TBMM 15 Temmuz Darbe Girişimini Araştırma Komisyonu’nun ön taslak raporunda, 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve Recep Tayyip Erdoğan’ın ilk kabinelerinde bakanlık görevleri yapan, aralarında TBMM eski Başkanı Cemil Çiçek’in de bulunduğu Abdülkadir Aksu ve Ali Coşkun ile bir dönem ismi AKP’den belediye başkan adaylığı için geçen Ali Talip Özdemir’in siyasi parti tercihlerinde Fethullah Gülen’in talimatlarını dikkate aldıkları iddiaları da yer aldı.
Birgün'den Nurcan Gökdemir'in haberine göre, raporun, cemaatin etkili olduğu yapılara ilişkin bilgi verilen bölümünde, ‘Siyasi partiler’ başlığı altında, “FETÖ terör örgütü’ bir ‘cemaat’ veya ‘hizmet’ hareketi olarak görüldüğü 1960’lı yıllardan, ‘terör örgütüne dönüştüğü’ 2013 yılına kadar bütün siyasi partiler kendisi ile iyi ilişkiler içinde olmaya gayret göstermişlerdir” denildi.
"Yolu Amerika’ya düşenler…"
Raporda, ‘Yolu Amerika’ya düşen’ bazı siyasilerin Gülen’i ikametgâhında ziyaret etmeye gayret ettikleri, hatta seçimlerde adı bu hareketle özdeşleşen kişilerden ‘birkaç’ aday gösterdikleri bildirildi.
Siyasi faaliyetleri anlatılırken hareketin çekirdek kadrosunda yer alan Nurettin Veren’in, FETÖ isimli kitabında Gülen’in "siyasi manevralarda bulunduğuna" ilişkin anlattığı şu anıya yer verildi:
“Bir defasında Özer Çiller bana şunu sordu: Sizin dostluğunuz böyle midir? Biz size siyasi bir teklifte bulunmadık. Çünkü siz din adamısınız. Dini eğitim veriyorsunuz, dini bir kimliğiniz var. Sizden böylesi bir beklentiye de girmemiştik ama bu nasıl manevradır ki, bizimle bu derece yakın olurken Gülen’in talimatıyla bazı şahıslar ANAP’a gönderiliyor?
Ben de biliyordum ki, birkaç gün önce Cemil Çiçek, Abdülkadir Aksu, Ali Coşkun, Ali Talip Özdemir Fethullah Gülen’e gelmişler ve ‘Hocam, siz DYP’ye yakınsınız… DYP’ye mi girelim, yoksa ANAP’a mı’ diye sormuşlardı. Gülen de onlara ‘ANAP’a gidin’ demişti. Bu insanlar, Gülen’in talimatıyla Tansu Çiller’e rağmen ANAP’a geçtiler. Özer Uçuran Çiller de şaşkınlığını ve kızgınlığını gizlemeden konuştu benimle. Gülen’in bu siyasi manevraları gözünden kaçmadı…”
"Menderes’le parti kurmak istedi"
Prof. Dr. Ahmet Keleş’in 'FETÖ’nün Günah Piramidi' isimli kitabında doğrudan siyasi partilere el atması ile ilgili şu bölüm aktarıldı:
“Örgüt, rahmetli Özal’la tam uyumlu çalışamadığını düşündüğü 1992-1993 yıllarında yine rahmetli Aydın Menderes’le bir parti kurmayı denedi. Benim Kayseri’de olduğum yıllarda Menderes geldi ve İç Anadolu’daki örgütün kurumlarını gezdi. Ancak rahmetli cemaatle çıkacağı politik yolculukta siyasi bir risk gördü ve bunun için Gülen’den yüzde yirmi oy garantisi istedi. Tabi Gülen bunun imkânsız olduğunu çok iyi bildiği için anlaşamadılar. Parti kurmaktan vazgeçildi. Böylece Gülen, bir parti kurmaktansa her partinin içinde yapılanmayı kendi tarzına ve örgütün yöntemine daha uygun buldu ve her partiyi içeriden kontrol etmek üzere harekete geçti. Yukarıda da söylediğim gibi partilerin içine yerleştirilen özel eğitilmiş örgüt mensuplarını sadece Gülen’in kendisi ve altıncı kat kurmayları bilir. Önemsiz mevkilerde görev yapanların sayısı ise belli değildir….”
Baykal ve MHP’deki istifalar
Cemaatin siyasi alanda adını en etkili olarak duyurduğu olayın 2010 yılındaki CHP Genel Başkanı Deniz Baykal’a yönelik kaset operasyonu olduğu bildirilen raporda, “O günlerde Türkiye kamuoyunu meşgul etmiş bu olay nihayet Baykal’ın CHP Genel Başkanlığından istifası ile sonuçlanmıştır” denildi. Kamuoyunda ‘’FETÖ’nün siyasete müdahalesi’’ olarak görülen bir başka olayın da 21 Mayıs 2011’de MHP’nin 10 üst düzey yöneticisi hakkında medyaya yansıtılan özel hayat görüntüleri olduğu bildirildi.
15 Temmuz sonrası
15 Temmuz sonrası siyasilere yönelik operasyonların bilançosuna da yer verilen taslak raporda, şu ifadeler yer aldı:
“FETÖ ile bağlantısı nedeniyle İçişleri Bakanlığınca şu ana kadar (5) belediye başkanı ile birçok belediye meclisi üyesinin görevden uzaklaştırılmış olması, bazı belediye başkanları ile bazı eski milletvekilleri hakkında davalar açılmış olması ve hatta bunlardan bazılarının da tutuklanmış olması terör örgütünün siyasi partilere ve siyasete de el attığını göstermektedir. Ancak konu hakkındaki idari ve adli soruşturma ve kovuşturmalar halen devam ettiğinden bunun ne seviyede olduğunu söylemek de bu aşamada mümkün gözükmemektedir.”