Gündem

Cumhuriyet yazarı Terkoğlu: Yıllardır “mağduruz” diye ağlayan İslamcılar, kendi içlerinden bir çuvaldıza dayanamadı

Mustafa Öztürk

07 Aralık 2020 09:37

Odatv Haber Müdürü ve Cumhuriyet gazetesi yazarı Barış Terkoğlu, Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi'nde öğretim görevlisi olarak çalışan Prof. Dr. Mustafa Öztürk'ün emekliliği istemesi sürecine ilişkin olarak, "Yıllardır 'mağduruz' diye ağlayan İslamcılar, kendi içlerinden bir çuvaldıza dayanamadı" görüşünü savundu. 

Terkoğlu yazısında, "Kâfir', 'zındık' sözlerini, 'susturun şunu' takip etti. YÖK’e 'atın üniversiteden' yazıları yazıldı. Verdiği konferanslar bin bir yöntemle durduruldu. Hedef gösterildi. Hakaretlere uğradı. Yaşadığı ruh halini şöyle anlatıyordu: 'Siz bunu yaşıyor musunuz, ben yaşıyorum. Benim çocuğum akşama geldiğinde ‘Twitter’da birisi babama kâfir demiş’ diye yaralanıyor. Kâfir diyenin de Ehl-i Sünnet diye başladığını görüyor, çenesinde sakalı var. Babasının 6 ay içinde 60 adet civarında CİMER’e ‘bu adamı kamu görevinden ihraç edin’ diye şikâyet dilekçelerine cevap yazmakla meşgul olduğunu, benim çocuğum görüyor. Ve şöyle diyor: ‘Müslümanlar birbirlerine bunu yaptırıyorsa, adı batsın öyle Müslümanlığın, dinin.’ Siz hiçbir şey söylemeden, sizin dünyanızdan uzayıp gidiyor.' Sonunda iş Mustafa Öztürk’e 'katli vaciptir' fetvalarına kadar geldi. Öyle gizli saklı da değil. Açık açık 'Ulema sorgulasın. Tövbe etmezse katledilmeli' yazıldı." ifadesini kullandı. 

Terkoğlu, "Mustafa Öztürk, geldiği noktayı özetliyordu: 'Ben laik biri değilim, ben seküler biri değilim. Ben sosyal demokrat biri değilim. Ben İslamcı bir dünyanın içine gözlerini açmışım, duvarlara, Tek yol İslam, diye yazı yazmışım. Ben artık kendi Müslüman camiamın içinde nefes alamıyorum.' Sonunda 'pes' etti. Üniversitesine emeklilik dilekçesini verdi. Gazetesine, son mu bilmiyorum ama bir veda yazısı yazdı. 'Artık balık tutup, fındık toplayacağım' açıklaması yaptı. 'İslamcı engizisyon' dediği, 'İslamcı Nazizm' dediği düzen onu boğmuştu. Sahneden çekildi. Mustafa Öztürk’ün hikâyesi; dini, kendi vicdanındaki gibi yaşamak isteyenleri aslında kimin engellediğini gösteriyor" düşüncesini dile getirdi.