Gündem

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü, IŞİD'in elindeki rehin askerler sorusunu yanıtsız bıraktı

"Suriye krizinde pozisyonumuz değişmedi"

26 Aralık 2016 16:24

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, şu ana kadar yaklaşık 44 bin kişinin Halep'ten tahliye edildiğini açıkladı. Kalın, Türkiye'nin Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esad'a bakış açısının değişip değişmediğine ilişkin olarak, "Suriye krizinde pozisyonumuz değişmedi" yanıtını verdi. Kalın, IŞİD'in rehin aldığı askerlerin durumunun ne olduğuna dair soruyu ise yanıt bıraktı.

IŞİD tarafından rehin alınan iki askerin yakılarak öldürüldüğü iddiasına ilişkin bir video sosyal medyada dolaşıma sokulmuştu. Milli Savunma Bakanlığı yetkilileri, söz konusu videonun incelendiğini açıklamıştı.

Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda açıklamalarda bulunan Kalın'ın açıklamalarından satır başları şöyle:

Gene 2016 yılı içerisinde Türkiye birçok uluslararası toplantıya ev sahibi yaptı. Ama üç tanesi yeniden zikredilmeye değer. Birincisi İslam İşbirliği Teşkilatı Liderler Zirvesi, Cumhurbaşkanımız bildiğiniz gibi ev sahipliği yaptı. İslam İşbirliği Teşkilatı Dönem Başkanı olarak Cumhurbaşkanımız, İslam dünyasının sorunlarına yönelik çözüm önerilerinde bulundu. BM İnsani Zirvesi de İstanbul'da toplandı. Giderek kronikleşen insani kriz, mültecilerin sorunlarına yönelik kararlar alındı. Türkiye, mağdura sahip çıkma noktasında dünya ülkelerinin çok çok önünde bir kayıtla bu zirveye ev sahipliği yaptı. Diğeri de Dünya Enerji Kongresi idi.

 

"Yaklaşık 44 bin kişi Halep'ten tahliye edildi"

 

Suriye krizine ilişkin olarak açıklamalarda bulunacak olursak, son üç hafta içerisinde Halep'te sivillerin ve muhaliflerin tahliye edilmesine ilişkin olarak yürüttüğümüz diplomasi çatışmaları neticesinde yaklaşık 44 bin kişi tahliye edildi, İdlib'e getirildi. Şu an bu insanların temel ihtiyaçlarının karşılanması için her türlü çalışma yürütülüyor. Bütün zorluklara rağmen en azından daha güvenli bir bölgeye intikal ettirilmiş bulunuyorlar. Ama bunları yeterli görmüyoruz, Suriye'nin tamamında ateşkesin sağlanması için çalışıyoruz. Putin ile Erdoğan sık sık bunları görüşüyor. ASTANA ile ilgili görüşmeler devam ediyor. Toplantının tarihi, kimlerin katılacağı gibi konular önümüzdeki günlerde netleşecek. Bizim önceliğimiz ateşkesin kapsamlı bir şekilde sağlanması ve sistematik bir şekilde uygulanması. Nihai amacımız burada siyasi geçiş sürecinin sağlanması. ASTANA toplantılarında en önemli husus katılacak muhaliflerin güvenilir kişiler oluşlarıdır, burada kaybedilecek vaktimiz yok. ASTANA süreci daha önce başlatılan ve devam eden BM Cenevre sürecine ek olarak gündeme gelmiş bir konudur. De Mistura da Şubat ayında bir toplantı çağrısında bulundu, zamanı konusunda toplantılar devam ediyor. 

 

"El Bab'da yürüttüğümüz
harekâtın son aşaması..."

