Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, "Cumhurbaşkanı ararsa ben her zaman söyledim; herkesle görüşürüm. Ama bu Cumhur İttifakı benzeri bir ittifakın içinde yer alacağımız anlamına zinhar gelmez. Türkiye'yi bu duruma getirenlerle, bu yolsuzluk girdabına düşenlerle bugünkü durumu meşrulaştıracak hiçbir ittifakı veya iş birliğini doğru görmem" dedi.
Davutoğlu, gazetecilerle bir araya gelerek gündeme ilişkin değerlendirmelerinin ardından basın mensuplarının sorularını yanıtladı.
Davutoğlu'nun konuşmasından öne çıkan başlıklar şöyle:
"Her yerden feryatlar yükseliyor"
İki şey beni ciddi şekilde kaygılandırıyor. Ekonomik sıkıntıyla birlikte gelen, cahil bir ekonomi yönetimi tarafından her geçen gün derinleşen sorunlar karşısında İstanbul üzerinden baskı kurabilecek iki hususa dikkat çekmek istiyorum; tarım alanlarının boşalmaya başlaması ve bunun doğurduğu işsizlik. İkincisi de enflasyon ve hayat pahalılığın doğurduğu şartlar nedeniyle İstanbul’daki yoksullaşmanın artması. Son iki buçuk ay içerisinde gezdiğim yerlerde ana unsur; büyük meralar boşalıyor, büyükbaş hayvanların sayısı giderek azalıyor, çiftçiler arazilerini boşaltıyorlar. Her yerde feryatlar yükseliyor. Cumhurbaşkanı ‘Çiftçi mutlu’ diyor. Çiftçi nasıl mutlu olsun?
"Faiz indi, Türk Lirası 6 puan değer kaybetti"
Yıl sonuna doğru enflasyonun onların rakamlarıyla yüzde 30’u geçmesi kaçınılmaz hale geldi. Üretici enflasyonu şu an 44,95. Merkez Bankası Başkanı faizi Cumhurbaşkanının talimatı ile indirmeyi meşrulaştırmak için çekirdek enflasyona başvuruyor. Bu, halka 'Senin gıdanla ilgilenmiyorum sadece talimatı yerine getiriyorum' demektir. Bu şartlarda Türkiye nasıl yatırım çekecek, nasıl istihdam oluşturacak? Enflasyon büyük bir huzursuzduk ortaya çıkarma potansiyeli taşıyor. Doğru düzgün tedbir almıyorsunuz. Faiz, enflasyon, kur arasındaki dengeyi bilmiyorlar. Faiz bir puan indi Türk lirası 6 puan değer kaybetti. Yoksulluk had safhada. Üretici de mutsuz tüketici de mutlu olan bir tek üç beş müteahhit. Bütün bunların yükü dalga dalga İstanbul’un üzerine gelecek diye korkuyorum.
"Kendisine randevu vermeyen Biden'a duyduğu öfkeyle Soçi'ye yanına bakan bile almadan gitti"
Cumhurbaşkanının, ABD’ye giderken yaptığı açıklamalar bir facia, dönerken ki açıklamaları bir başka facia. Giderken öğrenci burslarını 45 liradan 650 liraya çıkardık diyor. O 650 liranın sadece 70 dolar ettiğini söylemiyor. Her yerde öğrenci yurdu sorunu var. Yurt sorunu var, ama bunu göremeyen bir iktidar var. Çiftçilerin problemleri var, ama göremeyenler var. Göremiyorlar. Amerika’ya giderken söyledikleri ile enflasyonu, çiftçiyi, öğrencileri, kira meselesini anlamadığını gösterdi. Dönerken de diplomasinin en basit kurallarından dahi bihaber olduğunu gösterdi. Kendisine randevu vermeyen Biden’a duyduğu öfkeyle Soçi’ye yanına bakan bile almadan tam bir teslimiyet psikolojisi içinde gitti. Hem Amerika’dan hem de Rusya’dan diplomasi bakımından hepimizi üzecek bir tavırla karşılaştı.
