Danıştay saldırısını azmetirdiği iddia edilen gizemli şeyh Salih Kurter İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesinde talimatla ifade verdi. İddianamenin bir numaralı sanığı Kurter yine beratini istediği öğrenildi.
Davaya bakan Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesinin ''talimatla ifadesinin alınması'' yönündeki yazısı üzerine Beşiktaş'taki İstanbul Adliyesine gelen Salih Kurter, Nöbetçi 12. Ağır Ceza Mahkemesinde hakim karşısına çıktı.
Burada Yargıtay 9. Ceza Dairesinin davaya ilişkin ''bozma kararı''na karşı diyecekleri sorulan Kurter'in, hakkında yeniden beraat verilmesini istediği öğrenildi.
Avukat olan Alparslan Arslan'ın 17 Mayıs 2006'da Danıştay 2. Dairesi'ne düzenlediği silahlı saldırıda üye Mustafa Yücel Özbilgin ölmüş, Daire Başkanı Mustafa Birden'in de aralarında olduğu dört üye yaralanmıştı.
Adı, Arslan'ın verdiği ek ifadede ortaya çıkmıştı
İlk ifadesinde Salih Kurter'den bahsetmeyen Alparslan Arslan, savcıya verdiği ek ifadesinde tarikat bağlantısı bulunduğunu ve Kurter'in vaazlarından etkilendiğini söylemişti. Arslan'ın ifadesi üzerine Salih Kurter gözaltına alınmış ve kısa bir süre cezaevinde kalmıştı. Örgütün lideri olarak gösterilen Salih Kurter, tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılmıştı. Soruşturma savcısı Şemsettin Özcan tarafından üçer defa ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılması istenen Salih Kurter, Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki yargılama sonunda beraat etmişti.
Hocaya gönderdiği mektupta ruh halini anlattı
Alparslan Arslan, olaydan yaklaşık 4 ay sonra Kurter'e yazdığı iddia edilen mektupta ise, "Hakkını helal et hocam. Hiçbir zaman ödemeyeceğim hakkını ne olur helal et hocam. Cehalet kuyusunun dibindeymişim meğerse. Pislik çok hocam. Kendimi bazen bırakıyorum hocam. Bazen sinir krizlerine giriyorum. Riya dersen hâlâ var. Bütün pislikler mevcut gibi. Ama Rabbim inşallah arınmayı nasip eder. Şok hâlâ sürüyor. Normalleşemedim" dediği öne sürüldü.
İddianamedeki 1 numaralı sanık
Soruşturma Savcısı Şemsettin Özcan tarafından Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi'ne açılan davanın iddianamesinde örgüt ve terörizm tanımlaması yapılarak, bu konuda Türk Ceza Kanunu'nda yer alan ilgili maddeler ile 3713 sayılı Terörle Mücadele Yasası'nda 1. ve 2. maddesinde tanımlanan terör tanımına atıfta bulunuldu.
İddianamenin 'Örgütsel yapının oluşumu ve amacı' başlıklı bölümünde şüpheliler Alparslan Arslan, Salih Kurter ve Süleyman Esen'in silahlı örgüt kurdukları ve yönettikleri, şüpheliler Osman Yıldırım, İsmail Sağır, Tekin Irşi ve Erhan Timuroğlu'nun örgütün üyesi oldukları ve örgüt adına faaliyette bulundukları, diğer şüpheliler Ayhan Parlak ve Aykut Metin Şükre'nin örgüte yardım ettikleri belirtildi. İddianamede, şüpheliler ve olayda öldürülen Danıştay 2. Daire üyesi Mustafa Yücel Özbilgin ve diğer üyeler arasında şahsi hiçbir husumet bulunmadığı, türbanla ilgili Cumhuriyet Gazetesi'nde yayınlanan karikatür ile Danıştay 2. Dairesi'nde verilen türban kararını esas aldıkları ve biraraya gelerek böyle bir oluşum meydana getirdikleri kaydedildi. Terör örgütlerinin kuruluşunda amacın önemli bir unsur olduğunu vurgu yapılan iddianamede, olayda türbanı korumaya yönelik örgütlenmiş bir oluşumun açıkça görüldüğü dile getirdi.
Kurter'e para yardımı yapıp TV satın aldı
İddianamenin 'Olayların Oluşumu' başlıklı üçüncü bölümünde ise tetikçi Alparslan Arslan ile Süleyman Esen'in 1994 yılından bu yana arkadaş oldukları ve hukuk fakültesini birlikte okudukları, arkadaşlıklarının fakültedeki öğrencilik yıllarında başladığı, daha sonra da devam ettiği belirtildi. Süleyman Esen'in 2 yıl önce şüpheli Salih Kurter ile tanıştığı, bu tanışmadan sonra Süleyman Esen'in hemen her gün Salih Kurter'in evine gittiği, bu gidişlerde Salih Kurter'in evinde uzun süre kaldığı, Kurter'in de beyanında anlattığı gibi ev işlerini bile yaptığı, hastanede 6 gün yatan Kurter'in yanında refakatçi kaldığı, 4-5 defa hastaneye götürüp tedavi ettirdiği kaydedildi. Tetikçi Alparslan Arslan'ı, Salih Kurter ile Süleyman Esen'in bir yıl önce tanıştırdığı ve Arslan'ın Kurter'in evine haftada 3 kez gitmeye başladığı ve Arslan'ın Kurter'e para yardımında bulunduğu ve televizyon hediye ettiği belirtildi.
Evdeki başörtüsü konuşmalarından etkilendi
Şüpheli Salih Kurter'in evine her kesimden insanların gelip gittiği, bu insanların Salih Kurter ile toplantılar yaptığı belirtilen iddianamede, bu toplantılarda dini sohbet adı altında başörtüsü ve başörtüsüyle ilgili durumların konuşulduğu, bu konumuyla şüpheli Salih Kurter'in evinin örgüt evi görünümü aldığı, evine yoğun şekilde gitmeler yapılan sohbetler sonunda tetikçi Arslan'ın, Salih Kurter'in fikir ve sohbetlerinden çok etkilendiği, kendi içine kapandığı, daha çok dini kitap okumaya ve beş vakit namaz kılmaya başladığı belirtildi.