Cumhuriyet gazetesi, MİT TIR'ları haberi nedeniyle tutuklanan genel yayın yönetmenleri Can Dündar ve Ankara temsilcisi Erdem Gül'ün, 93 gündür tutuklu bulundukları Silivri Ceza İnfaz kurumu'ndan tahliye edilmesini "Türkiye'de de hâkimler var" başlığıyla duyurdu.
Gazetenin manşetinde yer alan haberde, "Anayasa Mahkemesi'nin, Dündar ve Gül'ün MİT TIR'ları haberleri nedeniyle tutuklanmasının 'kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı' ile 'ifade ve basın hürriyetlerinin' ihlali olduğuna karar verdiğini, Erdoğan'ın kurula atadığı üyelerin ise bu karara muhalefet ettiği" belirtildi. Eski AYM raportörü ve YARSAV Başkanı Murat Arslan'ın karara ilişkin görüşlerine de yer verilen haberde, “AYM, tutuklama gerekçesi olarak gösterilen eylemlerin tamamı gazetecilik faaliyeti, bu yüzden kuvvetli suç şüphesi yok dedi. Dündar-Gül kararı AYM’nin tutuklamaya dönük ihlal kararlarında kuvvetli suç şüphesinin olmadığını belirttiği ilk kararı olma özelliği taşıyor” değerlendirmesi yapıldı.
Alican Uludağ'ın "Türkiye'de de hâkimler var" başlığıyla yayımlanan (26 Şubat 2016) haberin tam metni şöyle:
"Anayasa Mahkemesi, Dündar ve Gül’ün MİT TIR’ları haberleri nedeniyle tutuklanmasının ‘kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı’ ile ‘ifade ve basın hürriyetlerinin’ ihlali olduğuna karar verdi.Dündar ve Gül, 03.15'te tahliye edildiler.
Anayasa Mahkemesi Genel Kurulu, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın “Haberi yapan bedelini ağır ödeyecek, öyle bırakmam onu” dediği MİT TIR’ları haberi nedeniyle tutuklanan ve 3 aydır Silivri Cezaevi’nde bulunan gazetemiz Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar ve Ankara Temsilcisi Erdem Gül’ün haklarının ihlal edildiğine karar verdi. Yüksek Mahkeme, Dündar ve Gül’ün “kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı”, “ifade hürriyeti” ile “basın özgürlüğü”nün ihlal edildiğine hükmederken, ihlalin ortadan kaldırılması kararı İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderdi. Mahkeme kararında, Dündar ve Gül’ün eylemlerinin casusluk değil, tamamen gazetecilik faaliyeti olduğunu ve kuvvetli suç şüphesi bulunmadığını gerekçe gösterdi. Bu kararla birlikte İstanbul’daki davanın temelinin çöktüğü belirtiliyor.
Ve ihlal kararı
Anayasa Mahkemesi Genel Kurulu, beklenen toplantısını dün yaptı. Zühtü Arslan’ın başkanlığında yapılan toplantıya 17 üyeden 15’i katıldı. Üyeler Serdar Özgüldür ile Nuri Necipoğlu oturuma katılmadı. Toplantı akşam 17.45’te sona erdi. Mahkeme, 3’e karşı 12 oyla Dündar ve Gül’ün haklarının ihlal edildiğine karar verdi. Kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkı kapsamında tutuklamanın hukuki olmadığına ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar veren mahkeme, bu kapsamda Anayasa’nın 19. maddesinin üçüncü fıkrasında güvence altına alınan kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine hükmetti. Basın ve ifade özgürlüğü ihlali yönünden de başvuruyu değerlendiren Yüksek Mahkeme, Anayasa’nın 26. ve 28. maddelerinde güvence altına alınan ifade ve basın özgürlüklerinin ihlal edildiğine karar verdi.
Gazetecilik faaliyeti
Edinilen bilgiye göre kararda, tutuklama kararıyla iki gazetecinin kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı ile ifade ve basın özgürlüklerinin ihlal edildiği belirtildi. Kararın gerekçesinde ise, tutuklamaya delil olarak gösterilen eylemlerin tamamen gazetecilik faaliyeti olduğu, tutuklama için kuvvetli suç şüphesinin bulunmadığının bildirildiği öğrenildi. Anayasa Mahkemesi’nden saat 18.00’da yapılan açıklamada, şöyle denildi:
“Anayasa Mahkemesi Genel Kurulu, 25/2/2016 tarihinde Erdem Gül ve Can Dündar bireysel başvurusunda (B. No: 2015/18567), tutuklamanın hukuki olmadığı ile ifade ve basın özgürlüklerinin ihlal edildiği şikâyetlerine ilişkin olarak başvurucuların Anayasa’nın 19. maddesinde güvence altına alınan kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı ile 26. ve 28. maddelerinde güvence altına alınan ifade ve basın özgürlüklerinin ihlal edildiğine ve ihlalin ortadan kaldırılması için kararın ilgili Mahkemeye gönderilmesine karar vermiştir.”
