Gündem

Davutoğlu'ndan akademisyenlere: İmzalarınızı çekiniz, terörle aranıza mesafe koymanızı bekliyoruz

"Kılıçdaroğlu'nun Cumhurbaşkanımıza yaptığı küstahlığı aynen iade ediyoruz!"

17 Ocak 2016 16:06

Başbakan Ahmet Davutoğlu, Davutoğlu, Barış için Akademisyenler tarafından imzalanan "Bu suça ortak olmayacağız" başlıklı bildiriyi imzalayan akademisyenler için “İmzalarınızı çekiniz. Terörle aranıza mesafe koyan açıklamalarınızı bekliyoruz” dedi.

Partisinin İstanbul İl Danışma Meclisi Toplantısı'na katılan Davutoğlu CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun CHP kurultayında Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'a yönelik "Diktatör bozuntusu senin için şeref ve namus ne anlama geliyor" sözlerini eleştirdi. Davutoğlu, "Kötü söz sahibinindir, küstahlığı aynen iade ediyoruz" karşılığını verdi.

AKP İstanbul İl Danışma Meclisi'nde konuşan Davutoğlu'nun konuşmasından satır başları şöyle:

Bu salonda sizlerle birçok toplantı gerçekleştirdik. 1 Kasım'daki zaferimize büyük katkı yapan aziz İstanbul’'umuza teşekkür etmek için burdayız. 1 Kasım zaferimizin gerçek odağı İstanbul olmuştur. Bu yükselen ayağa kalkan İstanbul Teşkilatımıza teşekkür ediyoruz.

Bu yıl içinde 2 genel seçim geçirdik. Milyonları bir araya getiren bu teşkilata teşekkür ediyorum. Biz Cumhurbaşkanımız Sayın Erdoğan'ın kurduğu düzene uyarak istişareye büyük önem veriyoruz. Başkaları kongre çekişmeleriyle uğraşırken AK Parti bir araya gelerek istişare ediyor ve yeni bir aşkla yoluna devam ediyor. Türkiye'nin kalbi İstanbul'dayız. Arkamızda böyle teşkilat oldukça nice seçim zaferlerini birlikte yaşayacağız. Adnan Menderes'in Turgut Özal'ın Necmettin Erbakan'ın Recep Tayyip Erdoğan'ın İstanbul'undayız.

Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan İstanbul'u uçurumdan kurtardı. Yine 2002'de AK Parti Türkiye'yi uçurumdan kurtardı, millet iktidar oldu. AK Parti iktidardayken ne kumpaslar kurmaya çalıştılar ama hiçbirinde başarılı olamadılar, olamayacaklar. Dik durduk, milletin hukukunu koruduk. İnsan odaklı yönetimi Türkiye'de hakim kıldık. Türkiye'yi mamur kılınmış bir ülke haline getirdik.

Muhalefet zehirli, yıkıcı bir dille havanda su döverken biz yaptıklarımızı anlatacak zaman bulamıyoruz. IMF'ye borcumuzu bitirdik, 117 üniversite yaptık, sağlık tesisi hastane yaptık, 182 gençlik merkezi açtık, 631 bin konut yaptık, 17 bin kilometre bölünmüş yol yaptık, havalimanı sayımızı artırdık, insani yardımda dünya üçüncüsü olduk, 4 bin eseri restore ettik, 6 milyon istihdam ürettik, köylerimize hizmet götürdük, tarımsal geliri artırdık, 3 milyondan fazla fidan diktik. 

İstanbul'dayız. Muhalefet burada yaptıklarımızın hayalini bile kuramazlar. İşte üçüncü köprü, işte Marmaray, metro hatları... Bu yaz içinde 3. köprünün bütün bağlantı yollarını da bitirerek İstanbul'a dünyanın en büyük asma köprülerinden birini hediye ediyoruz. İşte üçüncü havalimanı...

