Türkiye siyasal ve toplumsal tarihinde derin izler bırakan 15 Temmuz darbe girişiminin üzerinden bir yıl geçti. Darbe girişiminden ağır şekilde etkilenen Türkiye ekonomisi ise son bir yılda yaşanan kayıpları telafi etmeye başladı.
Geçen bir yılın ardından Türkiye ekonomisini DW Türkçe’ye değerlendiren uzmanlara göre, darbe girişiminin ekonomide yarattığı felç hali yavaş yavaş dağılıyor. Ekonomideki yapısal sorunlar devam etse de Türkiye’nin finansal verileri yatırımcıların Türkiye’deki fırsatlara yeniden dümen kırdığını gösteriyor. Ancak uzun vadede belirleyici olan Türkiye'nin yurt dışındaki imajı olacak.
Darbe girişiminin birinci yıldönümünde hükümet darbenin yarattığı toplam zararı 50 milyar TL olarak hesapladı. Gümrük ve Ticaret Bakanı Bülent Tüfenkci’nin açıkladığı verilere göre, son bir yılda yatırımların durmasıyla işsiz sayısı 1 milyon kişi arttı, turist sayısı 5 milyon düşerken, turizm gelirleri de 3 milyar dolar azaldı.
15 Temmuz'un Türkiye'nin 27 çeyrek süren ortalama yüzde 7 büyüme performansını sekteye uğrattığını dile getiren Bakan Tüfenkci’nin verdiği bilgilere göre, 2015 yılında sınırlardan giriş-çıkış yapan toplam yolcu sayısı 113.5 milyon iken, 2016 sonunda 79.6 milyona kadar geriledi. Hükümete yakınlığı ile bilinen Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD) verilerine göre ise darbe girişimi öncesi 2,90'larda seyreden dolar, ilk gün 3,04 lira seviyesine yükseldi. Borsa’da haftalık kayıp yüzde 13,4 oldu. Bu süreçte borsada işlem gören şirketlerin toplam piyasa değeri 78 milyar TL eridi.
"Yatırım kararları donduruldu"
15 Temmuz’un ekonomik bilançosunu DW Türkçe’ye değerlendiren Türk Girişim ve İş Dünyası Konfederasyonu (TÜRKONFED) Başkanı Tarkan Kadooğlu, darbe girişiminin işsizlikten büyümeye, yatırım ortamından turizme kadar ekonomik olarak ciddi sıkıntı yarattığını vurguladı. "15 Temmuz’un en önemli etkisinin yurt dışında oluşturulmaya çalışılan Türkiye ve Türk ekonomisi üzerine negatif algı ve imaj kampanyası olduğunu düşünüyorum" diyen Kadooğlu, şunları söylüyor:
"Yurt dışında oluşan bu algı, uluslararası yatırımcıların yatırım kararlarını ertelemelerine ya da dondurmalarına yol açtı. Bütün bu süreçte ekonomi yönetiminin iş dünyası ve sivil toplum örgütleriyle birlikte hareket ederek iyi bir sınav verdiğini düşünüyorum. Uluslararası yatırımcıların ülkemize sıcak para dışında istihdamı ve üretimi artıracak yatırımlar yapmasının yolu, ekonominin can alıcı noktası güven üzerine kuruludur. Bu güvenin de demokrasi, hukukun üstünlüğü, yatırım ortamının iyileştirilmesi ile mümkün olduğu bir gerçek."
Erdoğan’dan yatırımcıya "OHAL" mesajı
Türkiye ekonomisinin yeniden uluslararası yatırımcılar açısından cazip hale getirilmesi için en önemli beklenti OHAL’in kısa süre içerisinde kaldırılması olarak görülüyor. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da bu beklentiden hareketle, geçtiğimiz günlerde 15 Temmuz etkinlikleri kapsamında bir araya geldiği yabancı yatırımcılara “Türkiye’ye güvenin, yatırım yapmaktan vazgeçmeyin” mesajı verdi. Erdoğan, "Her ne kadar çok sınırlı bir alanda uyguluyor olsak da olağanüstü hâlin çok da uzak olmayan bir gelecekte kalkması mümkündür" diye konuştu.
