Gündem

D-8'in yıldönümünde bir tek Türkiye vardı

D-8 toplantısında Türkiye dışındaki üye ülkelerin üst düzey temsilcisinin toplantıda bulunmaması dikkat çekti.

16 Haziran 2010 03:00

T24 - 1997 yılında kurulan ve Müslümanların birliğini temsil eden D-8'in İstanbul'daki 13. kuruluş günü yıldönümü nedeniyle gerçekleştirilen toplantıda, üye ülke Türkiye dışında hiçbir üye ülkenin üst düzey temsilcisinin toplantıda bulunmaması dikkat çekti. Toplantıya üye ülke adına katılan Saadet Partisi lideri Numan Kurtulmuş, eski Saat Partisi lideri Recai Kutan ve Milli Görüş lideri Necmettin Erbakan birer konuşma gerçekleştirirken Kutan konuşmasında, Refah-Yol hükümetinin 28 Şubat darbesi ile devrilmesinin en önemli sebeplerinden birisinin D-8'in kuruluşu olduğunu söyledi.   


Milli Gazete'de yer alan "Barışın tesisi için D-8 şart" başlıklı (16 Haziran 2010) haberin tam metni şöyle:



Barışın tesisi için D-8 Şart


Küresel emperyalizme karşı Müslümanların birliğini ifade eden D-8'lerin kuruluş toplantısı Ekonomik ve Sosyal Araştırmalar Merkezi (ESAM) öncülüğünde D-8'lerin kurulduğu yerde, İstanbul Çırağan Sarayı'nda yapıldı. Toplantıya Milli Görüş Lideri Prof. Dr. Necmettin Erbakan, Saadet Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Numan Kurtulmuş, ESAM Genel Başkanı M. Recai Kutan, D-8 Genel Sekreteri Kia Tabatani, üye ülkelerin büyükelçilik temsilcileri ile siyasi parti ile sivil toplum örgütlerinden isimler katıldı.


D-8 toplantısında konuşan Saadet Lideri Kurtulmuş, dünyada yeni dengelerin kurulması için en kuvvetli bölgenin İslam coğrafyası olduğunu söyledi


'Bu tarihi fırsattır'


Değişen dünya konjonktürünün dünyanın en önemli medeniyet havzasında yaşayan İslam ülkelerinin önüne tarihi fırsatlar çıkardığını belirten Saadet Lideri Prof. Dr. Numan Kurtulmuş, dünyanın yeni bir küresel denklemin kurulması aşamasında olduğunu söyledi. Eski siyasetin ve bildik lafların geçerliliğinin kalmadığını belirten Kurtulmuş, "Balkanlardan Kafkaslara, Fas'tan Endonezya'ya kadar büyük bir coğrafyada yeni dengelerin kurulması için, en kuvvetli bölge İslam coğrafyasıdır. Bu tarihi fırsatı iyi değerlendirmeliyiz" dedi.


'İslam ülkeleri iç sorunlarını çözmeli'


İslam ülkelerinin bazı problemlerinin bulunduğunu ve bu problemlerin çözülmesi için çaba sarfedilmesi gerektiğini belirten Kurtulmuş, bunları, "siyasi irade zafiyeti, kendi medeniyet idealinden uzaklaşma hastalığı, emperyalizmin baskısından kurtulamama ve İslam ülkelerinin kendi aralarındaki ilişkilerinde zayıflık ve irtibat eksikliği" şeklinde sıraladı. İslam ülkelerinin uluslararası alanda güçlü birliktelikler oluşturması gerektiğine işaret eden Kurtulmuş, bunun için de ülkelerin öncelikle kendi içlerindeki bazı sorunları çözmeleri gerektiğini dile getirdi.


D-8'lerin 13. kutlama programında konuşan Saadet Partisi Lideri Prof. Dr. Numan Kurtulmuş, Türkiye ve İslam Dünyasının kurulmakta olan küresel denklemler içinde en güçlü aktörlerin içinde yer aldığını belirterek, "Bugün dünyada adalet ve özgürlük ekseninde kurulacak sözün sahibi Müslüman coğrafyasıdır. Türkiye yeni denklemde yer alacak en güçlü aktörlerin başında geliyor" dedi.