"Bana gelen bilgiler bunun Rusya tarafından istendiği yönünde"
İlk kez bir Cumhurbaşkanı yanında herhangi bir bakan olmadan bir ziyaret gerçekleştirmek zorunda kaldı. Bana gelen bilgiler bunun Rusya tarafından istendiği yönünde. Eğer Rusya tarafından böyle istenmişse durum daha da vahim. Türk heyetinde kimin yer alacağını başka bir ülke karar veremez. Eğer Erdoğan tarafından tercih edilmişse bu kendi bakanlarının ya bilgisine ya sadakatine güvenmediği anlamına geliyor. Her iki halde de bakanları değiştirmesi lazım. Eğer Rusya istemişse bu çok vahim.”
"Muhatap, Kürt vatandaşlarımızın tümüdür"
Davutoğlu, açıklamalarının ardından basın mensuplarının sorularını yanıtladı.
Davutoğlu, bir gazetecinin "Kürt sorununda muhatap kimdir? HDP’yi ittifak olarak görüyor musunuz?" sorusuna şöyle yanıt verdi:
"Bütün vatandaşlarımız gibi Kürt vatandaşlarımızın sorunları vardır. Bizim için bütün partiler muhataptır. Türkiye’de meşru olarak kurulmuş, işlev gören herkesle görüşürüz. Muhatap Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarıdır. Kürt vatandaşlarımızın tümüdür. Kürt sorunuyla ilgili toplumun her kesimiyle konuşarak yol almak en doğrusudur. İmralı’dan mektup getirtip seçim kazanmaya çalışanlar, İmralı’yı muhatap kabul edenlerin Türkiye’de meşru parti konumunda olan partilerle görüşülmesinden rahatsız olması da doğru değil."
"Cumhurbaşkanı ile görüşürüm ama bu, ittifak içinde olacağımız anlamına gelmez"
Davutoğlu, "Cumhurbaşkanı sizi arayıp size karşı yanlış yaptığını özür dileyeceği beyanında bulunursa tavrınız ne olur?" sorusuna ise şu yanıtı verdi:
"Sayın Cumhurbaşkanı ararsa ben her zaman söyledim; herkesle görüşürüm. Biraz önce de zikrettim. Memleket meselesi söz konusuysa kimseyi dışlamam. Nitekim geçen sene kongre sonrası güçlendirilmiş parlamenter sistem önerimizi yaptığımızda Cumhurbaşkanı dahil bütün siyasi liderler randevu istemiştik. Sayın Bahçeli ve Sayın Erdoğan randevu vermemişti. Verselerdi görüşürdük. Görüşmemek siyasetin doğasına aykırıdır. Kim olursa olsun hasmım dahi olsa sosyal hayatta da selam verenin selamını alırım görüşmek isteyenle görüşürüm. Ben Mevlana'nın torunuyum bunu hep söyledim. Ama bu Cumhur İttifakı benzeri bir ittifakın içinde yer alacağımız anlamına zinhar gelmez. İlkelerimiz dolayısıyla ayrıldık, ilkelerimiz dolayısıyla yeni bir siyasi hareket başlattık. Bu ilkelere dayanan politikalara destek veririz ilkesel olarak. Türkiye'yi bu duruma getirenlerle, bu yolsuzluk girdabına düşenlerle bugünkü durumu meşrulaştıracak hiçbir ittifakı veya iş birliğini doğru görmem."
"Siyasilerin tutuklu yargılanmalarına karşıyım"
Siyasi tutuklular ile ilgili bir soruya da yanıt veren Davutoğlu, "Tutuklu yargılamalara esastan karşıyım. Siyasilerin uzun dönem tutuklu olarak yargılanması ve sadece siyasetin manevra alanını daraltmak üzere otoriter bir anlayışla bu yargı sürecinin uzatılmasına esastan karşıyım. Siyasi yargılanmaların tümüne, siyasetçilerin tutuklu yargılanmasına esastan karşıyım" diye konuştu.