Gündem

Darbe dönemi artık bitmiştir, iktidarlar seçimle değişir

Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ, darbe planı iddialarıyla ilgili olarak, "Yanlış bilgi felakettir, önce her işin hakikati aranmalı" dedi.

25 Ocak 2010 02:00

T24- Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ, “darbe kelimesini telaffuz etmekten hicap duyduğunu, darbe dönemlerinin geride kaldığını, seçimle gelen iktidarların seçimle el değiştirmesi gerektiğini” söyledi. “Türkiye'de geçmişten herkesin kendisine düşün dersi çıkardığını düşündüklerini” vurgulayan Başbuğ, Balyoz planı çerçevesinde gündeme gelen “cami bombalamaları” yayını için ağır ifadeler kullandı. “Askerine 'Allah Allah' diye taarruz eğitimi veren bir ordu nasıl Allah'ın evine bomba attırır? Vicdansızlıktır, lanetliyorum bunları” diyen Başbuğ, TSK'dan bilgi sızdırıldığı gerekçesiyle 61 soruşturma açıldığını, bunlardan 9'unun yargı aşamasında bulunduğunu, sonuçlanan ilk davada 3 yıl cezaya çarptırılan bir subayın ordudan atıldığını, çeşitli rütbelerde 10 kişinin de halen tutuklu olduğunu açıkladı. Sorumlu bir makamda bulunduğu için sadece şikâyet edemeyeceğini, sorunları çözüm yolunda çaba gösterdiğini anlatan Başbuğ, “Balyoz” planıyla ilgili olarak Kara Kuvvetleri komutanlığı incelemesinin sürdüğünü, sonuçları en kısa sürede kamuoyuyla paylaşacaklarını açıkladı. Başbuğ, TSK'nın yanı sıra devletin de alması gereken önlemler olduğunu belirterek “Cumhurbaşkanı ve Başbakan'a ilettiği görüş, değerlendirme ve tekliflerin akıbetini takip ettiklerini” belirtti.



VİDEO İÇİN TIKLAYINIZ


 


Orgeneral Başbuğ, Genelkurmay Başkanlığı'nda Kazım Karabekir'i anmak için düzenlenen törene katılan gazetecilere açıklama yaptı, ancak soruları yanıtlamadı.


Adını anmadığı Taraf gazetesinin 20 Ocak Çarşamba günü başlayan “Balyoz darbe planı” dosyasına işaret eden Başbuğ, ilk yayından 24 saat sonra açıklama yaptıklarını anımsattı. Genelkurmay'dan ayrıntılı açıklama beklendiğini, ancak kendilerinin “bir öyle, bir gün böyle deme” gibi bir lüksleri bulunmadığını anlatan Başbuğ, "Yanlış bilgi felakettir. Önce her işin hakikati hakikati aranmalı. Bugün gerçeğe çok ihtiyacımız var” dedi.


Darbe hazırlıklarının zemini olarak geçen 1. Ordu'nun 5-7 Mart 2003'te düzenlediği seminerin üzerinden 7 yıl geçtiğini belirten Başbuğ, “Bunlar 7 yıl önceki tatbikat planları. 5 yılda bir bu tip planlar imha edilir" diyerek, yayınlara konu olan plan semineri dokümanlarının Genelkurmay'ın elinde olmadığını resmen açıklamış oldu.


“Biraz insaflı, sabırlı olmak lazım. Belgeleri inceliyoruz. Ancak incelenmesi kabulü anlamına gelmez” diyen Başbuğ, şu görüşleri dile getirdi:


'Allah Allah diye taarruz eden ordu Allah'ın evini bombalar mı, lanetliyorum'


“Bu planla ilgili vahim iddialar var, vahim. Talimnamelerimizden taarruzla ilgili bölüme baktığımız zaman, ki tahmin ediyorum çoğunuz askerlik yaparken görmüşsünüzdür, taarruz bölümü, özellikle hücum bölümü, biz askere ne diyoruz biliyor musunuz, 'Allah Allah...' 'Allah Allah' diye askerine taarruz ettiren bir ordu nasıl Allah'ın evine bomba attırır? Vicdansızlıktır, lanetliyorum bunları. Kurtuluş Savaşı'nda da böyleydi, Çanakkale'de de böyleydi. Talimnamemizde var, bugün de Mehmetçik Allah Allah diye eğitim yapıyor. Böyle bir ordunun semineri, çıkacak Allah'ın evi camilere bomba atacak, orada ibadetini yapan kişilere bomba atacak. Lanetliyorum. “Yine bu ordunun kişileri çıkacak kendi uçağını vs. bir şey yapacak, lanetliyorum.”