Dünyada yeni bir küresel denklemin kurulması aşamasında bulunduğumuzu dile getiren Kurtulmuş, "Artık eski siyasetin bildik laflarının geçerliliği yoktur ve çözüm üretecek yanı kalmamıştır. Balkanlardan Kafkaslara, Fas'tan Endonezya'ya kadar büyük bir coğrafyada yeni dengelerin kurulması için, en kuvvetli bölge İslam coğrafyasıdır" diye konuştu.


D-8 ülkeleri dâhil olmak üzere bütün İslam ülkelerinin sözlerinin uluslar arası alanda etkili olmadığını bu durumun da bu ülkelerin kendi iç bünyesindeki sorunlardan kaynaklandığını söyleyen Kurtulmuş, "Eğer bu olumsuz durumu düzeltmezsek sözümüzün tesiri olmayacaktır. Güçlü bir ekonomik yapıya sahip olamayan bir ülkeyi kimse dikkate almaz. Güçlü ekonomiden milli geliri kastetmiyorum. Eğer böyle olsaydı Brunei Sultanlığı dünyanın en saygın ülkesi olurdu. Kendi içinde işsizliği, yoksulluğu önlemiş,  adaletli ve güçlü bir ekonomi sistemi kurmaktan söz ediyoruz. Yine İslam ülkelerinin bir başka sorunu özgürlüklerin daraltılması ve demokrasi eksikliği sorunudur. İslam dünyasının birçok ülkesinde halkın iradesinin yönetime yansıtıldığı bir demokrasi yoktur. Demokrasi İslam ülkelerinde bir lüks olarak algılanıyor. Bu nedenle de millet karar, yönetim ve denetim mekanizmalarında etkin bir rol alamıyor. Eğer, özgür ve eşit, milletin demokrasinin imkânlarından yararlandığı bir ülke oluşturamazsanız size dışarıda kimse itibar etmez." Diye konuştu.


'Teknoloji ve savunma alanında güçlü olmalıyız'


"İslam ülkeleri olarak önemli bir diğer eksiklik ise teknoloji ve savunma sanayi alanında geri kalmamızdır" diyen Kurtulmuş, "Eğer siz uçaklarınızı ve tanklarınızı kendiniz üretmiyorsanız, Mavi Marmara'da yaşanan katliamdan sonra istediğiniz kadar 'İsrail özür dilesin' deyin, bu söz kuru sıkı bir palavradan öte bir anlam taşımaz" dedi.


Diğer bir eksikliğin dış politika kurgusundaki zaafiyet olduğunu belirten Kurtulmuş, "Soğuk savaş döneminde İslam ülkelerinin bir kısmı Rusya'nın bir kısmı da ABD'nin çevre ülkesi olarak belli merkezlere bağlı ülkeler olarak hareket etmiştir. Maalesef İslam dünyası olarak güçlü bir uluslar arası ilişkiler kurgusuna sahip olamadılar. Bugün özellikle değişen dünya konjonktüründe Türkiye, Pakistan, Endonezya, Malezya ve Afrika'daki İslam ülkeleri için önemli fırsatlar ortaya çıkmıştır. Bu nedenle de ortak bir dış ilişkiler ağı kurgusu oluşturulmalıdır. İslam ülkeleri olarak yönümüzü, kuzeye, doğuya ve Batı'ya değil, kendimize, kendi dünyamıza ve kendi medeniyet havzamıza döndürmeliyiz. Şahsiyetli, çok taraflı, kararlı bir dış politika kurmalıyız. Eğer bunu yapamazsak kimse bizim sorunlarımızı çözmeyecektir. Bugün biz, doğal kaynaklar, kültürel zenginlik bakımından, insan gücü potansiyelimiz bakımından çok büyük avantajlara sahibiz. Bu imkanlarımızı değerlendirmek durumundayız" diye konuştu.


