Gündem

Cumhuriyet'in DNA'sından hamle

24 Nisan 2010 03:00

T24 - CErgenekon davasında tutuklu olarak yargılanan ve 400 gün sonra Ankara Temsilciliği görevinden alınan Mustafa Balbay'ın Cumhuriyet yönetimine yaptığı sitem, gazetenin 1980'lerdeki ağır toplarından Yalçın Doğan tarafından eleştirildi. Operasyona tepki gösterenlerin "Cumhuriyet'in DNA'sını en az taşıyan isimler" olduğuna işaret eden Yalçın Doğan, gazetenin değişmesi gerektiğinin altını çizdi.

Yalçın Doğan, Hürriyet'teki köşesinde, Balbay'ın Ankara Temsilciliği'nden alınarak yerine Utku Çakırözer'in getirilmesine bazı tepkileri eleştirirken, "Cumhuriyet’i ezbere bilen biri olarak, düşünüyorum; Kazan kaldırmak için bahane mi? Hedef Genel Yayın Yönetmeni İbrahim Yıldız ile 44 yıldır Cumhuriyet’te yazan Hikmet Çetinkaya mı" diye sordu.

Silivri'deki duruşmada "Mesleki müebbete çarptırıldım, Ankara Temsilciliği'nden alındım. Böyle olsun istemezdim" diyen Balbay'ın tepkisinin yanlış olduğunu vurgulayan Yalçın Doğan, geçmişte kendisinin de o koltukta oturduğunu hatırlattı.

Doğan'ın "Cumhuriyet’in DNA’sından hamle" başlığıyla yayımlanan (24 Nisan 2010) yazısı şöyle:


Cumhuriyet’in DNA’sından hamle



ÇEŞİTLİ fraksiyonları olan sol bir siyasal parti gibi. Gazeteden çok, sol ideoloji ile yoğrulmuş bir merkez gibi. 1980’lerde Cumhuriyet Gazetesi.

O yıllarda ben Cumhuriyet’in Ankara Temsilcisi’yim. Gazete içinde bir yandan farklı fraksiyonlar çatışma halinde iken, bir yandan da, ciddi gazetecilik yapılıyor. 100-150 bin arasında değişen, o kadar da yüksek olmayan tirajıyla Cumhuriyet dönemin en etkin gazetesi.
Ankara’da o yıllarda bürokratlardan, değişik siyasal partilerin başkanlarından, bakanlardan, hatta başbakanlardan sıkça duyduğum bir söz var:

“Devleti denetleyen organ, Cumhuriyet...”

Kendi içinde tartışması bol, ama güvenilir bir gazete. Dünyada benzeri var mı, bilmiyorum.
O ortamda siyasal iktidarların izledikleri politikaları, doğal olarak, gazetedeki fraksiyonlar farklı değerlendiriyor. Artı- eksi kutuplar gibi.

Kıyamet buradan kopuyor. Olayın içine bazı kişisel uyumsuzluklar, insan ilişkilerindeki uyuşmazlıklar da girince, yurtiçinde ve dışında basın dünyasında benzeri olmayan bir patlama yaşanıyor gazetede.
Gazete çözülüyor. Büyük ayrışma, kadroların dağılması.

O yıllarda yaşadığımız onca çekişmeye rağmen, Cumhuriyet’in tadı hâlâ damağımda. İlhan Selçuk, Hikmet Çetinkaya, Ali Sirmen, o yıllarda pek çok şeyi paylaştığım insanlara saygım ve sevgim eksilmeden ayakta. Onlar en keyif aldığım insanların başında.

HİÇ EKSİĞİ YOK

Durup dururken neden bu geçmişe dönüş?
Cumhuriyet’te bir süredir rahatsızlık var. Mustafa Balbay’ın yerine Ankara Temsilciliği’ne yapılan atama, gazetede huzursuzluk yaratıyor.

Geçmişi ve o dönemdeki patlamayı o nedenle yukarıda özetliyorum. Şimdiki huzursuzluğun, eskisi gibi, ideolojik kamplaşma ile ilgisi yok. Şimdi daha çok şahsi, daha çok özel nedenler var.
Üstelik, huzursuzluk yaratanlar Cumhuriyet DNA’sını en az taşıyanlar.

İlhan Ağabey yönetiminde gazete genç bir hamle yapıyor. Balbay ne yazık ki, bir yılı aşkın süredir hapiste. Genç hamle ile birlikte, onun yerine de, bir temsilci atamak gerekli hale geliyor. Bunda alınacak bir şey yok.

Kaldı ki, Balbay’ın odası olduğu gibi duruyor. Gazete Balbay ve ailesinden hiçbir şeyi esirgemiyor. Ayrıca, iki gün yazı... İki gün, çünkü hapishane yönetimi yazıların postayla gönderilmesine izin veriyor.

Her gün, yazısının yerinde, “şu kadar gündür hapiste” diye, anons koyarak, ona sahip çıkıyor. Daha ne olacak?

HEDEF KİM

Buna rağmen, yerine yapılan atamayı Balbay tepkiyle karşılıyor. Bence yanlış.
Buna bazı Cumhuriyet okurları eklenince, huzursuzluk gazetede çalışan birilerine de, anlamsız biçimde yansıyor. Cumhuriyet’i ezbere bilen biri olarak, düşünüyorum;
Kazan kaldırmak için bahane mi?
Hedef Genel Yayın Yönetmeni İbrahim Yıldız ile 44 yıldır Cumhuriyet’te yazan Hikmet Çetinkaya mı?

İlkinde 16 yıl, ikincisinde iki yıl Cumhuriyet’te çalışmış ve şimdi dışarıdan izleyen biri olarak, şunu söyleyebilirim.

Cumhuriyet’in kendini yenilemesi gerek. Yenileme izlediği yayın politikası açısından değil, ama o politikayı farklı bir haber anlayışıyla gözden geçirerek, teknolojisi, genç insanı, dünyayı daha iyi yakalayan kadroları açısından.

Cumhuriyet DNA’sını taşıyanlar şimdi bu hamleyi yapıyor. Gazete içindeki statüko buna izin vermiyor, direniyor. Direnen okurların ve çalışanların kendilerine şu soruyu sorması gerek:
Cumhuriyet neden yüz bini aşan bir tirajı yakalayamıyor? Neden?
Cumhuriyet’te yaşananlar her zaman kendine özgüdür.