Başbakan Ahmet Davutoğlu, muhalefet partileriyle yaptığı anayasa görüşmeleriyle ilgili yarın Meclis Başkanı ile görüşeceğini açıkladı. "İktidar-muhalefet görüşmeleriyle yeni bir gelenek başlatıyoruz" diyen Davutoğlu, "Türkiye'nin yeni anayasa yapması bir ihtiyaç ötesine geçerek zorunluluk haline gelmiştir. 'Türkiye için en uygun sistem başkanlık' diyoruz, muhalefet buna karşı çıkıyor" dedi.
Başbakan, İran ve Suudi Arabistan arasındaki gerilimle ilgili "Geçmişte diplomatları saldırıya uğramış bir ülke olarak Tahran'daki saldırıları kınıyoruz. Bölgedeki bütün ülkelerin gerilimi düşürecek şekilde adım atmasını bekliyoruz. Türkiye olarak iki ülke arasındaki sorunların giderilmesi noktasında her türlü çabaya hazırız" diye konuştu.
AKP grup toplantısında partililere seslenen Davutoğlu'nun açıklamalarından satır başları şöyle:
3 ay içinde gerçekleştireceğimizi söylediğimiz vaatlerin yüzde 30'unu gerçekleştirmiş bulunuyoruz. Milletimize verdiğimiz sözleri harfiyen yerine getiriyoruz. Asgari Ücret Tespit Komisyonu çalışmalarını tamamladı. Biz onlar gibi nasıl olsa iktidara gelemeiyoruz gibi bir düşünce ile hareket etmiyoruz. Biz söz verdik mi gereğini yapıyoruz. İşverenlerimizin rekabet gücünden olumsuz etkilenmemeleri için de gerekli tedbirleri alıyoruz.
"Kamu kurumlarında Cuma namazına
özel mesai düzeni hazırlandı"
Cuma günleri ile öğle tatilinin ibadet hürriyetini engellemeyecek şekilde kullanılabilmesi için Başbakanlık Genelgesi Taslağı hazırladık. Artık tüm toplumsal kesimler bu anayasanın Türkiye'ye dar geldiğini ifade ediyor. Her şeyden önce anayasanın yapılış biçimine karşı hep sesimizi yükselttik. Bundan sonra da yükseltmeye devam edeceğiz. Bu anayasanın değişmesi gerektiği herkes tarafından ifade ediliyor. Yeni dönem bu beklentilerin üste çıktığı bir dönem. AK Parti'nin kuruluşundan bu yana bir sistem sorunu olduğunu ifade ediyoruz.
"Türkiye'nin yeni anayasa
yapması bir zorunluluktur"
Türkiye'nin ortaya çıkan ihtiyaçlarını karşılamak içni birçok değişiklik yaptık. Ama bütüncül bir değişiklikten uzaktı. Biz yamalı bohça gibi değil, bütünlüklü bir perspektifle hazırlanmış bir anayasa istiyoruz. Öyle bir anayasa istiyoruz ki, üstünde bir darbe gölgesi olmasın. Vatandaşın hak ve özgürlüklerini gözardı eden bir anlayış olmasın.
Türkiye'nin yeni anayasa ihtiyacının tartışılması anlamsız bir husustur. 1 Kasım sonrası çıkan tabloyu fırsat olarak görüyoruz. Yeni anayasa ihtiyacı daha fazla ertelenemez.
Liderler randevu taleplerimize olumlu yanıt verdiler. Olumlu yaklaşımlarından dolayı liderlere teşekkürlermiz sunuyorum. Üç noktada uzlaşıya vardık. Anayasa uzlaşma komisyonunda uzlaşmaya vardık. Yine bu görüşmelerden çıkan uzlaşma alanı iç tüzük değişikliği ile geçen dönem kurulan komisyonun çalışmalarına devam etmesi. Üçüncü olarak AB uyum sürecinde muhalefetin katkı vermesi.
En geniş mutabakatın sağlanacağı ortak zemin olması için çalışacağız. Her anayasanın bir ruhu vardır. Anayasanın ruhu derken insanı esas alan bir anayasası kast ediyoruz. Öyle bir anayasa yapmalıyız ki insanı esas almalı. Temel hak ve özgürlükler konusunda kısıtlama olmayan bir anayasa olmalı. halkın onayını almamış hiçbir mekanizmanın meşruiyet kazanamadığı bir yapı istiyoruz.