'Büyük adımlar büyük ütopyalarla gelir'


Büyük adımların büyük ütopyalarla gerçekleşeceğini vizyonu ve ütopyası olmayan hiçbir siyasi hareketin geleceğinin olmayacağını söyleyen Kurtulmuş, "Bizim ütopyamız vardır ve bu, mazlum milletlerin bir araya gelerek hak, hukuk, barış ve esenlik yurdu haline geldiği bir dünyayı kurma ütopyasıdır. Yeryüzü zenginliklerinin adil dağıtıldığı küresel erdem çerçevesinde hakkaniyet içinde dağıtıldığı, ırk, din, mezhep ve siyasi tercihlerinden dolayı haksızlık yapılmadığı adil bir dünyanın kurulması bizim ütopyamızdır. Biz bu ütopyamızı gerçekleştirmek için çalışacağız. Biz bildiklerimizle amel edeceğiz Allah bize bilmediklerimizi öğretecek. İnşallah bir gün bu ütopya gerçek olacak" dedi.


'İslam dünyasının 4 büyük problemi'


İslam dünyasının içinde bulunduğu problemler olduğunu belirten Kurtulmuş, birincisi ve en önemlisi siyasi irade zaaflığıdır. İslam dünyasının halkları ile yöneticileri arasında büyük farklar vardır. Halklar fersah fersah öndedir. Bugün Kırgızistan'da ve Yemen'de yaşanan olaylara İslam dünyası seyirci kalmaktadır. Önünde büyük imkanları olan fakat bunu değerlendiremeyen İslam dünyası bu siyasi irade zaafını daha fazla kaldıramaz. İkincisi, İslam dünyasında ciddi bir şekilde kendi medeniyet idealinden uzaklaşma hastalığı vardır. Bugün Türkiye'de yaşanan eksen tartışmaları ve 'Türkiye nereye yönelsin?' sorusu hastalıklı zihniyetin açık bir tezahürüdür. İslam Dünyası Osmanlının çözülme sürecinden bu yana Batı medeniyetini ve kendi medeniyet değerlerine tercih eder hale gelmiştir. Bu yanlıştır ve kabul etmek mümkün değildir. Üçüncü problem İslam dünyasının emperyalizmin baskısından kurtulamamasıdır. Bugün sadece askeri alanda değil, kültürel ve ekonomik alanda da İslam dünyası emperyalizmin bütün kurum ve kuruluşlarının etkisi altındadır.


Dördüncüsü ise, İslam ülkelerinin kendi aralarındaki ilişkilerinde zayıflık ve irtibat eksikliğidir. Siyasi, ekonomik ve kültürel alanda ilişkiler çok alttadır ve zayıftır. Bunun temel sebebi de siyasi ve iktisadi elitlerin zihin dünyasındaki sınırların ve bariyerlerin aşılmamasından kaynaklanıyor. Dünyanın en önemli coğrafyasında oturan Müslüman ülkelerin halkları öncelikle bunu gözden geçirmelidir" ifadelerini kullandı.


'Emperyalizmin kölesi olmayacağız'


D-8'lerin 13. kutlama programında konuşan Millî Görüş Lideri Prof. Dr. Necmettin Erbakan "D-8'ler keyfi bir kuruluş değil dünya barışı için bir zaruriyettir. Biz Emperyalizmin kölesi olmayacağız. Dünya yeniden Saadet dünyasına kavuşacak" dedi. D-8'leri "20. asrın 21. asra en büyük hediyesi" olarak nitelendiren Millî Görüş Lideri,  D-8'lerin acilen tekrar şahlandırılması gerektiğini ifade etti.
Bu BM'den hayır gelmez


"İnsanlığın saadeti siyonizmin eline bırakılacak kadar basit bir mesele değildir. Neden 52 yıldır batılılar saadet getiremedi. Getiremezler. Çünkü hak anlayışları yanlış, inançları hatalıdır" ifadelerini kullanan Erbakan, "Yıllardır İslam ülkelerine seslenirim Kendi BM'nizi kurun, ne işiniz var. Mecbur musunuz bunlara oyuncak olmaya. Yeni bir BM kurulması şarttır. Bu BM iflah olmaz. Siyonistlerin güdümündedir. Böyle BM'den hayır gelmez" dedi.