AK Parti iktidarlarından önce bu yapılanların hayali bile kurulamazdı. 1 Kasım seçimlerinin ardından dönemece geldik. Milletimiz taahhütlerimize onay verdi. Milletimizi kurar kurmaz da eylem planımızı açıkladık. Daha 2 ay dolmadan vaatlerimizin yüzde 60'ını, reformlarımızın yüzde 30'unu hayata geçirdik veya Meclis'e sunduk. 

Eş zamanlı olarak ülkemize yönelik dış yatırımları teşvik için çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Hedefimiz net. Türkiye'yi daha ileri noktalara taşımak. Şimdi hep birlikte mutlu ve aydınlık yarınlara yürüyoruz. Farklılıklarını zenginlik olarak gören, ülkesini aşkla sevene ülkesini seven insanların birlikte yaşadığı Türkiye'ye gidiyoruz. İnançlıyız, kararlıyız, azimliyiz; çünkü bu ülkeye, bu millete sevdalıyız. 

Hastalıklı Türkiye geride kaldı, 2002 yılından bu yana atılımlarla büyüyen, demokratikleşen Türkiye geldi. Dibe vurmuş ekonomiyi ayağa kaldırdık, büyümeye devam edeceğiz. Demokrasimiz güçlendi, şimdi vesayetçiler olursa onları da gerileteceğiz. Pasif Türkiye'yi sözü dinlenen bir Türkiye haline getirdik, şimdi bütün insanlığın vicdanı haline gelmiş bu ismi dünyanın her yerinde yankılandıracağız. Bu milletimizin, siyasetin ve AK Parti kadrolarının başarısıdır.

Her türlü darbe girişimi, terör, ihanet şebekelerine rağmen bu başarıyı yakaladık. Gece gündür tüm kadrolarımızla bu sıkıntılara göğüs gerdik. 

Dün Gaziantep'te Şerif Dağdelen'le telefonda görüştüm. Emekli maaşıyla geçinirken 8 nüfuslu Suriyeli aileye bakıyor. Kendisine teşekkür ettim. Bir yiğit insan 8 nüfuslu aileyi bağrına basıyor. Bu millet ne yüce gönüllü bir millet. Şerif amcalar oldukça bizim sırtımız yere gelmez.

AK Parti'ye gönül verenler bilir ki, bizde siyaset halka ve Hakka hizmet içindir. Cumhuriyetimizin 100'üncü kuruluş yıldönümü mutlu, müreffeh bir Türkiye olacaktır. 2023'ü, 2053'ü, 2071'e doğru yol alıyoruz. Bizler yarınki Türkiye özlemiyle büyüdük. Biz büyüdük ve yarınki Türkiye özlemi bugün gerçek oldu. 

 

"Kılıçdaroğlu'nun Cumhurbaşkanımıza
yaptığı küstahlığı aynen iade ediyoruz!"

 

2015 yılı içinde iki seçim yaşadık. 7 Haziran'da açık farkla birinci olmamıza rağmen hükümet kuramadık. Ancak bu ülkeyi bir saniye dahi hükümetsiz bırakmayacağız demiştik. Biz en kritik dönemde bu ülkeyi hiç sahipsiz bırakmadık. MHP ve HDP Türkiye ile ilgili hiçbir iddiaları olmadığı gösterdiler. Sayın Bahçeli'ye de acil şifalar diliyorum. HDP'nin de sorumsuzluğun sahibi ve şiddetin sözcüsü olduğunu gördük. 1 Kasım seçimleri milletimizin basiretiyle Türkiye'ye kurulan tuzakların boşa çıktığı bir seçim oldu. Milletimiz cevabı sandıkta verdi. 1 Kasım'dan sonra zafer rehavetine katılmadan istişareler yapıyoruz. 1 Kasım'da hezimet yaşayanlar ders almış gözükmüyorlar.

Kemal Kılıçdaroğlu, CHP kongresinde yaptığı konuşmada ortaya koydu. Sayın Cumhurbaşkanımıza yönelik, nezaketsizlikle ithamda bulundu. Devletin en ali makamına iftira attı. Bu küstahlığı kendisine aynen iade ediyoruz.