140 yıllık meclis tecrübemiz var. Yapılan bütün çalışmalarda her zaman eksik olan husus sistemin iç işleyişinde. Hiç kimse parlamanter sistemin kusursuz işlediğini söyleyemez. Bugün parlamenter sistemi savunanların 27 Nisan günlerinde suskun kalmaları da her türlü eleştiriye açıktır. O gün ses çıkarsalardı bugün anlardık. Doğrudan parlamenter sistemi yok sayan bir vesayet anlayışı idi. Her zaman olduğu gibi o vesayet anlayışına da karşı durduk.
"Türkiye için en doğru sistem başkanlık sistemi"
Türkiye için en doğru sistemin başkanlık sistemi olduğunu düşünüyoruz. Muhalefet partileri başkanlık sistemini tartışmadan en baştan reddediyor. Neden herkes eteğindeki taşı dökerek müzakere etmesin. Torunlarımızın rahat edeceği kalıcı bir sistem kurabilmeliyiz. Tabuları bir yana bırakarak konuşabilmeliyiz. Kimse hiçbir teklifi baştan reddetmesin. Bir sistemi otoriter yapan şey nasıl uygulandığıdır.
"HDP, hesap sorma konumunda değil"
HDP'den de randevu talep etmiştik. Meclis'te gurubu bulunan parti olmaları hasebiyle randevu talebini iletmiştik. Kendileri bu teklifimize aynı ciddiyetle yaklaşmadı. Biz HDP ile görüşmek istedik ama onlar kendileri ile görüşülebilecek nezaket düzeyinde olmadıklarını gösterdiler. Sanki biz hesap vermek için onların huzuruna gidiyormuşuz gibi gördüler. Onlar hesap sorma değil, hesap verme konumundalar. Teröre karşı tavır koyamadıkları için, her türlü ifadeleri ile nifak tohumları ektikleri için hesap verme makamındadırlar. Biz hesabı 1 Kasım öncesi millete verdik.
Milletimizden aldığımız emaneti kimse ile paylaşmadık. HDP bir tercih yapma durumunda. Kandil'in kanlı diline mi kendilerini teslim edecek? Yoksa meşru siyaset mi yapacaklar? Sürekli hendekleri savunuyor. Buna karşılık her açıklamada devleti suçluyor. Şiddeti ve terörü yanlış bulduklarını ifade ettikleri tek bir açıklama yok.
"Hendeklerin, HDP'ye siyasi bir maliyeti olacak"
Türkiye'de öz yönetim yok. Milli irade var. Kürt vatandaşlarımızın hakkı, hukuku için asla gayri mesşru uygulamalara müsaade etmeyiz. HDP bu hendek siyasetinin bedelini ödeyecek. Kazdığı hendeğe kendileri düşecek. Teröristlere bedeli olduğu gibi, HDP'ye de bir siyasi bedeli olacak. Diyarbakır'ın geleceğinin Moskova'dan değil, Ankara'dan şekilleneceğini görecekler. Niçin kendi çocuklarınız yok o hendekte? O çocukları okullar yerine hendeklere göndermenin bedelini ödeyecekler. Niye sizin oturduğunuz lüks sitelerin önünde yok o hendekler? Güya kurtarmak istediğini söylediğiniz kardeşlerimiz sizin gerçek yüzünüzü gördü.
"Habur sınır kapısı açıldı"
Bütün hendekler kapatılıncaya, bütün okullar, hastaneler açılıncaya kadar mücadelemiz sürecek. Her türlü terör faaliyetinin sonu gelinceye kadar mücadelemiz sürecek. Habur sınır kapısı 14 Aralık'tan bu yana kapalı tutuluyordu. Bölge halkını kimin mağdur ettiğini biliyoruz. Sayın Bakanımız sınır kapısında incelemelerde bulundu. Bu sabah itibarıyla sınır kapımızdan giriş çıkışlar başlamıştır. Böylece tır şoförlerinin günlerce süren mağduriyeti son buldu.
"İran-Suudi Arabistan krizi"
Geçmişte diplomatları saldırıya uğramış bir ülke olarak saldırıları kınıyoruz. Bölgedeki bütün ülkelerin gerilimi düşürecek şekilde adım atmasını bekliyoruz. Türkiye olarak iki ülke arasındaki sorunların giderilmesi noktasında her türlü çabaya hazırız.