Gündem

Davutoğlu: Suriye kimyasal silahları devretse de, Türkiye'yi tatmin etmez

Dışişleri Bakanı Davutoğlu Rusya'nın, Suriye'ye yaptığı ve Şam yönetiminin olumlu karşıladığı kimyasal silahların uluslararası denetçilere devredilmesi teklifi hakkında 'Türkiye’yi de dünyayı da tatmin etmez' yorumunu yaptı

10 Eylül 2013 04:46

Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Rusya’nın, kimyasal silahları devretme teklifini olumlu karşılayan Şam yönetimine, “Türkiye’yi de dünyayı da tatmin etmez” mesajı verdi. Suriye’ye olası müdahale senaryolarının tartışıldığı günlerde gözler Amerikan Kongresi’ne çevrilmişken Davutoğlu, “Karar hangi yönde olursa olsun Amerikan sisteminde kalıcı bir iz bırakacak” değerlendirmesinde bulundu.

hurriyet.com.tr'de yayımlanan habere göre Davutoğlu, Haber Türk’te katıldığı canlı yayında gündeme ilişkin soruları yanıtladı. Davutoğlu "Ben günlerdir uyumuyorum ve o çocuklara yapılanların hesabını nasıl vereceğiz diye düşünüyorum" diyerek, şu mesajları verdi:

 

Suriye rejimi sorumluluktan kaçamaz

 

"Dünyanın neresinde olursa olsun kimyasal silahlara sahip olmak suçtur. Dünyanın bütün kitle imha silahlarından arındırılması gibi ilkesel bir pozisyonumuz var. Ancak ortada  bir suç var. Bin 700 insan öldü. Böyle bir katliam işlendiyse uluslararası hukuk nezdinde caydırıcı ve en net şekilde cezalandırılması bir zarurettir. Suriye rejimi bu sorumluluktan kaçamaz.


Tatmin olmayız


(Suriye kimyasal silahları devretse de )Türkiye’yi de dünyayı da tatmin etmez. Esad ve ekibi katliamda bugüne kadar sınır tanımadılar. ‘Bunu yapalım ve siz bizi cezalandırmayın’ demek suçu kabul etmek demektir. Bunun çok ciddi müzakerelerle ortaya çıkmış bir süreç olduğu kanaatinde değilim. Gelişmeler böyle bir şeyi getirirse, dünyanın kimyasal silahlardan arındırılması pozitif gelişmedir ama kimyasal silah kullanılmasının müeyyidesini ortadan kaldırmayan bir durumdur.


Bedelini öder


Bundan sonra kim Beşar Esad’ın yanında yer alırsa onlar da bu suçun ortağı olur. Esad terör örgütlerinin yanında yer alıyorsa terör örgütlerinin gördüğü muameleyi görür. Esad’ın yanına yer alan her unsur bu suçlara ortak olmanın bedelini öder.


Sürece zarar vermemeli


Türkiye’deki çözüm sürecinin Suriye’deki gelişmelerden olumsuz etkilenmesine sürece taraf olan kimsenin izin vermemesi lazım. Çözüm sürecini Suriye’deki olaylar nedeniyle devreye sokmadık. Çözüm süreci Türkiye ve hükümet için stratejik bir tercihtir. Ortadoğu’da herkes iç çatışmaya doğru giderken Türkiye’de bir çözüme doğru adımlar atıldı. Rahatsız olanlar, kıskananlar, engellemek isteyenler çıkabilir. Bunu engelleyecek olan halkımızın sürece sahip çıkmasıdır. Türkiye herhangi bir başka ülke değil. Demokratik şeffaf seçimlerini yapmış bir ülke. Çevredeki ülkelerle karşılaştırmak Türkiye’ye haksızlık etmek demektir.

 

Çıkacak tabloyu birlikte göreceğiz


ABD Kongresi’ni yakından takip ediyoruz. Obama kendi yetkisindeki hususu kongreye götürdü. Obama kendisine o kadar güveniyor ki, kongreye gitme kararı aldı. Kendi içlerinde tutarlı olmak için atılmış bir adım. Ne çıkar kesin yargıda bulunmak doğru değil. Çıkacak tabloyu hep birlikte göreceğiz.