Milli Şef kavramını CHP üretmiştir. Her şeyden önce kendi geçmişlerine bakmalılar. Siyaset üretemeyince, hakaret üretiyorlar. Kabalaşıyorlar, çirkinleşiyorlar. Hakaret ettiği kişinin milletin yüzde 52 oyunu aldığını unutuyorlar. Saygısız olduğu kadar, basiretsiz bir söylemden çekinmiyor. CHP kongresinde parti kitlesini hakaret, küfürle bir arada tutmayı sanmak işe yaramaz. Başlarını iki ellerinin arasına alıp, 1 Kasım seçimlerinde biz nerede hata yaptık diye düşünmeliler. Bunlar kendi koltuklarını korumak için sergiledikleri küçük hesaplardır. Girdiği tüm seçimlerde başarısız olan Kılıçdaroğlu'na tavsiyem bu yollar kendisini bir yere ulaştırmaz. 

Bu tablo bir siyasetçiye yakışan kendisi gibi halk oyuyla seçilmiş kişilere hakaretlerde bulunmak olmamalı. Milletimiz vizyon, ülke meselelerine sahip çıkılmasını bekliyor. 

Son birkaç gün içinde terörün acı yüzüyle karşılaştık. Önce Sultanahmet'te bir canlı bomba alçakça bir saldırı düzenledi. Sonra Çınar'da masum insanlarımızı, evlatlarımız kaybettik. Bütün şehitlerimizi rahmetle anıyorum. Dün şehidimizin babası Ali İhsan Beyi telefonla aradım, taziyelerimi ilettim. Yiğitçe, gür bir sesle biz size inanıyoruz, bu ülke için oğlumu, torumu şehit verdim, ama her türlü fedakarlığa hazırız dedi. Yine şehit Yalçın Yamaner'in eşi Hacer Hanımla görüştüm. Bütün şehit eşlerini, çocuklarını AK Parti adına selamlıyorum. Hepsinin ağzından tek bir cümle dökülüyordu, vatan sağ olsun. 

Bu operasyonlar neticesinde vatan, vatandaşlarıyla sağ olacak. Bütün vatandaşlarıyla var olacak.

Toprağa düşen her can içimizi yakıyor. Keşke o barikatların arkasında kandırılmış gençler üniversitelerde olsa, onlara hocalık yapsak. İnşallah o günler de gelecek. Türkiye uzun yıllardır terörle mücadele eden bir ülke. Terörizmin insanlığa nasıl bir maliyet çıkardığını biliyoruz. İnsanlarımız çok ağır bedeller ödedi. Terörün nelere yol açtığını biliyoruz. Biz terörün her türlüsünün insanlığa karşı işlenmiş olduğunu ifade ediyoruz. 

Düne kadar terörün kanlı yüzüyle karşılaşmayan yönetimler gerektiği bilinci gösteremiyorlardı. Paris, Londra saldırılarından sonra Batı'da da bilinç oluşmaya başladı. Hala seninki iyi, benimki kötü zihniyeti kalkmış değil. Kimden gelirse gelsin her türlü terörist odağı lanetlemek herkesin amacı olmalıdır. Uluslararası toplumun teröre karşı ortak irade gerçekleştirememesi çok acıdır. Bugün artık herkes terörün hedefi ve kurbanı olabilir.  

Bütün terör örgütleri aynı stratejileri kullanıyor. Birbirleriyle hiçbir arada düşünemeyeceğiniz örgütler kan dökmek için birlikte saldırabiliyorlar. Biz 7 Haziran sonrası bunları çok net gördük, yaşadık. 3 terör örgütü aynı anda ülkemize saldırıya geçti. PKK, DEAŞ ve DHKP-C saldırılarını gördük, yaşadık. Bütün terör odaklarına eş zamanlı operasyonlar başlattık, bugün de devam ediyor. 23 Temmuz'da aldığımız karar geçici bir karar değildir. Bu her sokağa kadar temizleyeceksiniz talimatıydı. Terörün sonu gelene kadar bu mücadele sürecek. 