Küresel emperyalizme karşı Müslümanların birliğini ifade eden D-8'lerin kuruluş toplantısı Ekonomik ve Sosyal Araştırmalar Merkezi (ESAM) öncülüğünde D-8'lerin kurulduğu yerde, İstanbul Çırağan Sarayı'nda yapıldı. Toplantıya Millî Görüş Lideri Prof. Dr. Necmettin Erbakan, Saadet Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Numan Kurtulmuş, ESAM Genel Başkanı M. Recai Kutan, D-8 Genel Sekreteri Kia Tabatani, üye ülkelerin büyükelçilik temsilcileri ile siyasi parti ile sivil toplum örgütlerinden isimler katıldı.


Kur'an-ı Kerim tilavetiyle başlayan toplantının açılış konuşmasını yapan ESAM Genel Başkanı M. Recai Kutan, D-8'in bundan 13 yıl önce İstanbul deklarasyonuyla işe başladığını hatırlatarak "D-8 insanlığın unuttuğu adil bir dünyanın adıdır. Dikkatli bir şekilde incelendiğinde görülecektir ki böyle bir kuruluş belirlenen ilkeleri ve hedefleri itibarıyla sadece üye ülkelerin tamamını değil dünyada ezilen sömürülen bütün ülkelerin kalkınmasında büyük önem taşımaktadır" dedi.


'Seçkinler rahatsız eden D-8, Refah-Yol'u yıkan sebepler arasında'


D-8 oluşumunun sömürüye, adaletsizliğe, eşitsizliğe, baskı ve tahakküme karşı toplu bir isyanın ilk adımı olduğunu ifade eden Kutan, "Kuruluş bildirgesinde de açıklandığı gibi bir bölgesel işbirliği teşkilatı değil bütün dünyayı yeniden tanzim etmeyi hak ve adalet temelli 'yeni bir dünyayı' hedefleyen küresel bir kuruluştur" şeklinde konuştu. D-8'lerin gerek içte gerekse de dışta seçkinleri oldukça rahatsız ettiğini vurgulayan Kutan, D-8'e üye olan ülkelerde iç karışıklık çıkarıldığını, Türkiye'de de 28 Şubat post-modern darbesiyle Refah-Yol hükümetinin düşürülmesinin en önemli sebeplerinden biri olduğunu belirtti. D-8'in canlandırılmasının dünya barışı için bir zaruriyet olduğunu söyleyen Kutan, "Eğer D-8 projesi engellenmeseydi mazlum coğrafyalar işgal altında olmayacak, yüz binlerce insan hayatını kaybetmeyecekti. İslam coğrafyasının maddi kaynakları talan edilmeyecekti" dedi. Kutan, D-8'in kuruluş günlerindeki dinamizmine kavuşmasını ümit ettiğini söyledi.


Zaman içinde D-8'lerin kıymetinin daha iyi anlaşıldığını belirten Millî Görüş Lideri Erbakan, "D-8'ler keyfi bir kuruluş değil, insanlığın bekası bakımından zaruri bir kuruluştur" dedi. Gelinen şartlarda yeni bir dünyanın kurulmasının zorunlu olduğunu söyleyen Erbakan, söz konusu dünya sisteminin insanları son derece mağdur ettiğini ifade etti. Tarih boyunca iki hak anlayışının olduğunu söyleyen Erbakan, "Birincisi Peygamberlerin diğeri ise Firavunların hak anlayışıdır. Firavunlar zulmetmek için değil kendi ilah olarak gördüğü için zulmederdi" dedi.


D-8'ler: Zalimlere karşı bir infilak


İmtiyaz, çoğunluk, zenginlik, menfaat gibi kavramların hak sebebi olamayacağını söyleyen Erbakan, "Bizim görevimiz doğru hak anlayışını öğretmektir. Biz emperyalizmin kölesi olmayacağız. İnsanlık yeniden bir saadet dünyasına kavuşacak" şeklinde konuştu. Siyonizmin bütün dünyayı etkisi altına aldığını belirten Erbakan, ekonomik kapitalizmin faizle 6 milyar insanı sömürdüğünü ifade ederek şöyle konuştu: "Komünizm yıkıldı, Kapitalizm yıkılmaya mecburdur. Bir yol kalmıştır o da Adil Düzen'dir. Böyle bir ortamda D-8 hareketi başladı. Bu bir infilaktır. Rastgele bir kuruluş değildir. İnsanlığın hayatını idame ettirebilmesi için gerekli bir kuruluştur. 5 milyar ezilen insanı bünyesinde toplayan dev bir kuruluştur. Doğru hak anlayışını hakim kılmak için kurulan bir kuruluştur. 20. asrın 21. asra en büyük hediyesidir"