 

Tabii bu noktada özellikle Suriye'den bahsederken Fırat Kalkanı Harekatı'nın genel seyriyle ilgili birkaç husustan bahsetmek istiyorum. Bu operasyonun amacı sınır bölgelerimiz başta olmak üzere Suriye'nin bu bölgesindeki bütün terör unsurlarının buradan temizlenmesidir. Bütün terör örgütlerine karşı buada yoğun bir mücadele veriyoruz. Bugün 1900 kilometre karelik alan terör örgütlerinden temizlenmiştir. TSK hakikaten kahramanca mücadele veriyor, kayıplarımız oluyor. Burada bütün güvenlik birimlerimiz, terör örgütlerine karşı gece gündüz demeden bu mücadeleyi devam ettirmektedirler. Genelkurmay Başkanımız bizzat sahaya inerek sevk ve idareyi gerçekleştirmektedir. El Bab'da yürüttüğümüz harekatın son aşaması, DEAŞ'a karşı yürüttüğümüz mücadeledir. Uluslararası koalisyonun hava desteği konusunda üzerine düşeni yapması gerekiyor. Türkiye'ye birtakım eleştiriler getiren çevrelerin, yürütülen operasyonlara gerekli desteği vermemesi kabul edilemez. Uluslararası koalisyonla da koordinasyonlarımız devam ediyor.

Gene terörle mücadele bağlamında Irak konusunda temas edecek olursak bildiğiniz gibi Musul operasyonu devam ediyor ancak şehrin içinde DEAŞ'ın mayınlamalarından dolayı operasyon yavaşlamış görünüyor. Biz Iraklı yetkililerle yürüttüğümüz görüşmeler çerçevesinde bu operasyona destek verdiğimizi zaten belirttik. Sayın Başbakanımız'ın Ebadi ile yaptığı görüşmelerde de bu konu ele alındı. Tel Afer konusunda da baştan beri koyduğumuz ilkenin korunması önem arz ediyor. Buraya başka grupların girmesi yeni çatışmanın tohumlarını atacaktır. Özellikle Tel Afer'in kurtarılması ve daha sonra yönetilmesi konusunda Şii-Türkmen gücünün oluşturulması için çalışmalar devam edecek. Kısmi bir yavaşlama var ancak hızlandırılması için çalışmalarımız devam ediyor.

Sincar konusunda ise PKK'nın Ezidileri bahane göstererek oralara konuşlanmaya çalıştığını görüyoruz. Buna izin veremeyeceğiz. PKK'nın oradaki varlığı hem Türkiye hem Irak için tehdittir, buna karşı mücadelemiz ortak şekilde devam edecektir. Bir diğer konumuz FETÖ terör örgütüne karşı mücadelemiz de devam ediyor. Bununla ilgili soruşturmalar belli bir noktaya geldi. İlk duruşmalar görülmeye başladı. Bölücü terör örgütü, DEAŞ'a karşı nasıl mücadele veriyorsak FETÖ'ye karşı da mücadelemiz kararlı bir şekilde devam edecektir. Bu noktada özellikle Batıdaki ülkelerin, STK'ların, siyasilerin FETÖ'nün algı operasyonlarına karşı dikkatli olmaları gerektiğini belirtiyoruz. Bölücü terör örgütü ve FETÖ'nün propagandası mahiyetindeki açıklamaları görüyoruz, bu konunun altını bu vesileyle bir kez daha çizmek istiyorum. Ana hatlarıyla paylaşmak istediğim konular bunlar. 

 

Soru&cevap

 

Sayın Cumhurbaşkanım El Bab'daki görüşmeleri değerlendirirken "Sırada Mümbiç var" demişti...

Biz PYD'nin Fırat'ın doğusuna çekilmesi konusunda mutabakata vardık. ABD'li yetkililerin zaman zaman "Tamamen çekildiler" şeklindeki açıklamalarını ihtiyatla karşıladık. Bu çerçevede evvelsi hafta ortak bir komisyon Mümbiç'e gitti. Şu an orada yerel kent yönetimi gibi bir yönetim şekli var. Onların gözlemleri çerçevesinde bu konudaki temaslarımız devam edecek. Rakka konusunda gelince DEAŞ'ın en önemli üssü konumunda şu an. ABD ile yoğun temaslarımız sonunda tecrridi DGS tarafından yapılması ancak şehre girişlerin yerel unsurlar tarafından yapılmasında mutabık kaldık. Uluslararası koalisyon ve özellikle ABD'li yetkililerle yaptığımız görüşmelerin temel unsurları budur. 

Koalisyon güçlerinin hava desteği ve başka destekler konusunda yeni girişimleriniz olacak mı. DEAŞ'ın elinde olan askerlerle ilgili gelişme var mı?