'Ordunun da bir sabrı var, ordunun tümünü nasıl böyle suçlarsınız'


“Türk ordusunun da bir sabrı var. Bu asker şimdi bölgede elinde silah yine bekliyor bu ülkeyi, bu milleti. Siz bu orduyu, tümünü, nasıl böyle itham edersiniz? Hiç mi vicdanınız yok, yapanlara söylüyorum elbette.

Değerli arkadaşlarım bu konuyla ilgili olarak Kara Kuvvetleri Komutanlığımız detaylı incelemeleri sürdürüyor.

İnceleme sonuçlarını ümit ediyorum ki çok kısa bir süre sonunda daha açık, net olarak sizinle paylaşacağız.”


'Bu makamda sadece şikâyet olmaz, sorumluluğumuz da var'


Bu sırada bir gazetecinin “Soru sorabilir miyiz” diye araya girmesi üzerine “Hayır” karşılığını veren Başbuğ, şöyle devam etti:


“Genelkurmay Başkanı olarak TSK'nın komutanıyım, bu bana elbette sorumluluk da veriyor. Elbette TSK'nın bütün personelini düşünmek zorundayım. Ancak şunu burada açıkça ifade edeyim, bu yetkili makamlarda olmak, görev ve sorumluluklara sahip olmak, sadece size şikâyet etme durumunu yaratmaz. Yani sadece şikâyet edeceğiz, yok öyle bir şey. Aynı zamanda görev ve sorumlulukları olanlar sorunları çözmek, çözme yönünde gayret sarf etmelidir. Elbette TSK'yı ilgilendiren konularda görev ve sorumululaklar var üzerimize düşen. Elbette bunları çözmek, bu da bizim görevimiz. Elbette TSK'ya karşı yürütülen karşı faaliyetler var, söyledim. Ama tabii ki söylemekle, şikâyet etmekle konu bitmez, elbette bir sorun varsa, bu sorunun nedenlerine, kökenlerine inip bunları halletmek de bizim görevimiz.”


'Güney Amerika'nın bilmem ne ülkesi ordusu değiliz'


“Bakın kimse TSK'yı dünyanın başka ordularıyla mukayese etmek gibi bir hataya düşmesin. Biz ne Güney Amerika'nın bilmem ne ülkesindeki bir orduyuz, ne de Kafkaslar'daki bilmem ne ülkesinin ordusuyuz.


Silahlı Kuvvetler'e karşı faaliyetler var. İlk önce benim burada kendimin soracağı sual; sorun ne, ben ne yapmam lazım? Sorunların oluşundaki temel noktadan bir tanesi maalesef bilgi çağındayız, bilgi teknolojileri var, bilgilerin sızdırılması gerçekten bir sorundur. TSK için de bir sorundur. Bu bütün dünya orduları için de, diğer kurumlar için de geçerlidir. Şimdi biz biraz hedefte olduğumuz için bizim sorunumuz çok gibi.”


'Bilgi sızdıran 1 subay atıldı, 10 kişi tutuklu'


“Bilgi sızdırmaları konusunda ne yapmamız lazım, ne yapıyoruz? Konunun temel noktalarından biri budur. Elbette bazı yapısal eksiklerimiz var, eksiklerimizi tamamlamamız lazım. Bilgi sızdıranlarla mücadele içinde olmamız lazım. İlk defa burada açıklıyorum. Bugüne kadar TSK içinde çeşitli şekillerde bilgi sızdırmasıyla ilgili, sağa sola, medyaya, kişilere ne derseniz deyin, açılan soruşturma adedi 61. Bilgi sızdırma için şu anda açılan 61 soruşturmamız var. Bunlardan 9 tanesi koğuşturma, yani yargı safhasına dönmüştür. Mahkeme safhasında devam ediyor. Bir tanesi sonuçlandı. Karara göre bir subay 3 yıl hapis aldı ve Silahlı Kuvvetler'den tard edildi. Şu anda 10 kişi de çeşitli rütbelerde tutukludur. Bilgi sızdırmak konusunda, çeşitli şekillerde hata yapan olabilir, bunları bulup yargıya götürüp sonuçlandırmamız lazım. Bu bilgileri ilk defa sizlerle paylaşıyorum.”



'Eski sızdırmalar da var, zamanı geldiğinde kullanılıyor'



“Silahlı Kuvvetler'de hata yapanlar olabilir, hata yapanlar olursa biz Silahlı Kuvvetler'de barındırmayız. Bu yapılanmalarla ilgili bazı sorunlarımız var, şu anda detayına girmek istemiyorum.


