Gündem

"Darbeden anlamam, komutanların dediklerini yaptım; hapse düştüm, sözlüm korktu, beni bıraktı..."

"Beni, kurban kesip vatan hizmetine gönderdiler, artık dayanamıyorum"

09 Haziran 2017 13:41

Sözcü Gazetesi Ankara Temsilcisi Saygı Öztürk, darbe girişiminin ardından tutuklanan erler ve ailelerinin kendisine gönderdiği mektupları okurları ile paylaştı.

Tutuklu Er Murat Çakan'ın mektubunda, "Hepimiz biliyoruz ki er askeriyede emir kuludur ve komutanların dediğinin haricinde hiçbir şey yapamaz. Ben darbeden ne anlarım? Komutanlarım ne derse onu yaptım. Askerliğimi tamamlayıp hayatıma dönmek istiyorum. Sözlüm vardı, hapse düştüm diye korktu beni bıraktı" ifadesi de yer aldı.

Saygı Öztürk'ün “Darbeci' 411’lerin hali" başlığıyla yayımlanan (9 Haziran 2017) yazısı şöyle:

Kimisi üç günlük, kimisi terhisine üç gün kalmış. Komutanlarının emri üzerine 15 Temmuz akşamı sokağa çıktılar. 411 er ve erbaş 11 aydır cezaevinde... CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, tutuklu askerlerden birisinin mektubunu okuyunca, dinleyenler ağladı. Gerçekten de durumları ağlanacak kadar acı. Neredeyse darbeyi bu erler yapmış gibi aylardır tutuklular.

Kimisi cezaevinden mektup yazıyor, kimisinin nişanlısı, kimisinin babası, kardeşi “Bu erlerin suçu ne?” diye soruyor. Askerin gönderdiği mektupların üzerine “Er mektubu görülmüştür” damgası vurulurdu. Cezaevinden gelen mektuplarında ise “Mektup Okuma Komisyonu – Görülmüştür” damgası var. Onlardan birkaçını hatırlatalım:

"Sözlüm beni bıraktı"

– “Ben Ankara Mamak'ta askerliğini yaparken ‘darbeci' diye Sincan Cezaevi'nde tutulan Ağrı‐Patnoslu Er Murat Çakan'ım. Hepimiz biliyoruz ki er askeriyede emir kuludur ve komutanların dediğinin haricinde hiçbir şey yapamaz. Ben darbeden ne anlarım? Komutanlarım ne derse onu yaptım. Askerliğimi tamamlayıp hayatıma dönmek istiyorum. Sözlüm vardı, hapse düştüm diye korktu beni bıraktı. İnşaat işçisi babam beni görebilmek için aylardır görüşlere Ağrı'dan gelip gidiyor. Bütün ailem perişan oldu. Ne avukat tutacak ne de bu davayla baş edecek gücüm yok.”

– “Sivil hayatında çiftçilik yapan, zar‐zor geçinen, vatan hizmeti için Mamak'ta askerliğini yapan Er Ahmet Gök'üm. Vatan borcunu ödemek için geldiğim yerde şimdi darbeci diye cezaevindeyim. Cezaevinden çıkıp eksik kalan vatan hizmetimi tamamlayıp aileme, memleketime bir an önce kavuşmak istiyorum.”

"Elimin kınası silinmedi"

– “Ben Kırıkkale'nin Kızıldere Köyü'nden Er İsa Karakaya'yım. Her Türk genci gibi milletimizi, şanlı bayrağımızı korumaya geldim. Annem, beni askere elime kına yakarak gönderdi. Elimdeki kına bile hâlâ silinmedi. Sivil hayatta tamircilik yaparak geçimimi sağlıyordum. Babamı kaybettim, annem şeker hastası. Cezaevinden çıkıp tekrar vatani görevimi yapmak istiyorum. Sesimizi duysunlar, bizleri anlasınlar.”

– “Akhisarlı Er Reşat Ağarca'yım. Eşimi ve 3 yaşındaki evladımı bırakarak vatan hizmeti için geldim. Ne darbesi yapıldığından bile haberim yok. Bize tatbikat yapıldığı söylendi. O gece kimseye bir zararım olmadı, polise teslim oldum. Ailece çok zor durumdayız.”
– “Ben Kayserili Er Mustafa Savkat'ım. ‘Darbe oluyor' deseler, inanın ‘darbenin' ne olduğunu bile bilmiyorum. FETÖ'nün ne olduğunu da cezaevinde öğrendim. Güneydoğu için gönüllü gitmek için başvuran, vatanım için canını vermeye hazır bir Türk genciyim. Beni, kurban kesip vatan hizmetine gönderdiler. Artık dayanamıyorum.”

Ailelerden gelen mektuplar

Cezaevindeki erler gibi, ailelerinden de gelen yürek yakan mektuplar var. Tutuklu Er Ekrem Köse'nin nişanlısı Neslihan Aktaş, “Sizin aracılığınızla onu çok sevdiğimi ve beklediğimi belirtmek istiyorum. Bu size belki çok önemli gelmeyebilir ama onun bunu duymaya ihtiyacı var. Aylardır onu göremiyorum. Bu yazımı kısa da olsa gazetede görmesi onu çok mutlu edecektir.” Ankara‐Mamak 28. Mekanize Piyade Tugayı'nda vatani görevini yaparken tutuklanan Er Mehmet Harun Akan'ın eşi Damla Akan, “Eşim ve arkadaşları 15 Temmuz gecesi, komutanları tarafından ‘Genelkurmay'a saldırı var' diye kışlalarından çıkarıldılar. Olayın farklı şekilde ilerlediğini, darbe olduğunu anlayınca kendi özgür iradesiyle polislere teslim oldular. Suçsuz yere cezaevinde yatıyorlar. Artık maddi ve manevi gücümüz kalmadı. Ben eşimi cezaevine atılsın diye askere yollamadım. Eşim de cezaevinde ‘vatan haini' damgasını yediği için ağlıyor. Onun da psikolojisi bozulmuş durumda. Masumlara af değil adalet istiyoruz. Masum vatan evlatları cezaevinde unutulmasın” diye yazıyor.

Terhisine üç gün vardı

CHP lideri Kılıçdaroğlu, üç günlük askerin mektubunu okumuştu. Askerliğinin bitmesine 3 gün kala “darbeci” diye tutuklanan erin kardeşi Nurten Durdu, “Ailem Van'ın köyünde yaşıyor. Maddi‐ manevi olarak perişan durumda. Terhisine 3‐5 gün kalmış erler, ‘tatbikat var, saldırı var' yalanıyla kandırılarak kışladan çıkarıldı. Ne yazık ki cezaevinde unutuldular” diye durumu özetliyor. Kimisi 3 günlük, kimisi terhisine 3 gün kalmış, kına yakılarak gönderilen 411 er ve erbaşın durumunu bir kez daha hatırlatalım istedim. Artık gerisi yüce yargının...