Gündem

Davutoğlu'ndan Sırrı Süreyya Önder'e: Gitsin Kandil'de içsin kaçak çayını film senaristi

Başbakan Davutoğlu, HDP randevusunu neden iptal ettiğini açıkladı

28 Aralık 2015 13:02

Başbakan Ahmet Davutoğlu, yeni anayasayla ilgili HDP'ye yaptığı randevu talebini neden iptal ettiğine ilişkin olarak, "Randevu talebim sonrası saygısızlığa varan açıklamalar yaptılar. Bu şekilde onları muhatap almam söz konusu olamaz" dedi. HDP Ankara Milletvekili Sırrı Süreyya Önder'in "Gelir, kaçak çayımızı içer" sözünü hatırlatan Davutoğlu, "Biz bir film çeviriyor değiliz. Yüzlerce askerimizi, polisimizi şehit vermişiz. Yok çaymış, yok kaçak çaymış. Gitsin Kandil'de içsin çayını film senaristi" diye konuştu.  

Belgrad ziyareti öncesi düzenlediği basın toplantısında gazetecilerin sorularını yanıtlayan Davutoğlu'nun açıklamalarından satır başları şöyle:

Yeni anayasada takvim var mı kafanızda? HDP'yle görüşme olmayacağını söylediniz.

2011'de yeni anayasa çalışmalarına katılmış bütün arkadaşlarımı davet ettim, komisyonda görev almış arkadaşlar. Son MKYK'dayken de böyle bir toplantı yapacağımı ifade ettim. Cumartesi kendilerinden dinledim. O zaman Dışişleri Bakanı olarak takip ediyordum ama detayları dinleme ihtiyacım vardı. 2007-2011 anayasa süreçlerinde yaşadıklarımızı yöntem olarak ve muhteva olarak dinledim. Sayın Kılıçdaroğlu ve Sayın Bahçeli'ye giderken herhangi bir önyargımız yok. Geçmişte iki yöntem, 2007 sonrasında AK Parti'nin kendi çalışması olarak sunması var, 2011'den sonra bütün partilerin katıldığı bir yöntem denendi. İkisinde de istediğimiz sonucu alamadık. 

Konjonktürel şartlardan çıkmamız lazım. Kişiselleştirmeden. Torunlarımızın ve onların torunlarının dahi büyük bir revizyon yapmadan yaşayabileceği, gereğini yapabileceği bir anayasayı birlikte yapmamız lazım. 380 milletvekilimiz de olsaydı ben uzlaşmayı tercih ederdim. HDP'yle niye görüşülmüyor? Olanlar çok açık oluyor. Öncekilere siyasi polemik diyebiliriz. Randevu talebinden sonra sürdürmeleri, hakaretamiz bir şekilde, kendilerini ziyaret eden misafire saygısızlık ifade eden konuşmalardan sonra onları muhatap almam doğru değil. Muhatabımdaki niyet önemli.

Sur'u, Cizre'yi, Silopi'yi zindan yerine çevirenlerden hesap sorsunlar. Hem terörü destekleyecekler, hem daha demokratik bir anayasa için gelen Başbakan'a şart koşacaklar. Hani Türkiyelileşiceklerdi. Hani Türkiye toplumunun parçası olacaklardı. 7 Haziran'da bu samimiyetsiz beyanlara inanan vatandaşlarımıza sesleniyorum. Hesap sorun bunlardan. Aslında HDP'ye, PKK'ya taviz vermeyecek birçok insan oy verdi. Anayasayı tartışırım ama Türkiye'nin birliğini, bütünlüğünü kimseyle tartışmam.

Biz bir film çeviriyor değiliz. Yüzlerce askerimizi, polisimizi şehit vermişiz. Yok çaymış, yok kaçak çaymış. Gitsin Kandil'de içsin çayını film senaristi. Beyefendi kaçak çaydan bahsedecek, ben de o masada duracağım öyle mi? Meclis'te milleti temsil edenler bu işin ciddiyetinde olacaklar. Ya samimi ve ciddi olurlar kapımız açık olur, o zaman da hadlerini bildiririz. Siyaset samimiyet, nezaket meselesidir.