 

Tarih o resimleri unutmayacak

 

(Savaş çığırtkanlığı suçlamaları) Bu suçlamaları yapanlara savaş nedir diye sormak lazım. eğer bir ülkede 100 bin kişi ölmüşse, kimyasal silah kullanılmışsa 2 milyon mülteci dışarıdaysa, 5 milyon insan evsizse bu savaş değil de nedir. Kılıçdaroğlu kendisi gibi dünyanın da olayları takip etmediğini zannediyor herhalde. Önce kimyasal silah kullanılmasını eleştirsin sonra bizi savaş çığırtkanlığıyla suçlasın. Ya olayları takip etmiyor ya da art niyet var. Kılıçdaroğlu ve ekibi hiç bir Suriyeli mültecinin elini tutup gözlerindeki korkuyu hissetmedikleri için Ankara’dan rahatça konuşabilirler. Kılıçdaroğlu ve ekibi katliamları yaptıktan sonra Esad’a sahip çıktılar. Tarih o resimleri unutmayacak.  Ortada bir şey yokken biz savaş istiyormuşuz gibi davranmak Beşar Esad’ın suçunu örtmektir.


El nusra ile ilişkimiz yok


Türkiye’nin Suriye’deki herhangi bir radikal grupla özellikle de El Nusra ile ilişkisi söz konusu değildir. Radikal grupların etkinlik alanı kazanmaları Türkiye’yi rahtsız eder. Bu kara propagandadır. Türkiye, Suriye Ulusal Koalisyonu’na destek vermiştir, vermeye de devam  edeceğiz. Suriye’deki kaosu derinleştirecek otorite boşluğu doğmasın, devlet yapısı çökmesin. Bütün unsurlardan oluşan bir Milli Suriye Ordusu oluşsun. Bunu yapacak olan Suriye halkıdır.


muhalefette füze yok


(Kimyasalı kimin kullandığına dair kuşkular) Suriye rejiminin arkasında duranlar da, Türkiye’de Suriye rejiminin sözcülüğünü yapanlar da ilk başta ‘durun bakalım böyle bir saldırı oldu mu’ dediler. 3 gün bölge açılmadı ve bombardıman altında tutuldu eldeki delilleri karartmak için. Bizim muahlefette dünya kabul edince bir kimyasal silah saldırısı olduğunu kabul edip kınadı. Kimyasal saldırı konusunda kompozisyon oluşturma birikimine sahip uzmanların ve istihbat raporlarımızın neticesinde rejim veya rejime bağlı güçlerin kullandığı belli. Muhalefetin elinde atım malzemesi yani füze yok.


BM'yi göreve çağırıyoruz


(Müdahale çözüm olur mu?) Birinci ve önelikli tercihimiz uluslarası müdahale olmadı. Biz BM’yi göreve çağırıyoruz. Kendimizi  müdahalede bulunmasını düşünmedik o zaman BM’nin göreve çağrılması söz konusu. Libya’da da son ana kadar diplomasinin kullanılmasına önem verdik.  Gönüllüler koalisyonu değil BM Güvenlik Konseyi’nde ortak tavır alınması öncelikli tercihimiz. Bunu durdurmak isteyen güçlerin ortak tavır almasından doğal birşey olamaz. CHP, Rusya, Çin bunu savaş gibi görüyorsa alternatif getirsinler gidip Esad’ı ikna etsinler.


Pilotlar iyi


(Lübnan’da kaçırılan Türk pilotlar) Pilotlarımızın akıbetiyle ilgili 24 saat çalışma içindeyiz. Bugüne kadar bütün vatandaşlarımızı salimen kurtardık ve ailelerine kavuşturduk. Yarın (bugün) pilotlarımızın aileleri ile de görüşeceğim. Şu ana kadar sağlıkları ve durumları ile ilgili olumsuz gelişme yok.