Bu arada son dönemde Türkiye ekonomisinin yapısal sorunları nedeniyle kronik bir hâl alan cari açık, enflasyon ve işsizlik gibi makro ekonomik parametrelerdeki bozulmalar devam etse de, Türkiye dış ticaret ve yatırım ortamının yeniden canlanması açısından 15 Temmuz’un kötü izlerini üzerinden atmaya başladı.
Türkiye ekonomisine ilişkin kaygı verici beklentiler, özellikle 16 Nisan referandumu sonrasında yerini daha soğukkanlı değerlendirmelere bıraktı. Yatırımcılar iç piyasada üretim ve ihracata hız verirken, piyasalarda ise Türk finansal varlıklarına olan güven güçlenmeye başladı.
Bu olumlu tabloda küresel piyasalardaki pozitif hava da etkili oldu. İlk çeyrekte yakalanan yüzde 5’lik büyüme de Türkiye’yi 2017’nin ilk çeyreğinde G-20’nin en hızlı büyüyen üç ülkesinden biri yaptı. Öte yandan hükümet kaynakları Erdoğan’ın başlattığı istihdam seferberliği ile bugüne kadar 1.1 milyonluk istihdam artışı yaratıldığını belirtiyor. Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Cemil Ertem’e göre, ekonomideki olumlu tablo devam edecek ve büyüme ikinci yarıda daha da güçlenecek; Türkiye, 2018'de yüzde 6-7 seviyelerinde büyüyecek.
"Borsa, son bir yılda yüzde 30’a yakın kazandırdı"
Son dönemde İstanbul borsasındaki tarihi rekorlar dikkat çekiyor. Neredeyse her gün yeni bir zirve noktasına ulaşan Borsa İstanbul endeksi (BİST-100) önceki gün 104 bin seviyesini aştı ve yeni bir rekora imza attı.
Türk finansal varlıklarına artan yabancı ilgisini DW Türkçe’ye değerlendiren Global Menkul Değerler Strateji Müdürü Gökhan Uskuay’a göre, yatırımcılar açısından Türkiye “cazip” ülke olmaya devam ediyor. Bu durumun doğrudan yatırımlardan ziyade Türk finansal araçlarında kendini gösterdiğine işaret eden Uskuay, "15 Temmuz gibi ağır bir olaya rağmen, yabancı yatırımcının asıl baktığı uzun vadeli çıkarlarının tehlikede olup olmadığıdır" diyor. Son bir yılda Türkiye’ye sıcak para getiren yatırımcıların önemli kârlar elde ettiğine dikkat çeken Uskuay, şöyle konuşuyor:
"Bakıyoruz, 15 Temmuz haftasında Borsa İstanbul’dan (BIST) hisse almış bir yatırımcı, son bir yılda dolar bazında parasını yüzde 30’a yakın artırmış oldu. Üstelik dolar kurunun yükselmesine rağmen bu kazanç oluştu. 15 Temmuz’da 2,88 TL olan dolar kuru ise bugün itibarıyla 3,56 seviyelerinde. Yani Türkiye’de dolar yatırımı yapan da yüzde 24 kazandı."
Uskuay, tüm dünyadaki borsaların pozitif bir görünümde olmasının Türkiye’yi de olumlu etkilediğini belirtti. BIST 100'ün, yıl başından bu yana yüzde 33 artarak halen global piyasalarda en fazla getiri sağlayan borsa durumunda olduğunu söyleyen Uskuay, "Eğer Türk Lirası’ndaki değer kaybını saymazsak, 15 Temmuz’un piyasalar üzerinde olumsuz bir izi kalmadığını söyleyebiliriz" dedi.
© Deutsche Welle Türkçe
Aram Ekin Duran