Erdoğan’ın atadığı üyeden ret
İhlal olmadığı iddiasında bulunan üyeler Hicabi Dursun, Rıdvan Güleç ve Kadir Özkaya karara muhalefet etti. Dursun ve Güleç, AKP’nin oylarıyla TBMM tarafından AYM üyeliğine seçilirken, Kadir Özkaya ise bizzat Erdoğan tarafından atanmıştı. Hak ihlali kararı veren 12 üye şöyle: Başkan Zühtü Arslan, Başkanvekilleri Burhan Üstün, Engin Yıldırım; üyeler Serruh Kaleli, Osman Paksüt, Recep Kömürcü, Alparslan Altan, Celal Mümtaz Akıncı, Erdal Tezcan, Muammer Topal, Emin Kuz, Hasan Tahsin Gökcan. Başvurunun reddedilmesini isteyen üç üye: Hicabi Dursun, Kadir Özkaya, Rıdvan Güleç.
Karar ilk olma özelliği taşıyor
Eski AYM raportörü ve YARSAV Başkanı Murat Arslan, karara ilişkin, “AYM, tutuklama gerekçesi olarak gösterilen eylemlerin tamamı gazetecilik faaliyeti, bu yüzden kuvvetli suç şüphesi yok dedi. Dündar-Gül kararı AYM’nin tutuklamaya dönük ihlal kararlarında kuvvetli suç şüphesinin olmadığını belirttiği ilk kararı olma özelliği taşıyor” değerlendirmesini yaptı. Anayasa Mahkemesi’nin tutuklamaya konu delillerin tamamıyla gazetecilik faaliyeti olduğunu belirtip, basın ve ifade özgürlüğünün ihlal edildiğine karar vermesinin, davanın çökmesi anlamına geldiği belirtiliyor. Mahkemenin, AYM’nin kararına karşın ceza vermesi durumunda ise bu karar da AYM ve AİHM’de tekrar mahkûm olabilecek.
HSYK ne yapacak?
Anayasa Mahkemesi’nin ihlal kararıyla HSYK’nin tavrı da mahkûm olmuş oldu. Türkiye Barolar Birliği (TBB) savcı İrfan Fidan ile tutuklamaya karar veren hâkim İsmail Yavuz’u HSYK’ye şikâyet etmişti. Ancak HSYK 3. Dairesi ısrarla bu şikâyeti gündeme almayıp savcı ile hâkimi korumuştu. AYM’nin kararı sonrasında HSYK’nin nasıl bir tutum sergileyeceği merak ediliyor.
MİT TIR’ları bahanesi
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, Suriye’ye gitmekte olan MİT’e ait mühimmat yüklü TIR’ların Adana ve Hatay’da durdurularak arama yapılmasına ilişkin görüntü, fotoğraf ve belgelere dayalı haberlere imza atan Can Dündar ve Erdem Gül hakkında soruşturma başlatmıştı. İstanbul Cumhuriyet Başsavcı Vekili İrfan Fidan, 26 Kasım 2015 tarihinde şüpheli olarak ifadelerini aldığı Dündar ve Gül’ü tutuklaması istemiyle nöbetçi hâkimliğe sevk etmişti. Nöbetçi İstanbul 7. Sulh Ceza Hâkimi İsmail Yavuz, Dündar ve Gül’ün “silahlı terör örgütüne üye olmaksızın bilerek ve isteyerek yardım etme”, “devletin gizli kalması gereken bilgilerini siyasal ve askerî casusluk amacıyla temin etme” ve “devletin güvenliğine ilişkin gizli kalması gereken bilgileri casusluk maksadıyla açıklama” iddiasıyla tutuklanmasına karar vermişti.
Raportör 'hak ihlai' demişti
Tutuklamaya yapılan itirazlar reddedilince Dündar ve Gül’ün avukatları, anayasanın 19’uncu ile Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) 5’inci ve 10’uncu maddelerinde yazılı “kişi güvenliği ve özgürlüğü” ile “ifade özgürlüğü”, anayasanın ise 26’ncı ve 28’inci maddelerinde düzenlenen “düşünceyi açıklama ve yayma özgürlüğü” ile “basın özgürlüğü” haklarının ihlal edildiğini belirterek Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuruda bulunmuştu. Anayasa Mahkemesi Birinci Bölümü, 17 Şubat’ta yaptığı toplantıda başvuru dosyasını Genel Kurul’a sevk etmişti. AYM Raportörü de hazırladığı raporunda, iki gazetecinin yaptıkları haber nedeniyle tutuklanmasını “hak ihlali” olarak nitelendirmişti.