'Hak galip gelecektir'


"15 Ekim 1996'da D-8'lerin kuruluş kararının verildi 30 Ekim 1996 günü toplanan Siyonizmin meşhur 300'ler meclisi ise bize karşı karar aldı" diyen Millî Görüş Lideri Erbakan, Mücadele devam ediyor. Hak galip gelecektir" dedi. 13 yıl boyunca D-8'lerin bol bol toplantı yaptığını söyleyen Erbakan, "Biz İslam alemi olarak aksiyon, üretim, sonuç bekliyoruz. 13 yılda 7 zirve toplantısı yapıldı ama çağrı yapmaktan ileri gidemedi. D-8'lerin ciddi çalışma yapmasına ihtiyacı var" şeklinde konuştu.


'BM iflah olmaz'


"İnsanlığın saadeti siyonizmin eline bırakılacak kadar basit bir mesele değildir. Neden 52 yıldır batılılar saadet getiremedi. Getiremezler. Çünkü hak anlayışları yanlış, inançları hatalıdır" ifadelerini kullanan Erbakan, "Yıllardır İslam ülkelerine seslenirim. Kendi BM'nizi kurun, ne işiniz var. Mecbur musunuz bunlara oyuncak olmaya. Yeni bir BM kurulması şarttır. Bu BM iflah olmaz. Siyonistlerin güdümündedir. Böyle BM'den hayır gelmez" dedi. D-8'lerin keyfi değil, zaruri ve hayati bir kuruluş olduğunu dile getiren Erbakan, "Bütün Müslüman ülkelerin iştirakiyle yapılmış olan bu toplantıların önemi büyüktür. İnsanlığın yaşadığı sefalet karşısında gözyaşlarımızı tutamıyoruz. İnsanlığın büyük bir kısmı bütün bir facia içerisinde yaşıyoruz. Dünyada ezenler ve ezilenler var ve gelecek karanlık gözüküyor. 1,2 milyar insanın en az 15 kilo vermesi gerekirken, bir tarafta ise açlıktan kemikleri ortaya çıkmış bir insanlık tablosu ile karşı karşıyayız" diye konuştu.


'İnsanlığı köle gibi görüyorlar'


"Tarih boyunca yanlış hak anlayışının öncülüğünü 5767 sene önce Mısır'da yazılan Kabala'dan beri ırkçı emperyalizm yapmakta ve amentüsündeki maddeyi gerçekleştirmek için gece gündüz çalışmaktadır" diyen Erbakan, "Büyük İsrail'i kurup, onun güvenliğini sağladıktan sonra bütün insanlığı kendisine köle yapmak için çalışan bu zihniyet, 5767 seneden bire inançla çalıştı. Viyana kuşatmasından sonra maddi güç 350 seneden beri ırkçı emperyalizmin eline geçti. Dünya 350 yıldır siyonizmin zulmü altında yaşıyor. Adil düzene dayanan yeni bir dünyanın kurulması insanlığın huzuru için gereklidir. Bu dünya Batılıların eline bırakılamaz. Bunların hak anlayışları yanlıştır" ifadelerini kullandı.


'Zulüm dünyası yerine saadet dünyası'


İslam'ın Batı tarafından yeni düşman seçildiğini anlatan Erbakan, "Tek kutuplu bir dünya ile savaş, kan ve gözyaşına boğuldu, insanlık huzura, barışa hasret kaldı. Bu nedenle "Zulüm Dünyası" yerine, "Yeni Bir Saadet Dünyası"nın kurulması zorunlu hale geldi. D-8'ler "Yeni bir Saadet Dünyası"nın kurulması adımı ve bu dünyanın çekirdeğidir. D-8'ler, kuvveti üstün tutan zulüm dünyası yerine, hakkı üstün tutan yeni bir saadet dünyasının kuruluşu hareketidir. D-8'ler, bu yeni saadet dünyasını 5 milyar insanı bağrında toplayan "Ezilenler" camiasının çekirdeğini oluşturmaktadır" şeklinde konuştu.


