Cumhuriyet yazarı Özgür Mumcu, 16 Nisan'da halk oylamasına sunulacak anayasa değişikliği teklifiyle ilgili olarak "Asıl merak ettiğim bu parti devletinin ve medyasının olur da 'evet' çıkarsa ne yapacağı. Tam o da değil. Evet çıkarsa ve seçilen cumhurbaşkanı Allah gecinden versin Hakk’ın rahmetine kavuşursa ne yapacağı?" dedi. "Kırk beş gün içinde yeni cumhurbaşkanının seçilmesi gerekiyor" diyen Mumcu, "Peki, bu süre içinde cumhurbaşkanı yetkilerini kullanan yardımcısı OHAL ilan edip seçimleri süresiz ertelerse onu kim engelleyecek?" ifadesini kullandı.
Özgür Mumcu'nun "Şehzade savaşları" başlığıyla yayımlanan (30 Mart 2017) yazısı şöyle:
Sayın Cumhurbaşkanı anayasa değişikliğinin cumhurbaşkanına Meclis’i fesih yetkisi vermediğini ileri sürerek aksinin ispatlanması halinde istifa edeceğini söyledi. “İspatlarsan istifa ederim” siyasetimizde sıklıkla kullanılan ancak hiçbir anlam ifade etmeyen bir kalıptır. Yine de belirtelim. İspat edildi. Zaten ispat edilmesine gerek yoktu çünkü referandumda oya sunulacak madde açıkça fesih yetkisini öngörmekteydi.
Bu sebeple AKP’nin anayasa profesörü Burhan Kuzu da maddeden bahsederken “fesih” diyordu, AKP’nin seçim broşürü de... Dün anayasa hukuku profesörleri Ergün Özbudun ve İbrahim Kaboğlu da, cumhurbaşkanının Meclis seçimlerini yenileme yetkisiyle fesih yetkisinin eşanlamlı olduğunu söyledi.
Aksi zaten düşünülemezdi. Meclis’in kendi iradesi dışında dağıtılarak seçime götürülmesinin dünyanın her lisanında adı fesihtir.
Şimdi Sayın Erdoğan istifa edecek mi? Etmeyecek. Hatta aslında hiç olmaması gereken bu fesih tartışması da belki sürüp gidecek. Sayın Erdoğan’ın bu derin bilgi eksikliğine ya da çarpıtmasına rağmen mesele iktidar medyasında kendisine bir tırnak çakısının ucu kadar yer bulamayacak.
Öyle zira karşımızda siyasi tarihimizin en adaletsiz ve en fazla yalanla yüklü seçim kampanyası var. Malum mesele, tekrar etmeyeyim. Bir parti bir devleti ele geçirdi ve onun bütün imkânlarını kendi çıkarları için propaganda yapmak üzere kullanıyor. Kukla medyası da reisi elini kolunu nereye oynatırsa ona göre dans ediyor.
Benim asıl merak ettiğim bu parti devletinin ve medyasının olur da “evet” çıkarsa ne yapacağı. Tam o da değil. Evet çıkarsa ve seçilen cumhurbaşkanı Allah gecinden versin Hakk’ın rahmetine kavuşursa ne yapacağı?
Şimdi değişikliğe göre cumhurbaşkanının kendine sayısız yardımcı atama hakkı var. Ne diyor anayasa paketi: Cumhurbaşkanı makamı herhangi bir şekilde boşalırsa “yenisi seçilene kadar cumhurbaşkanı yardımcısı Cumhurbaşkanlığı’na vekâlet eder ve cumhurbaşkanına ait yetkileri kullanır.”
Birden çok yardımcı atanabiliyor ancak biri vekâlet edebiliyor. Hangisi?
Kırk beş gün içinde yeni cumhurbaşkanının seçilmesi gerekiyor. Peki, bu süre içinde cumhurbaşkanı yetkilerini kullanan yardımcısı OHAL ilan edip seçimleri süresiz ertelerse onu kim engelleyecek?
Şu ya da bu şekilde Cumhurbaşkanlığı makamı boşalmış. Saray’daki bin odada bir hareketlilik. Herkes safını belirlemeye çalışıyor. Kimi bir yardımcıdan yana kimi diğerinden. Haberi geç alan başka bir yardımcı arkasına aldığı destekçileriyle beraber Saray’a doğru atını koşturuyor.
Saray’ın koridorlarında çeşitli cumhurbaşkanı yardımcıları taraftarları arasında çatışma çıktı. Bazı bölümlerde barikatlar kuruldu. Osmanlı, Osmanlı derken aldık mı başımıza dört başı mamur bir şehzade savaşı.
Artık damat mı kazanır, oğul mu, emektar eski başbakan mı, zor zaman dostu ihtiyar bozkurt mu, belki de aradan saçı parlak bir yiğit sıyrılır belli mi olur?
İşte ben iktidar medyası o gün ne yapar merak ediyorum. Tek adama boyun eğmek kolaydır da şehzade savaşında taraf tutmak riskli iştir.
Keşke anayasa değişikliğine ecdada yakışır bir şekilde Fatih kanunnamesinden ilgili bölüm de eklenseydi de kafa karışıklığı giderilseydi.
“Ve her kimseye evlâdımdan saltanat müyesser ola…”
Belli ki “Hayır”da evetçiler için bile hayır var.