Cumhuriyet yazarı Mine Söğüt, “Bu kaosun içinde söylenebilecek tek samimi cümle: ‘Herkes silahları bıraksın!’ demektir. İnsanın tarihi için silahı eline ilk alan değil, her zaman ilk bırakan değerlidir.” düşüncesini dile getirdi.
Söğüt yazısında, “Bu ülkede, terörün kime ne kazandırdığının ve kime ne kaybettirdiğinin hesabını çok net yapabilecek kadar ağır tecrübeler yeterince yaşandı. Ama bu tecrübelerden belli kimse doğru dersi almadı. 'Kısa ve hileli' bir çözüm süreci simülasyonuna bile şahit olundu. O simülasyonun nasıl ve neden yerle bir edildiğini o zaman anlamadıysak, şimdi sonuçlara bakarak anlayabiliriz. O simülasyonun yaratılmasıyla yok edilmesi arasında nasıl bir bağ olduğunu istersek artık bulabiliriz. İnsanlar birey olarak belki, şiddete ve savaşa 'ama'sız karşı çıkamayabilirler..." ifadesini kullandı.
Söğüt yazısında şunları kaydetti:
“Artık silahlar bırakılsın' diye tavizsiz bir şekilde barışı, bir arada olmayı ve kan davası gütmemeyi beceremeyebilirler... O yüzden bunu yapmak akıllı politikacılara ve vicdanlı aydınlara düşer. Terörle mücadele yöntemlerini terör dilinin belirlemesine izin veren politikacıya da aydına da tarih lanet eder. Halklar da içerisindeki savaşı kan dökmeden bitirmeyi beceremeyen bir ülkenin, istese bir anda üzerinden atabileceği o korkunç pelerininin altında küflenerek üreyen ve insanların sırtlarına ölümcül külfetler olarak binen nefret söylemlerinin cehenneminde, şu an olduğu gibi yanar gider."