Eski İtalya Başbakanı Massimo D’Alema, Abdullah Öcalan’ın 1998 yılında İtalya’ya getirilmesi hakkında, “Öcalan, Roma’da 66 gün kalmadı. Daha önce terk etti. Yerine villaya dublörünü koyduk. Clinton, ‘Apo’yu Türkiye’ye verin’ dedi. ‘Hayır’ dedim” diye konuştu.
Abdullah Öcalan’ın Türkiye’ye iadesi sürecini anlatan dönemin İtalya Başbakanı D’Alema, Hürriyet gazetesinden Reha Erus’a konuştu.
Öcalan’ın İtalya’ya nasıl getirildiğini, süreci ve yaşananları değerlendiren D’Alema şunları söyledi:
"Uçağı havadaymış. Koalisyon ortaklarından Yeni Komünist Partisi lideri Fausto Bertinotti telefonla aradı 'Bizim Ramon Mantovani, Kürt lideri getiriyor. Etkinliklere katılacakmış' dedi. O dönemde birçok değişik partili Apo’yu İtalya’ya davet etmek ve Kürt sorununa çare aramak için imza topluyordu. Emniyet Müdürünü aradım. Hakkında Almanya’nın Karlsruhe kenti savcılığından cinayetten tutuklama kararı ve iade isteği varmış onu öğrendim. Havalimanı polisini aradım ve gözaltına alınmasını istedim. Alındı da.
Tabii ilk tepki Türkiye’den geldi. Öcalan’ın hemen iadesini istedi. Olağanüstü bir durum değerlendirme zirvesi yaptık. Anayasaya göre idam cezasının hâlâ yürürlükte olduğu bir ülkeye iade edemezdik. Sonra Almanya Başbakanı Gerhard Schröder aradı. İade isteğinden vazgeçtiklerini söyledi. Gerekçe olarak 'Burada çok Kürt ve milliyetçi Türk var. Apo’yu getirtip yargılarsak ülkemizde duruma hakim olamayız. Büyük olaylar yaşanır' dedi. İşte Almanya’nın bizi yarı yolda bırakmasıyla asıl kriz o an patlak verdi. 'Serseri Mayın'ı ne yapacaktık?
Problem büyüktü. Siyasi sığınma hakkı veremezdik. Siyasi sığınma hakkı İtalya’da partiler tarafından değil hakimler kurulunca oy birliği ile verilebilir. Bu karar mekanizması da yıllarca sürebilir. Diğer yandan Türkiye’ye iadesi de söz konusu değildi. Almanya bizi ters yatırmıştı. Böylece Öcalan’ın ‘sanık’ durumu sona eriyordu. Cezaevinden çıkartmak gerekiyordu. Roma ise Öcalan’ın Kürt yandaşları ile dolup taşıyordu. Zor bir durumdu. Komünist Partisi onu Infernetto semtinde bir villaya yerleştirdi. O artık ‘Sakıncalı’ bir konuktu."
Almanya’nın Öcalan’ı istememesinin yanı sıra Türkiye’nin İtalya’ya yaptığı baskıları anlatan D’Alema, ABD Başkanı Bill Clinton’n “Öcalan bir teröristtir. Türkiye’ye iade edin” diye telefon ettiğini söyledi. D’Alema, Türkiye’de idam cezası olduğu için bunu kabul edemeyeceklerini bildirdiğini belirtti.
D’Alema sözlerini şöyle sürdürdü:
“1999’a girmiştik. Öcalan’ı gitmeye razı etmeye çalışıyorduk. Villasının etrafında bizimkiler dahil her ülkeden gizli servisler cirit atıyordu. Kurmayları ve Komünist Partisi ile görüşmeler sürerken devreye Yunanistan Dışişleri Bakanı Pangalos girmiş “Bize gel” demiş. Kimsenin dikkatini çekmeden kendisini Roma’dan uzaklaştıracak uçağa teslim ettik. Birkaç gün daha oyalandıktan sonra gittiğini resmen açıkladık.”
Türkiye’nin AB üyeliğinin önünde Merkel ve Sarkozy engel
D’Alema, Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne üyelik sürecini de değerlendirerek, Türkiye’nin üye olamamasının “Sorumluları Merkel ve Sarkozy’dir. Bu ülkelerin başında bizim gibi solcular olsaydı iş çabuklaşırdı inanın” dedi.