı. Bu medeniyetinimizin bir geleneği. Orman servetini artıran nadir ülkelerden biriyiz. Biz insanın, hayvanın, nebatatın, börtü böceğin hukukunu gözetmeyi biliriz. Şehirlerimizi bu anlayışla inşa ederiz. Bunu İstanbul'da da görürüz. Çöp kokuları nedeniyle sokaklarında yürünmeyen, hava kirliliğinden gökyüzü görülmeyen bir İstanbul vardı. Sayın Cumhurbaşkanımız Erdoğan ile birlikte Kerbela'ya dönen İstanbul'un su sorunu çözüldü.
Aynı şekilde Ankara. Şimdi Ankara'ya gelen Ankara'dan ayrılmak istemiyor. Bütün bunlar AK Parti belediyeciliğinin başarılarıdır.
Temel atarken, tarih ve saat verme geleneği de Cumhurbaşkanımızla başladı. Toplu açılış geleneği de bizimle başladı. Vaat ve reformlarımızın başlangıcı olan 22 Aralık'tan itibaren vaatlerimizin yüzde 30'unu yaptık. Hamd olsun ki milletimize verdiğimiz sözlerini yerine getiriyoruz.
İstanbul, Ankara, Kayseri, Konya, Kocaeli ve birçok şehrimiz Türkiye'nin nereden nereye geldiğini ortaya koyuyor. Ankara'nın çehresini değiştirecek ruhu ve özüyle örtüşecek projelere imza atıyoruz. Türkiye'nin başkentini yıllarca ihmal ettiler. Ülkemizin itibarını da düşünmediler. Her gün yabancı misafir Ankara'ya geliyor. Nasıl bir manzara ile karşılaştıklarını biliyoruz. Modern Türkiye'ye yakışmayan içler acısı bir durum vardı. Bunu düzenledik, çağdaş bir görüntüye kavuturduk. Şimdi bambaşka, yepyeni bir Ankara var. Ankara büyük bir dönüşüm yaşadı ve yaşamaya devam ediyor. Bugün artık modern, temiz, yeşil bir Ankara var. Hava kirliliği nedeniyle okulların tatil edildiği bir Ankara yok. Doğalgaz ile ısınan bir Ankara var. Dünyadan ödüller alan bir Ankara var. Sadece Ankara'da değil, topyekün AK Parti iktidarı olarak 13 yılın birikimiyle tazelendik ve şevkle çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Milletimiz, ülkemiz, şehirlerimiz için yeni hedefler belirledik ve bu hedeflere yürüyoruz.
Farklı partilerdeki belediyelere farklı davranmıyoruz. Kimin ne hakkı varsa, adilce paylaştırıyoruz.
Belediyelere ilişkin ölçülerimiz var. Mardin Büyükşehir Belediyesi'nin gelirinin yüzde 96,7'sini merkezi yönetimden sağlanıyor. Gelirinden yarısından fazlası da harcanmıyor. Geri kalanının nereye gittiğini siz tahmin edersiniz. Mardin Büyükşehir Belediyesi'nin giderinin yüzde 62'si personele harcanıyor. Bu personel hangi hizmeti yerine getiriyor ki, böyle bir gider var. Bunun hesabını soracağız. Bölgedeki diğer şehirlere gönderdiğimiz vergiler, o şehirlerin güzelleştirilmesine harcanmıyorsa, çöp dağları varsa bunların hepimizin muhasebe etmesi lazım. Bunların kentleri mahmur etme dertleri olmadığı ortaya çıkıyor. Şehir için yaptıkları yatırım yüzde 7. Birçok şehirde durum bu. Mardin'de yatırımlar yapılmış olsaydı, şimdinin 17 kat fazla yatırım yapılmış olurdu. Kanalizasyon, su problemleri kaldırılabilirdi. Bu kaynaklar kullandılmadığı gibi başka yerlere aktarılıyor.
Şimdi de çıkmışlar özerklik, özyönetim diyorlar. Sana emanet edilen paraları yatırımdan başka her yere harcıyorsun. Vatandaş hizmet bekliyor, bu beyfendiler ise çukurlar kazıyor, barikat kuruyor, imkanları bunlara harcıyorlar. Sonra da yerel yönetimlere imkan tanınmış olsa bunlar hizmet edeceklermiş gibi ortaya çıkıyor. Vatandaşların bunlardan hesap sorması lazım. Yatırım, hizmet, icraat yok ama şiddet, terör, barikat, hendek her türlü illegal yapı var. Bu rakamları Van için, Diyarbakır için verebilirim. Bunların derdi varsa yoksa polemik, ideoloji ve terör. Milletin paralarını karanlık mecralara harcıyorlar. Teröristin kazması, iş makinesi bunlardan. Bu ihanetlerin hesaplarını verecekler. Biz bu kaynakları büyük emeklerle kazanıyoruz. Vatandaşlarımıza harcamak zorundalar.