'Barış ve adalete dayalı bir dünya'


Erbakan, "D-8 ülkelerinin hedef olarak belirlediği bütün projeler üye ülkelerin kalkınmasına öncülük edecek niteliktedir. Bunların bir an evvel gerçekleştirilmesi D-8 hedefleri bakımından gerek o ülke halkı ve gerekse insanlık için çok büyük önem taşımaktadır. Bugün D-8'lerin niçin kurulduğunu, bunun zorunluluğunu ve bütün insanlık için önemini D-8'lerin 13 yıl öncesine nazaran çok daha açık bir şekilde ve şiddetle hissediyoruz. D-8'lerin bütün insanlığın Saadet'ine, barış ve adalete dayalı bir dünyanın kuruluşuna öncülük yapmasını arzu ediyor ve bu yönde gayret sarf ediyoruz" dedi.


1996'daki toplantıya bir işbirliği fikri olduğunu söyleyen Büyükelçi ve D-8 Genel Sekreteri Kia Tabatani, "İlk baştan belli D-8'in amacı kalkınmakta olan ülkelerin ekonomilerini güçlendirmek ve yeni fırsatlar oluşturmaktı. Kurulduğundan bu yana 6 zirve yapıldı ve komisyon toplantıları yapıldı. Bundan sonraki zirve Temmuz'da Nijerya'da olacak. İstanbul'da kurulan sekreterlik ise hayati bir öneme sahip.

Aynı zamanda yapılan etkinliklerin uygulanmasını sağlanmasında iyi bir koordinasyon koludur. Kurulduğumuzdan bu yana birçok başarıya da imza attık. Mesela, D-8 üyeleri arasındaki iş adamlarında vize prosedürleri azaldı, gümrük sahasında çok taraflı anlaşmalar yapıldı ve gümrük işlemleri kolaylaşmış oldu. Yine bir ticaret anlaşması yapıldı. Bu anlaşma önemli bir köşe taşıdır. Bütün üye ülkelerde ticari tarifeler bu anlaşmayla uygulanmayacak" dedi. D-8 işbirliği içinde proje merkezli bir çalışma başladığı ifade eden Tabatani, D-8 ülkelerinin üyelerine teşekkürlerini ve minnetlerini sundu.


Eksen 'Rahman sıfatının tecellisi'


D-8 çalışmaları hakkındaki teknik bilgileri katılımcılara veren Doç Dr. Sedat Çelikdoğan, "D-8'deki prensiplerimiz eşit bir şekilde insana insanca bakışı getirmektir. Bu Allah'ın rahman sıfatının bir tecellisidir" ifadelerini kullandı. "Bu bakış medeniyet kurmuştur, insanları bir birine sevdirmiştir bana göre eksen budur" şeklinde konuştu.


D-8'lerin 6 temel ilkesi


1- Savaş değil, barış!

2- Çatışma değil, diyalog!

3- Çifte standart değil, adalet!

4- (Tekebbür) Üstünlük taslamak değil, eşitlik!

5- Sömürü değil, işbirliği!

6- Baskı ve tahakküm değil, insan hakları hürriyet ve demokrasi!
Seçkinleri rahatsız ettı


D-8 oluşumunun sömürüye, adaletsizliğe, eşitsizliğe, baskı ve tahakküme karşı toplu bir isyanın ilk adımı olduğunu ifade eden ESAM Genel Başkanı Recai Kutan, "Kuruluş bildirgesinde de açıklandığı gibi bir bölgesel işbirliği teşkilatı değil bütün dünyayı yeniden tanzim etmeyi hak ve adalet temelli "Yeni bir dünyayı" hedefleyen küresel bir kuruluştur" şeklinde konuştu. D-8'lerin gerek içte gerekse de dışta seçkinleri oldukça rahatsız ettiğini vurgulayan Kutan, D-8'e üye olan ülkelerde iç karışıklık çıkarıldığını Türkiye'de de 28 Şubat post-modern darbesiyle Refah-Yol hükümetinin düşürülmesinin en önemli sebeplerinden biri olduğunu belirtti.


