Gündem

Nihal Bengisu: Darbe tehdidiyle demokrasi imal etmek

'Murat Belge, Kürt meselesi sarpa sarar ve Erdoğan "kafasının dikine" gitmeye devam ederse Türkiye'nin bir "darbe"ye daha maruz kalabileceğini söylüyor'

26 Eylül 2012 20:44

 

Nihal Bengisu Karaca

 
HaberTürk&26 Eylül 2012
 
 
T24'ten Hazal Özvarış'a konuşan Murat Belge, referandum sonrası AK Parti üzerine birçok önemli saptamada bulunmuş, ancak gayet sakınmasız ve iddialı öngörülerde de bulunuyor.
 
Murat Belge, Kürt meselesi sarpa sarar ve Erdoğan "kafasının dikine" gitmeye devam ederse Türkiye'nin bir "darbe"ye daha maruz kalabileceğini söylüyor. Belge'ye göre, böyle bir darbenin sebebi hükümetin statükoyu sona erdirmesi, askeri vesayetin geriletilmesi yolundaki adımları, Ergenekon ve Balyoz davaları gibi nedenler olmayacak. Bilakis, Belge'ye göre muhtemel darbenin nedeni, AK Parti'nin "Bu artık bizim ordumuz", "Bu devlet artık bizim devletimiz" demeye başlaması olacak.
Hükümet vesayet sorununu çözme noktasında, Ergenekon'la mücadele konusunda doğru bir yerde durmuş ama sürecin bir safhasında "Bu kadar yeter, biz bu adamlarla barışıp beraber hüküm sürelim" derse, kendine kötülük etmiş olacak. Murat Belge, AK Parti'nin "diktatörleşmesinden" faydalanmak isteyenlerin Kürt meselesini de kullanarak çok kanlı bir darbeye imza atabileceklerini düşünüyor.
 
Sözlerinin kulaklarımıza bile inanamayacağımız kısmı ise röportörün sorusunun "Bu darbe sonrasında demokrasiye geçişin daha hızlı ve mümkün olabileceğini mi söylüyorsunuz?" kısmını "Evet" diye yanıtlaması. Aynen aşağıdaki gibi:
 
Hazal Özvarışlı'nın sorusu: Darbe olursa, demokrasiye geçişin daha hızlı olacağını mı söylüyorsunuz?
 
Murat Belge'nin cevabı: Evet, dış ve iç konjonktür düşünüldüğünde, içeride çok daha fazla direniş olur. Onun için de "Çıkalım, Ankara televizyonundan 'Biz yaptık' diye ilan edelim, ondan sonra bize muhalefet olursa onları da yakalarız" demezler. "Muhalefet olacakları önceden temizleyelim" derler. Bu sefer askerin gelişi Evren'inki gibi olmaz; kan revan içinde gelirler.
 
Murat Belge, geçmişte bu ülkedeki avantajsız kesimlerin, demokratik sistemin tanıdığı haklardan yararlanamayan grup ve kimliklerin yanında durmuş, insan hakları ihlallerine karşı pozisyon almış bir isim. Ve şimdi, 12 Eylül'den beter bir darbenin yaşanabileceğini ve bu darbeden sonra demokrasiye geçişin daha hızlı olacağını mı söylüyor?
 
Umarım bu bir "dil sürçmesi"dir. Bir tashih söz konusudur.
 
Röportajın tamamına yayılmış olan "iyi niyetle yapılmış uyarı/dost acı söyler" payını da tanıyor alıp başımın üzerine koyuyorum. Ama bu durum "AK Parti'nin diktatörleştiği" şeklindeki bir ithamı "veri" olarak alıp onu "Kürt meselesinin de sarpa sarması yüzünden yaşanacak darbe"ye bağlamanın yol açtığı insaf sorununu görmeme engel olmuyor. PKK'nın bırakmadığı silahlar yüzünden, bıkmadığı cinayetler üzerinden hükümetin bir darbe daha yiyeceğini öngörürken, "Eh, AKP de zaten diktatör" önkabulüne yaslanmak pek de "iyicil" bir tutum değil doğrusu.
 
Diktatörleşme eğilimini, "Erdoğan'ın içine doğduğu şartlara" bağlamak ve şartlar olgunlaştığında herkesin çıktığı kabuğun altına geri döndüğünü ima etmek de pek "sağcı" bir görüş. Bunu kabul edecek isek, Belge'nin sözlerine de "içine doğduğu şartlar" üzerinden bakmamız gerekir. Ama o zaman gayet yanlış sonuçlara varırız. "İçine doğdukları şartlar itibarıyla seçkin entelektüeller için, halk sadece 'kol kanat gerilir iken', 'mazlum iken' güzeldir. O yüzden ne yapıp ederler, aydın vesayetini kabul etmeyen halk hareketinin burnundan getirirler aşağı çekmenin yolunu ararlar" gibi sonuçlar...
Başbakan Erdoğan'ın konuşma ve yönetmede keskin ve sert bir üslup kullandığını ben de biliyor, zaman zaman eleştiriyorum. Ama "otoriterlik" ve "otoriterleşme eğilimi" ile "diktatörlük" arasındaki mesafeyi böylesine hızlı ve keskin bir el hareketiyle kapatıveren entelektüellerimizi görünce, hangisi daha kötü, ayırt etmekte zorlanıyorum.
 
Her şey bir yana, bu ülke darbe ile tehdit edilmekten kurtulamayacak mı?
 
Sürekli darbe tehdidi altında bulunduğumuz hatırlatması, ulusalcıların "Serbest piyasa diyerek vatanı satıyorlar, demokrasi diyerek ülkemizi boyunduruk altına aldılar farkında değilsiniz!" saptamalarındaki sapmayı andırır hale gelmedi mi?