Gündem

'Erdoğan'la dava arkadaşı olarak görüşen' Davutoğlu: 2019'da yeni bir dönem başlayacak

"15 Temmuz olayında olduğu gibi Afrin konusunda da omuz omuza vermek durumundayız"

29 Ocak 2018 17:27

Eski Başbakan Ahmet Davutoğlu, Cumhurbaşkanlığı sisteminin hayata geçeceği 2019 seçimlerinde yeni bir dönem başlayacağını söyledi. Davutoğlu, "Türkiye'nin demokratik hukuk devleti kuralları içinde ve yine milli birlik havasında içinde bu süreci geçireceğine, inşallah 2019'da istikrarın, demokratik hak ve özgürlüklerin teyit edildiği bir seçim yaşanacağına inanıyorum” dedi. 


Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) içindeki cunta yapılanması tarafından düzenlenen darbe girişiminin "bastırılmasında" rol oynayan sivillere yargı muafiyeti getiren KHK düzenlemesi için 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, "kaygı verici", "gözden geçirilmeli" yorumlarında bulunmuş, Gül'ün, KHK'larla ilgili resmi Twitter hesabında yaptığı paylaşımı onbinlerce kişi, retweetlemişti. Eski Başbakan Yardımcısı ve AKP kurucularından Bülent Arınç'ın da retweetleyerek desteklediği paylaşımlar için Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Kendileri tarafından yapılan o açıklama, aldığı retweet’lerle süreci çok farklı bir yere doğru işletmiştir"  demişti. Erdoğan, "düzenlemenin son derece açık olduğunu" vurgulayarak "Neye dayanarak böyle bir muğlaklıktan bahsediyorsunuz?" ifadesini kullanmıştı. Erdoğan-Gül arasında yaşanan bu tartışma sırasında Davutoğlu'nun sessizliği dikkati çekmişti. 


Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’la gerçekleştirdikleri görüşmeyle ilgili de konuşan Davutoğlu, "Bu son derece doğaldır. Hem iki dava arkadaşı olarak, yıllarca omuz omuza vermiş ve kader birliği yapmış iki dava arkadaşı olarak, hem de değişik dönemlerde başbakan, dışişleri bakanı, cumhurbaşkanı, başbakan ilişkilerinde ortak devlet sorumlulukları üstlenmiş devlet adamları olarak böyle kritik süreçlerde konuşmamız da görüşmemiz de istişare etmemizden daha doğal bir şey olmaz. Sayın Cumhurbaşkanımıza da bu anlamda gündemdeki bütün konuları, kapsamlı bir görüşme gerçekleştirdik" ifadelerini kullandı. 

"Türkiye olarak Suriye krizi esnasında bir tavır sergiledik"

15 Temmuz’daki darbe girişimi sırasında Boğaziçi Köprüsü’nde 34 kişinin hayatını kaybetmesiyle ilgili olarak, 135'i tutuklu, 143 asker hakkında açılan davanın Silivri’deki 23. duruşmasını izleyen Davutoğlu, Türkiye’nin Suriye’nin kuzeybatısındaki Afrin bölgesinde gerçekleştirdiği Zeytin Dalı Harekâtı’na dair de şu değerlendirmelerde bulundu: 

 “Her şeyden önce Zeytin Dalı Harekatı'nda hayatını kaybeden şehitlerimize rahmet diliyorum. Türkiye bölgesinde bir istikrar unsurudur. Yanı başımızda Suriye'de bir milletin, bir toplumun, bir milletin yaşayabileceği felaketlerden biri yaşanıyor. 7 yıldır her türlü baskı ve zulüm yaşandı. Biz Türkiye olarak Suriye krizi esnasında bir tavır sergiledik. Önce Suriye rejimini halkıyla karşı karşıya gelmemesi için uzun süre ikna etmeye ve herhangi bir çatışma yaşanmaması yönünde tedbir almaya davet ettik. Bu olmadığı dönemde ve Suriye rejimi halkına kimyasal silahlar da dâhil olmak üzere büyük bir zulüm gerçekleştirdiği süreç içerisinde de Suriye halkına sahip çıktık. Türkiye ve Suriye halkları asırlardır birlikte yaşadılar. Kıyamete kadar da birlikte yaşayacaklar. Bu anlamda Türkiye bir insanlık destan yazmıştır. Başta mülteciler olmak üzere Suriye'de bir komşu ülkeye başka bir komşu ülkenin nasıl sahip çıkacağını göstermiştir. Bu noktada da hiçbir etnik mezhebi ayrım yapmamıştır.

"Türkiye, uluslararası hukuktan gelen hakkını kullanıyor"

“Özellikle sınır boylarımızda terör örgütleri sınırımızı tehdit eden, güvenliğimizi tehdit eden, bir varlık göstermeye başlayınca da kendi sınırlarını koruma hakkını, uluslararası hakkını hukuk hakkını koruyacak şekilde müdahalede bulunmuşlardır. PKK'nın uzantısı mahiyetindeki YPG-PYD unsurlarına karşı son derece başarılı bir mücadele veriliyor. Ve bu uluslararası alanda da çok doğru yürütülen bir diplomatik çabalarla birleştirilen bir askeri bir müdahaledir. Türkiye bu konuda uluslararası hukuktan gelen hakkını kullanıyor. Özellikle Amerika Birleşik Devletleri'nin bu ülkedeki kargaşadan istifade eden DEAŞ'a karşı bir terör örgütü olarak bir başka terör örgütünü kullanma çabası ve bu konuda sergilediği çelişkili tutum karşısında da bütün bir millet olarak ortak bir yerde buluşmamız lazım.

"15 Temmuz olayında olduğu gibi Afrin'de de omuz omuza vermek durumundayız"

Hiçbir ülke ister Amerika Birleşik Devletleri gibi küresel bir güç olsun ister Suriye gibi eli kanlı bir rejim olsun isterse YPG, DEAŞ gibi terör örgütleri olsun. Türkiye'nin sınırında Türk halkının geleceğini tehdit edecek bir faaliyeti gerçekleştiremezler. Gerçekleştirirlerse ne olur? İşte Afrin'de olan olur. Türkiye haklı olarak müdahale eder. Bu yürütülen diplomasi ve askeri harekat konusunda Sayın Cumhurbaşkanımızın, hükümetimizin ve Türk Silahlı Kuvvetleri'mizin yürüttüğü haklı mücadelede bütün tarafların bütün siyasilerin bir araya gelmesi lazım. Deminki konuda olduğu gibi 15 Temmuz olayında olduğu gibi Afrin konusunda da farklı alanlarda farklı siyasi görüşler olabilir ama bu iki konuda Türkiye'nin bekası ve demokratik hak ver özgürlüklerin yaşanmasını engelleyecek darbe teşebbüslerine karşı da omuz omuza vermek durumundayız. Bugün bunu görmekten çok mutluluk duyuyorum. Afrin harekatı konusunda bir milli birlik havası var. Bunun korunması lazım. Türkiye Büyük Millet Meclisi çatısı altında da bunun gösterilmesi lazım. Bütün siyasi partilerimizin ama demeden fakat demeden herhangi bir rezerv koymadan silahlı kuvvetlerimizin ve Mehmetçiğimizin arkasında omuz omuza vermesi lazım."