Konya'daki AKP iftarında konuşan Başbakan Ahmet Davutoğlu, " Gönlümüzü kapatmadan, gönlümüzü herkese açarak, 78 milyonu hükümetsiz bırakmamak için büyük bir gayret içinde inşallah gelecek hafta görüşmelere başlayacağız" dedi.
KON TV'de canlı yayınlanan "Selçuklu Belediyesi ile İftara Doğru" programında gündeme ilişkin soruları yanıtlayan Başbakan, Suriye, Irak, Mısır ve Tunus'ta yaşananlarla ilgili olarak, "Onlar için yüreğimiz yanıyor. Onlarla kıyas edildiğinde Türkiye her şeyin hakkını veren bir ülke. Ramazanın da hakkını vermeye çalışıyoruz. Zorlu bir seçim süreci sonrasında ramazanın siyasetin gölgesinde kalmasına izin vermedik. Siyasetin ramazana değil ramazanın siyasete egemen olmasına çalıştık" ifadelerini kullandı.
'HDP'yi de ziyaret edeceğiz ama ya MHP
ya CHP yönünde bir atmosfer oluşuyor'
Koalisyon konusuyla ilgili olarak, "Aslında gönlümüz tek başına iktidar olmaktan yanaydı. Bizim iktidarımızdan yanaydı" diyen Davutoğlu, gelecek hafta başlayacağını belirttiği görüşmelerle ilgili şunları söyledi:
"Ama nihayetinde milli irade, millet tercihini 'siz oturun uzlaşın bir hükümet kurun' diye yapmışsa buna da şikayet etmemek lazım. Her ikisiyle de oturur konuşuruz ve olabilecekler için de mümkün olanlar arasında en iyisini yapmaya çalışırız. İdeal olanı değil. İdeal olan tek başına iktidar olmaktı. Mümkün olanlar içinde en iyisinin ne olduğunu görmek için de her iki tarafla görüşeceğiz. 3 partiyi de ziyaret edeceğiz. HDP'yi de ziyaret edeceğiz. Ama görünen o ki ya MHP ya CHP yönünde bir tercih, daha doğrusu bir atmosfer oluşuyor. Bunun hakkını vermeye çalışacağız. 3 tarafla da görüşeceğiz ama iki tarafla muhtemelen koalisyon müzakereleri ön yargısız bir şekilde başlayacak."
Meclis Başkanlığı seçiminin herkes için bir işaret verdiğini aktaran Davutoğlu, "Yani öyle bir hava oluşmuştu ki seçim gecesi yüzde 25 oy alan parti neredeyse 'zafer kazandım' edasında, yüzde 13 oy alan parti 'zafer kazandım' edasında, yüzde 16 oy alan parti 'zafer kazandım' edasında, yüzde 41 oy alan parti de sanki kaybetmiş gibi bir şey yansıtılmaya çalışıldı. Meclis seçimleri gösterdi ki Türkiye'nin siyasetinin öznesi AK Parti'dir. Evet tek başına iktidar değiliz ama bizim söz sahibi olmadığımız herhangi bir gelişme de olmaz Türkiye'de. Yüzde 41'in hakkını, hukukunu koruruz. Yani o ilk günlerdeki atmosfer de dağıldı" dedi.
'Kılıçdaroğlu, tam bir şark kurnazlığı içinde'
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun "yüzde 60'lık blok" tanımlamalarını da eleştiren Başbakan, "Tam bir şark kurnazlığı içinde Kılıçdaroğlu, sağ olsun matematiği falan da çarpıtarak 'yüzde 60'lık bir blok var' dedi. Parlamentoya girmeyenlerin oylarını da kendine yazdı, diğer partilerin oylarını da kendine yazdı. Bizden de yüzde 1 civarında bir oyu aldı kendine yazdı ve bir anda yüzde 60'a çıkardı blok diye. İşte siyaseti, Meclis Başkanlığı seçimiyle çökmüş oldu. Karşımızda blok falan yok. Herkes kendi siyasetini takip ediyor. Eğer bir siyasi güçten bahsediliyorsa da en büyük siyasi güç AK Parti'dir. AK Parti'nin şekillendirdiği bir siyaset olacaktır. Bunu herkesin, özellikle de bize oy veren seçmenlerimizin bu konuda gönlünün rahat olmasını isterim. AK Parti'ye ne niyetlerle, hangi değerlere dayalı oy verdilerse o değerler hakim olacak. Bundan taviz vermek söz konusu değil."
Başbakan Davutoğlu, çözüm sürecine dair de şunları söyledi:
"Özgürlük alanlarının genişlemesi, 12 Eylül kalıntısı birçok uygulamanın, 28 Şubat kalıntısı yasakların ortadan kaldırılması bir kazanım. AK Parti 13 yıl önce iktidara geldiğinde olağanüstü hal vardı. Kazanımlardan geri dönmemek demek, tekrar o şartlara geri dönmemek demek. Çözüm süreci bütün o olağanüstü halin kaldırılmasıyla başlayıp, 12 yıla damgasını vuran, milli birliğimizi, beraberliğimizi teminat altına alıp, terör ve şiddetin ülkeden tasfiye edilmesine dönük bir projedir. Bu ülkenin her bir tarafını birbirine kardeş kılmak bizim temel ilkemizdir. Bütün bu ekonomik kazanımlar var, sosyal kazanımlar var. Engellilerin hayatları değişti. Hiçbir ülkeyi üzmek istemem ama bir Yunanistan'a bakılsın bir Türkiye'ye. Acaba Türkiye'de AK Parti iktidar olmasaydı Yunanistan'da emeklilerin, işçilerin, halkın çektiği krizin benzerinin Türkiye'de yaşanma ihtimali az mıydı? Sürekli kalkınan bir ülke ancak kendini bu şekilde koruyabilir. Yunanistan'a göre nüfusumuz çok daha fazla, çok daha genç, dolayısıyla kazanımlarımızı koruma irademizin çok daha güçlü olması lazım."