Bu bilgi sızdırmalarının son zamanlarda olanları da var, büyük bir kısmı da eski. Bunun da gözden kaçırılmaması gerekiyor. Zamanı gelince kullanılıyor. Maalesef bu sızan bilgiler de değiştirilerek, eklemeler, işlemeler yapılarak işte zamanı geldiği zaman kullanılıyor.”


'Cumhurbaşkanı ve Başbakan'a ilettim, takip edeceğiz'

“Bu kapsamda paylaşacağım ikinci husus da şudur; elbette TSK'ya karşı faaliyetlerle ilgili olarak bize düşen görevler olduğu gibi elbette devletimize düşen görevler de var. Biz tek başımıza mücadeleyi götüremeyiz. Bu konulara ilişkin görüş, düşünce ve teklifleri uygun zaman ve platformlarda Sayın Cumhurbaşkanımıza da arz ediyorum, Sayın Başbakanımıza da arz ettim. Elbette bu görüş düşünce tekliflerimizi de takip edeceğim. Bu konularda da gerekli tedbirlerin alınması zorunluluğu var.”


'Darbe kelimesinden hicap duyuyorum, artık geride kaldı'


“Son olarak değineceğim konu şudur; bu kelimeyi burada söylemeykten hicap duyuyorum, ama mecburen söylüyorum. Türkiye'de son dönemde darbe, darbe iddiaları ana gündem maddesini teşkil etmektedir. Darbe, darbe iddiaları... Hicap duyuyorum. Ve bu kapsamdaki iddialardan TSK olarak fevkalade rahatsızız. Bu konulara ilişkin TSK'nın durumu, pozisyonu nettir, söyledim, bir kere daha tekrar etme ihtayacı duyuyorum. Ben 1960'ta askeri lise öğrencisiydim. Ve 1960 yılında Kara Harp Okulu'na geldim öğrenci olarak. Ve 1962 yılında da genç bir teğmen olarak TSK'ya katıldım. Buradan şunu ifade etmek istiyorum. 1960-2010, 50 yıl, Türkiye'nin yaşadığı olayları, tabii görevimiz kapsamında yaşayan birisiyim. Bu kapsamda diyorum ki, Türkiye elbette 1960'lardan beri benim jenerasyonum en azından, geçmiş dönemlerle ilgili elbette Türkiye'de bazı olaylar yaşandı. Ama biz diyoruz ki, TSK olarak bugün artık bu olayların geride kaldığını biz değerlendiriyoruz.”


'Bu süreçte herkesin kendine düşen dersleri çıkardığını düşünüyoruz'


“Ayrıca bu süreçte yaşanan olaylardan, bakın, herkesin kendi payına düşen bölümlerinden gerekli dersleri de çıkardığını düşünüyoruz. Bugün 2010 yılındayız, 2000'li yıllardayız.”


'İktidar seçimle el değiştirir'


“Bugün TSK olarak biz ülkemizin ve toplumumuzun huzura barışa ihtiyacı olduğunu düşünüyoruz. Bugün herkesin, 72 milyonun bizce yürekten inanması gereken husus şu olmalı, biz bu düşüncedeyiz, biz diyoruz ki, demokraside, demokratik yönetimlerde en önemli olan husus iktidarların seçimlerle, demokratik yöntemlerle el değiştirmesi. Ve bu düşünceye herkesin de yürekten inanması gerektiğini değerlendiriyoruz.”


'Darbe iddialarının sürekli gündemde kalması kimin menfaatine'


“Şimdi bu kadar açık olarak bu konuya ilişkin düşüncelerimi ifade ettikten sonra ben de haklı olarak şunu soruyorum; peki bu darbeyle ilgili iddiaların devamlı güdemde kalmasından kimin menfaati var? Ben rahatsızlık duyuyorum ve bu yararlı bir şey değil. Ama bu soruyu da herhalde sormakta haklı olduğumu da değerlendiriyorum.”


'Bir şey söylemesem yanlış yorumlanacaktı'


“Bugün hiçbir şey söylemesek o da yanlış yorumlanabilecek. İşte böyle bir noktadayız. Dolayısıyla bu konulara ilişkin düşüncelerimi sizlerle paylaşmanın yararlı olabileceğini düşünüyorum. Bugün itibarıyla, şu an itibarıyla sizlere söyleyeceğim bunlardır. Soru almayacağım. Hepinize teşekkür ediyorum.”