Gündem

Danışman neden ölsün ki?

Devlet adamının yanında yer alanlar, en kritik anlarda ağızlarını açmıyor, gördükleri yanlışlıklar karşısında seslerini çıkarmıyorlarsa görevlerini iyi yapmıyorlar demektir..

19 Temmuz 2013 13:57

Fehmi Koru, Yiğit Bulut'un Başbakan Tayyip Erdoğan'ın Ekonomi Baş Danışmanı yapılmasıın ardından Erdoğan'ın şahsına söylediği "onun için ölürüm" açıklamalarını değerlendirerek tarihten liderlere eleştirel kalabilmiş danışman örnekleri verdi. Koru yazısında "Devlet adamının yanında yer alanlar, hep onun hoşuna gidecek görüşler açıklıyor, en kritik anlarda ağızlarını açmıyorsa, görevlerini iyi yapmıyorlardır" dedi.

Fehmi Koru'nun Star gazetesinden yayımlanan "Danışman neden ölsün ki" başlıklı yazısının bir kısmı şöyle:

 

Sorun zihnimdeki şu tereddütten kaynaklanıyor: Bir devlet adamına ‘onun için ölecek kadar’ bağlılık duyan biri iyi bir ‘danışman’ olabilir mi?

Devlet adamları kendilerine ölesiye bağlı insanları yanlarında bulundurmak isteyebilirler; sadakat onlar için birincil önemde bir özellik taşıyabilir. Kendini devlet adamının önüne atarak kurşuna hedef hale getirmiş sadık insanlar pek çok ülkede görüldü. Eminim, Başbakanlık korumalarının hepsi, öyle bir durumda, gözü kapalı kendilerini ona siper ederler...

Ancak ‘danışman’ sıfatı taşıyan birinden böyle bir davranış tarzı herhalde beklenmemeli. Ondan beklenen, daha farklı özelliklere sahip olmak, sadakatini başka biçimde göstermektir...

‘Ekonomi başdanışmanı’ kendi alanına giren konularda sağlıklı veriler sunmanın yanında, kendisine danışan devlet adamının doğru kararlar almasını sağlamalı ve başarısına katkıda bulunmalıdır. Onu sevenlerin sayısını artırdığı, içte ve dışta ona yönelik algıyı daha olumlu hale getirdiği ve ‘devlet adamı’ görüntüsünü pekiştirdiği oranda görevini yapmış olur bir ekonomi danışmanı...

Tayyip Erdoğan’ın, kendisi için ölecek değil, gerektiğinde kellesini vermeyi bile göze alıp kendisine doğruları söyleyecek danışmanları yanlarında bulunduran tarihimizin önemli simalarından farklı olacağını hiç sanmıyorum.

Hz. Ömer’in, halife olarak sorumluluklarının altında ezildiğini hatırlattıktan sonra, “Bir de yanlışlık yaptığımda sizler de korkup doğruyu söylemezsiniz diye endişe ederim” demesi üzerine Hz. Huzeyfe’den aldığı cevap bilinir: “Vallahi, hak yoldan saparsan seni kılıçlarımızla düzeltiriz...”

Bu cevap üzerine Hz. Ömer sevinmiş, muhatabına sarılmıştı...

Aynı tedirginliği paylaştığı cemaatten de benzer bir cevap almıştı Hz. Ömer...

Başbakan Erdoğan, eminim, kendisine ‘danışman’ atarken iyi bildiği bu tarihi olayları zihninden geçiriyordur...

Devlet adamının yanında yer alanlar, hep onun hoşuna gidecek görüşler açıklıyor, en kritik anlarda ağızlarını açmıyor, gördükleri yanlışlıklar karşısında seslerini çıkarmıyorlarsa görevlerini iyi yapmıyorlar demektir...

Herhalde yeni danışmanını bu yolda uyarmıştır Tayyip Bey, ama sözün sahibi sütun arkadaşım, ben de görüşümü açıklayayım istedim.