D-8 ülkesi üye ülke temsilcileri toplantıda konuştu: D-8 daha güçlü olmalı


Bangladeş Milletvekili Prof. Dr. Akame Nazır Ahmet: Vazifemiz Büyük


D-8 uygun olmayan şartlardan dolayı gelişemedi. Siyonistlerin müdahalesi ile akamete uğratıldı. Üye ülkelerde zengin-fakir arası uçurum büyüdü. Bu da şiddetin artmasına neden oldu. Ama her meselenin halli mümkündür. Uygun cevapları bulmamız gerekir. İnşallah bu toplantı bize hassas bir vazife yükleyecektir.


Mısırlı Milletvekili Eşref Bedrettin: Fesadın önüne geçmeliyiz


13 yıl içinde birçok sıkıntı ile karşı karşıya kaldık. Bu problemin nedeni mali krizlerdir. Biz üye ülkeler olarak bu vahşi kapitülasyonlardan kendimizi arındırmalıyız. İslami değerler merkezinde bir ekonomi oluşturmamız zarurettir. Yaşanan son ekonomik kriz batılı devletlerin ekonomilerini dağıttı. Bizler, Batılı devletlere bel bağlayamayız. Ekonomik ve sosyal fesadın önüne geçmek için önlemler almalıyız.


Nijerya Elçilik Müsteşarı Muhammed Yelwa: Büyük  imkanlarımız var


D-8 kurulduğu zaman çok iyi kararlar aldık. Ama bunlar icraata dökmekte sıkıntılar yaşadık. Artık D-8'in güçlü adımlar atma vakti gelmiştir. Nijerya 140 milyona sahip bir ülke çok büyük imkanlar var. Türkiye açısından çok iyi bir pazar olabilir. Bunu değerlendirmeliyiz.


Pakistan İstanbul Başkonsolosu Dr. Yousaf Junaid Yelwa: Çözülmesi gereken sorunlarımız var


D-8 bizim için çok önemli bir kuruluştur. Çok daha fazla yapılması gereken şey ve çözülmesi gereken mesele var.


Malezya Milletvekili Dr. Muhammed Hatta Zamlii: İşbirliğini gerçekleştirmeliyiz


13 yıldır hiçbir üye ülkemiz kalkınmasını sağlayamadı. Bu konuda D-8 çok önemli bir platform olabilirdi. Biz aramızdaki dayanışmayı ve işbirliğini artırmalıyız. Biz Gayri Müslim ülkeler ne kadar güvenebiliriz. Çin, İran'ın çok iyi dostuydu ama yaptırımlarda İran'ın aleyhine tavır takındı. Biz kendi aramızdaki işbirliğini geliştirmeliyiz.


Mısır Milletvekili Dr. Ashrat Badr Eldin: Türk halkı denince ayağa kalkmak istiyorum


Mavi Marmara'nın güvertesine çıktım. Mavi Marmara bizim için bir modeldir. İslam ülkelerinin nasıl olması gerektiğini gösteren çok iyi bir model. Türkiye, halkından bahsettiğim zaman ayağa kalkmak istiyorum. Dedi ve konuşmasının bundan sonraki kısmını ayakta sürdürdü.


Temmuz'daki zirve Nijerya'da


1996'daki toplantının bir işbirliği fikri olduğunu söyleyen Büyükelçi ve D-8 Genel Sekreteri Kia Tabatani, "İlk baştan belli D-8'in amacı kalkınmakta olan ülkelerin ekonomilerini güçlendirmek ve yeni fırsatlar oluşturmaktı. Kurulduğundan bu yana 6 zirve ve komisyon toplantıları yapıldı. Bundan sonraki zirve Temmuz'da Nijerya'da olacak. İstanbul'da kurulan sekreterlik ise hayati bir öneme sahip" dedi.