-DAVUTOĞLU: TÜRKİYE KATKIYA DEVAM EDER İSTANBUL (A.A) - 25.07.2010 - Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, İran'ın nükleer programı konusunda bundan sonra atılacak adımın teknik müzakerelerin bir an önce başlaması olduğunu belirterek, ''Müzakerelerin sonucunda oluşacak hususta, Türkiye'nin yapabileceği bir katkı olursa, barışçıl girişim için katkısını yapmaya devam eder'' dedi. Davutoğlu, Four Seasons Bosphorus Otel'de heyetler eşliğinde kahvaltıda bir araya geldiği Brezilya Dışişleri Bakanı Celso Amorim ile düzenlediği basın toplantısında, soruları da yanıtladı. ''AB Dışişleri Yüksek Temsilcisi Catherine Ashton ile İran Ulusal Yüksek Güvenlik Konseyi Genel Sekreteri ve Nükleer Başmüzakereci Said Celili arasında önümüzdeki haftalarda Türkiye'nin ev sahipliğinde bir görüşme olup olmayacağına'' dair bir soru üzerine Davutoğlu, Türkiye'nin bütün uluslararası krizlerin barışçıl yollarla çözümü konusunda her türlü katkıyı verme doğrultusunda ''ilkesel bir pozisyonu'' benimsediğine işaret etti. Bütün bu sorunların diplomasi yoluyla çözülmesi gerektiğini ve diplomasi yoluyla çözülmesi muhtemel sorunlar karşısında Türkiye'nin bütün imkanlarını kullanmaya hazır olduğunu kaydeden Davutoğlu, ''Celili-Ashton görüşmesi, aslında gecikmiş bir görüşmedir'' dedi. Davutoğlu, şöyle konuştu: ''Bizim yaptığımız, bu görüşme için zemin hazırlamaktır. Biz sorunun bir tarafı değiliz. Biz etkilendiğimiz için soruna müdahiliz. Etkilenmemiz ölçüsünde de soruna etkide bulunmak hakkımız da vardır. Madem ki bu sorunun sonuçlarından etkileneceğiz, o sonuçlar çıkmadan önce Türkiye, bir komşu ülke olarak, elindeki bütün imkanlarla bu olumsuz sonuçların çıkmasını engellemeye çalışır.'' Görüşmenin nerede gerçekleşeceğinden ziyade gerçekleşmesinin önemine işaret eden Davutoğlu, İstanbul'da yapılması istendiği takdirde her türlü katkıyı sağlayacaklarını belirtti. Düzenlenen ortak basın toplantısında konuşan Amorim de, Ortadoğu gezisine, Davutoğlu'na danışmadan çıkmak istemediğini söyledi. İki ülkenin çok yakın bir ortaklık geliştirdiğini belirten Amorim, ''Neredeyse stratejik ortaklık diyebiliriz buna. Bu da çok doğal. Bizler farklı jeopolitik konumda yer aldığımız halde çok benzer dış politikalara sahip iki ülkeyiz. Brezilya'nın stratejik derinliğini ne kadar görebiliyoruz, bilmiyorum, ama genişlik açısından Türkiye ile çok benzerliğimiz var'' şeklinde konuştu. Tahran Anlaşması açısından önemli bir katkıda bulundukları düşüncesinde olduklarını belirten Amorim, şunları söyledi: ''Bu da çok zor bir sorunun çözümü konusunda oldu. Pek çok kişi, bunun mümkün olacağına inanmadı, şüphelere sahipti. Belki bu, bütün sorunları çözemeyecek, ama Tahran Anlaşması ile ilgili ne kadar otoriter ses çıkarsa, daha da çözüme doğru gittiğimizi anlıyoruz. Bu, zor bir yol. Sadece iyi niyet yetmiyor. Daha fazla müzakere şart.'' Amaçlarını barışın tesisini sağlamak olduğunu kaydeden Amorim, ''Brezilya ve Türkiye, Tahran Anlaşması'na inanıyor. Pek çok kişi, yeni dünya düzeninden bahsediyor. Bizler yeni bir dünya düzeni yaratmaya çalışıyoruz. Bu bazı insanlara sarsıcı gelebilir'' dedi. Brezilya'nın arabuluculuktan çekildiği yönünde haberler çıktığının sorulması üzerine Celso Amorim, şunları söyledi: ''Türkiye'yi, Brezilya yalnız bırakıyormuş gibi izlenim uyandı. Financial Times editörü, ki kendisine çok saygım vardır, yanlış bir yorum yaptı. Ama aslında yanlış yorumun da ötesinde bir gerçeğe dayanmayan dileği dile getirdi. Sanki biz bu sürece müdahil olmak istemiyormuşuz gibi. Başlıkla makalenin içeriği birbiriyle çelişiyor. 'Bizim bir rol oynamaya devam edebilmemiz için her iki tarafın da çıkarına olması gerekir' dedik. Sürekli olarak biz Türkiye ve Brezilya olarak, yaptığımızı yapma konusunda cesaretlendirildik. Bugünkü duruma baktığınızda bu son şans demek de yanlış bence. Bu sorun küresel bir sorun, bu sorunun çözüme kavuşması herkesin menfaatine.'' Amorim, ''Viyana Grubundan ortak bir yanıt aldınız mı?'' sorusuna ise ''Şimdi teknik toplantı önerisi var. İran'ın esnek bir tutum benimsemesini istiyoruz. İran'ın barışçıl nükleer program hakkını destekliyoruz, ama İran'ın garanti vermesi lazım, bu nükleer programın askeri yansımaları olmayacağı şeklinde'' şeklinde konuştu.