Eski Genelkurmay Başkanı Büyükanıt, Ahmet Türk'ün Meclis'te Kürtçe konuşma yapmasının yasal olmadığını söyledi.
Eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral Yaşar Büyükanıt, DTP Genel Başkanı Ahmet Türk'ün, Meclis'te partisinin grup toplantısındaki konuşmasının bir bölümünü Kürtçe yapmasının Anayasa ve Siyasi Partiler Kanunu açısından yasal olmadığını belirterek, "Sıfatında Cumhuriyet olan Cumhuriyet savcılarımızın yasal işlem yapmaları gerekir" dedi.
Beykent Üniversitesi'nin Ayazağa Yerleşkesi'nde "PKK Terörünün Gelişimi, Bugünü ve Geleceği Bağlamında Önlemler" konulu konferansta konuşan Büyükanıt, emekli bir asker olduğunu, buradaki sözlerinin tamamen kişisel görüşlerini yansıttığını ve hiçbir kurumu bağlamayacağını söyledi.
53 yıl üniforma giydiğini, her zaman Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) ve ülkesiyle gurur duyduğunu vurgulayan Büyükanıt, TSK'nın, Türkiye'nin yurt dışından en güzel görünen penceresi olduğunu belirterek, "Gençler, siz de TSK ile gurur duyabilirsiniz" dedi.
Bir öğrencinin, "DTP Genel Başkanı Türk'ün partisinin grup toplantısındaki konuşmasının bir bölümünü Kürtçe yapmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?" sorusu üzerine Büyükanıt, Anayasa ve Siyasi Partiler Kanununun bu konuda çok açık hükümleri bulunduğuna dikkati çekti.
Büyükanıt, "Sıfatında Cumhuriyet olan Cumhuriyet savcılarımızın yasal işlem yapmaları gerekir. Herkes istediğini yaparsa esas anarşi o zaman doğar" değerlendirmesinde bulundu.
"En güvenilir kurum olan TSK hakkında son günlerde Ergenekon ile bağlantılı bazı haberler çıkıyor. Bu, TSK'ya olan güveni sarsıyor mu?" sorusu üzerine Büyükanıt, "TSK'yı yıpratmak için çeşitli şeyler yapıldığını, ama ne yapılırsa yapılsın halkın Silahlı Kuvvetler'e olan güven duygusunun sarsılmayacağını" söyledi. Büyükanıt, "TSK'nın hala Türkiye'nin en güvenilir kurumu olduğuna inanıyorum" dedi. Bir öğrencinin, "2020 yılında Genelkurmay Başkanı'nın eşi türbanlı olacakmış" sözleri üzerine Büyükanıt, "Hayırdır inşallah, ne diyeyim" şeklinde konuştu. Orta Doğu'daki çatışmalarla ilgili bir soru üzerine de Büyükanıt, Filistin sorununun kolay kolay çözülmeyeceğini, kısa vadede bir barış olacağını sanmadığını kaydetti.
İsrail'in bu bölgede var olmaya çalıştığını ve destek aldığını, Hamas'ın da İsrail Devletini tamamen silmek istediğini anlatan Büyükanıt, bu ideolojik yaklaşımların da çözüm getirmediğini anlattı.
"Doğu'da yerel yönetimler PKK'ya çok açık destek veriyor. Bunun önlenmesi mümkün değil mi?" şeklindeki soru üzerine Büyükanıt, bunun yasalarla önlenebileceğini, teröre destek veren yerel yöneticilerin görevden alınabileceğini ya da haklarında yasal işlem yapılabileceğini söyledi.
‘Türkiye, silahlı terörle 1984'te tanıştı’
Türkiye'nin, PKK ve silahlı terörle ilk kez 1984'te tanıştığını hatırlatan Büyükanıt, özellikle 1. Körfez Savaşı'ndan sonra Kuzey Irak'ta PKK için güvenli bir bölge oluştuğunu ve PKK'nın bu bölgede rahatlıkla güçlenerek teşkilatlandığını dile getirdi.
Büyükanıt, 1999'da terörist başının yakalanması ve o tarihlerde Türkiye'de idam cezasının da var olması nedeniyle PKK elebaşlarının Kuzey Irak'a çekildiğini, bunun da o dönemde silahlı eylemlerin azalmasına neden olduğunu aktardı.
Kuzey Irak'ta anormal otorite boşluğu nedeniyle PKK'nın çok rahat davrandığına dikkati çeken Büyükanıt, TSK'nın 28 Kasım 2008'de hudut ötesi operasyon yetkisi alması ve 21 Şubatta başlayan kış harekatıyla PKK ile mücadelede büyük bir ivme kazanıldığını vurguladı.
21 Şubat kara harekatının eksi 20 derecede ve 1,5-2 metre kar kalınlığı şartlarında yapıldığını, ancak teçhizat ve eğitimi mükemmel Türk ordusunun bu harekatı başarıyla tamamladığını anlatan Büyükanıt, "Bazıları oradaki harekatın '2. Sarıkamış Hadisesi' olacağını söylediler. Türkiye'de maalesef bunu umut edenler bile oldu" diye konuştu.