Geleceğin dünyasında bu olumsuz manzaralara şahit olmak istemiyorsak, terör odaklarını temizlemek zorundayız. Dünyadan terörün kökünü kazımalıyız. Bu acı olaylar hepimize ders olmalı. 

Terör örgütünün şehir ve ilçelerdeki faaliyetlerini bitirene kadar operasyonlarımız sürecek. Kürt vatandaşlarımızın gündelik hayatını karartmak için kurulan hendek ve barikatları tek tek temizliyoruz, geride bir tane bile kalmayacak. Hükümet olarak biz sorumluluğumuzun farkındayız. Süregiden operasyonlarının bu kadar süre almasının tek nedeni hukuk içinde sürdürmemiz ve sivillerin zarar görmemesidir. Bizim tek hedefimiz bu terörü tümüyle ortadan kaldırmaktır. Bütün dünyada hukuk çerçevesinde teröre karşı nasıl mücadele verileceği açıktır. Biz de bu yoldan çıkmayacağız.

 

"Bildiriden imzanızı çekmezseniz
sözlerinize hep şüpheyle bakılacak"

 

Biz eleştiriden korkmayız. Mesnetsiz, hakkaniyetsiz yaklaşımlar teröre meşruiyet sağlamaktan başka bir amacı yoktur. Vatan evlatlarına büyük haksızlıktır. Bir grup akademisyen tarafından imzalanan bildiride hakkaniyetten uzak, önyargıyla, Kandil zihniyetini yansıtan bir bildiridir. PKK'ya karşı bir duruş yoktur. Aralarında bu bildirinin muhtevasına hakim olmayan akademisyenler olduğunu biliyorum. Bu saldırılar ortadayken bu imzaları anlamak mümkün değil. 

Dün yaptığımı 4. telefon görüşmesi beni duygulandırdı. Cengiz Sur kardeşimle görüştüm. Sur kardeşim 2 öğrenciyi sırtında taşıyarak okula getirip, götürüyor. Bir yanda hükümete had bildirmeye çalışanlar, bir yanda küçücük öğrencilerini taşıyan öğretmenlerden bahsediyorum. Bir meslektaşı olarak kendisiyle gurur duyduğumu söyledim. Hepsinin alnından öpüyorum. Biz meslektaşız dedi, biz de sizin mücadelenizle gurur duyuyoruz dedi. Cengiz Öğretmeni ve bütün öğretmenlerimizi tebrik ediyorum. 

Zorba bir hakimet kurmak isteyen, vatandaşlarımızı göçe zorlayan terör örgütünün yanındaki bildiriye imza atan akademisyenler gelecekte bundan utanç duyacaktır. Olgusal gerçeklikten kopmuş bildiriden imzalarınızı çekin. Terör örgütüne destek veren böyle bir bildiriden imzanızı çekmezseniz, söyleyeceğiniz her söz şüpheyle karşılanacaktır. Bize yapılan haksızlığı sineye çekebilirim ancak gencecik memleket evlatlarına yapılan haksızlığı içimize sindirmemiz mümkün değildir. Bu operasyonlar devam edecekken derken de söylüyoruz. Keşke o barikatların arkasındaki çocuklar, evlatlarımız, öğrencilerimiz olarak sınıfları doldursalardır. Bu ülkenin tek bir evladının kaybolmasına tahammülümüz yok. İmzalarınızı çekiniz. Kendi adıma o bildiride imzası olana akademisyenlerin terörle arasına mesafe koyan açıklama bekliyorum. Orada ismi bulunan ve rahatsız olanları biliyorum. Terörün kurbanı olan bu ülkenin çocuklarıdır. Bizim bu zulme seyirci kalacağımızı beklemesin. Hiç kimsenin kuşkusu olmasın ki terör bu topraklardan temizlenecektir.