Şu anda askeri güç veya yığınak anlamında iki merkezleri var. Rakka ve El Bab. El Bab operasyonunda kararlı bir şekilde mücadelemizi sürdürüyoruz. Mevkidaşlarımızla destek konusunda çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Genelkurmay Başkanlığımızın bilgisini de paylaşmak istiyorum, çatışmalar yoğunluk kazandı. Sivil kayıpların olmaması için TSK'nın hassasiyet gösterdiğini söylemek isterim. Geçtiğimiz hafta 226 DEAŞ teröristi etkisiz hale getirildi. Bundan sonra da kararlı bir şekilde devam edecek. Bu bizim milli güvenliğimiz için zarurettir. Ancak zaman zaman uluslararası toplumun ne Halep, ne DEAŞ konusunda üzerinde düşen sorumlulukları yerine getirdiğini görüyoruz. 

Bugün Rakka'dan El Bab'a yüzlerce canlı bombanın hareket ettiği yönünde bir haber var. Veysi Kaynak Sincar ile ilgili bir açıklaması var...

Terör örgütünün sahadaki çeşitli hareketliliği ile ilgili istihbarat çalışmalarımız sürüyor. Sahada ne tür hareketlilik yaparlarsa yapsınlar Türkiye'nin operasyonu devam edecektir. El Bab ve civarındaki tehdit unsuru ciddidir. Askerlerimizin orada özveriyle yürüttüğü mücadele devam edecek. Sincar ile ilgili daha önce dediğim gibi Barzani'nin açıklamalarını destekliyoruz. Bu konuyu Iraklı makamlarla da görüşüyoruz. Konum elde etmeye çalışmaları asla kabul edilemez. Çeşitli gerekçelerle Irak topraklarında Türkiye'ye yönelik tehditler devam etmektedir.

Musul'da DEAŞ militanlarının El Bab çevresine kaydırdıklarına yönelik iddialar vardı. Yol haritası nasıl olacak?

Bildiğiniz gibi Musul operasyonu devam ederken birtakım kaydırmalara teşebbüs edebilirler. Bunlarla ilgili özellikle bildiğiniz gibi El Bab'ın hem kuzeyinden hem batısından bir kuşatma yapıldı ancak bu yayılıyor bu takviye çalışmalarının kesilmesi için. Günün sonunda hangi manevrayı yaparlarsa yapsınlar Türkiye bunlara göz açtırmayacaktır. 

Halep'teki tahliyelerin ardından kaç kişi Türkiye'ye geldi. Geçen hafta düzenlenen Moskova toplantısında Türkiye'nin Esad'la devam edeceği yönünde söylentiler oluştu...

Şimdi Doğu Halep'ten İdlib'e getirilen insanlarla ilgili sahada çok kapsamlı tedbirler alındı. 10 bin kişilik kamp kurulma çalışmaları da devam ediyor. Türkiye'ye şu an 200 civarında Halepli getirildi, bunların da acilen tedaviye ihtiyacı olanlar. Bunların çoğu çocuk, biliyorsunuz Bana gelip Cumhurbaşkanımızı ziyaret etti. O fotoğraf bile dünyaya verilmiş çok önemli bir mesajdır. Dünyanın sırtını döndüğü bir dönemde Türkiye 44 bin kişiyi çıkartmakla yetinmedi, İdlib'de de onların yaralarına merhem olmaya çalışıyor. İkinci sorunuza da geçiş yapayım, meşru bir sistemin ya da yönetimin kurulmasıyla siyasi geçişin kurulmasının mümkün olduğunu ifade ettik. Suriye krizinde pozisyonumuz değişmedi. Suriye'nin geleceğini taşıyabilecek, toprak bütünlüğünü sağlayacak bir yönetim biçimi olmadan bu savaşın sona erdirilmesi mümkün olmayacak. 6 yıldır devam eden, modern dönemin en kanlı savaşını durdurmak zorundayız. Burada bütün taraflara önemli sorumluluklar düşüyor. Yapıcı yaklaşmak, sorunu çözmeye odaklanmak önem arz ediyoruz. BM Süreci'ne ilave olarak ASTANA planlanıyor, sonuçlarıyla ilgili bir şey söylemek için erken. Kimlerin katılacağı, nerede olacağı belli değil. Müzakereleri rejim temsilcileriyle muhalefet temsilcileri yapacak.