‘Kürt sorunu yok, bölücü terör sorunu var’
Büyükanıt, "Kürt sorunu, Kürt sorunu diye Türkiye'de Türk-Kürt çatışmasına benzin dökenler var. Biz bu Cumhuriyet'i beraber kurmuşuz. Et ve tırnak gibi kaynaşmışız. Bu beraberliği bozacak her türlü şeyden kaçınmamız lazım" dedi.
Kürtlerin de birinci sınıf vatandaş olduğunu belirten Büyükanıt, "İnsan hakları gibi kulağa hoş gelen masum söylemlerin arkasında aslında başka boyutlar var. Bu örgüte yakın olan siyasi parti de 'Bu anayasa, Türk anayasasıdır' diyor. Türk olanla olmayan arasında yasalar açısından ne fark var? Artık herkes gerçeği görmeli ve 'kral çıplak' diyebilmeli" şeklinde konuştu.
Kuzey Irak'ta otorite boşluğunun devam ettiğini, "Barzani ve Talabani'nin PKK'ya resmen destek verdiğini" dile getiren Büyükanıt, "Zaho'da bir taksiye bindiğinizde 'Çek Kandil'e deyin, götürüyorlar'. Serbest bir bölge" dedi.
PKK'nın yurt dışından, özellikle Avrupa'dan her türlü desteği aldığını ifade eden Büyükanıt, "Oralarda terörden yakalananlar 2 gün sonra serbest bırakılıyor. Sabancı suikastını yapanları biliyorsunuz" diye konuştu.
Bir teröristin dağda ayakta kalabilmesi için aşağıda en az 8-10 işbirlikçisi olması gerektiğine dikkati çeken Büyükanıt, özellikle bu işbirlikçilerle mücadelenin son derece zor olduğunu kaydetti.
‘Antalyalı niye silaha sarılmıyor?’
Terör örgütüne katılımların önlenmesinde sıkıntılar yaşandığını, katılımda ekonomik nedenlerden çok, en büyük etkenin bölücü milliyetçilik olduğunu anlatan Büyükanıt, "Antalya'nın yolu olmayan köyleri var. Öğretmenler, öğrenciler yürüyerek okula gidip geliyor. Peki Antalyalı niye silaha sarılıp da 'Benim niye yolum yok' demiyor" şeklinde konuştu.
Büyükanıt, ülkelerin teröre karşı ortak bir tutum izlememelerinin terörle mücadeleyi zayıflattığını ifade ederek, gerek NATO gerekse AB'nin terör listesi hazırladığını, "bu listeye imza atan ülkelerin bunu iç hukuklarına yansıtmadıkları için bu listenin süs gibi durduğunu" kaydetti.
Terörle mücadelede çifte standart uygulandığına dikkati çeken Büyükanıt, birçok organizasyonun terör listesinde yer alan Hamas'ın İsrail tarafından terörist kabul edilirken, Suriye'nin bunu kabul etmediğini söyledi. Yaşar Büyükanıt, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Terörle mücadele normal usullerle, sadece askerle yapılmaz. Terörle mücadele çok boyutlu bir olay. Terörün silahlı mücadele dışında ekonomik, sosyolojik, siyasi birçok boyutu var. Başarılı olmak için tüm bu boyutlarla eş zamanlı mücadele etmek gerekir. Kafamda şöyle bir plan var, bir organizasyon, ismine ne derseniz deyin; içinde bilim adamları, ekonomistler, eğitimciler, güvenlik unsurları hepsinin yer aldığı bir teşkilat. Bu teşkilat, sorunları yerinde inceleyecek, teşhis edecek ve sorunların giderilmesi için proje üretecek. Bu projelere kaynak tahsis edilecek. Uygulamayı da yerinde takip edecekler. İçişleri Bakanlığında böyle bir teşkilatın kurulacağına dair bilgiler yansımıştır. Ben bunun yeterli olacağını sanmıyorum. Çünkü terörle tek bir bakanlığın mücadele etmesi mümkün değil. Onun içinde sanayiden ticarete, ziraate kadar hepsinin olması lazım. Bana göre büyük bir teşkilat olmalı, 24 saat çalışılmalı ve direkt Başbakanlığa bağlı olmalı."
'Durum vahim olmakla birlikte umutsuz değil"
Toplantı öncesinde gazetecilerin sorularını yanıtlayan Büyükanıt, "İnternete ses kayıtları düşmeye başladı. Özellikle de emekli generallerin ses kayıtları düşüyor. Sizin ses kaydınızın da düşeceği endişesini taşıyor musunuz? Bunları kim niye kaydediyor?" sorusu üzerine, bu durumu üzüntüyle izlediğini söyledi.
İnsanların artık birbiriyle telefonda bile konuşmaya korkar hale geldiğini ifade eden Büyükanıt, "Bu normal bir durum değil, ama kim dinler, niye dinler onu bilmiyorum" dedi.
Büyükanıt, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın "Davos'taki çıkışı" hakkında görüşünün sorulması üzerine de bu konuda yorum yapmasının doğru olmadığını belirtti.
Bir gazetecinin, "Türkiye'nin gidişatı konusunda umutlu musunuz?" sorusuna Büyükanıt, şu yanıtı verdi:
"2. Dünya Harbi sırasında Almanlar Londra'ya bomba yağdırırken, Churchill bir basın toplantısı düzenliyor. Orada bir basın mensubu sormuş; 'Sayın Başbakan, durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?'. Churchill da demiş ki 'Durum vahim olmakla birlikte umutsuz değil."