Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamalarından satır başları şöyle:
"Yıllardır evlerinden uzak yaşamak zorunda kalan insanları siyaset malzemesi yapmak çok yanlıştır. Daha yüksek duvarlar inşa etmenin, daha fazla dikenli tel çekmenin düzensiz göçü önlemek için çözüm olmadığı aşikardır. Göç, güvenlik boyutu da olan insani ve siyasi bir meseledir. Bu meselinin özünde adalet açığı ve empati eksikliği vardır. Bir tarafta insanlar lüks içinde yaşarken, sınırın diğer tarafında açlık ve sefalet kol geziyor.
"Bugün dünya genelinde 260 milyona yakın göçmen, 68 milyonun üzerinde yerlerinden edilmiş kişi ve 25 milyonu aşkın mülteci bulunuyor. Bu sayı, ekonomik nedenler yanında, açlık, kıtlık, iç savaşlar, terör saldırıları ve siyasi belirsizlikler gibi sebeplerle gün geçtikçe artıyor.
"Az gelişmiş ülkelerin kaynakları, halen eski sömürgeci güçlerin kasalarına akıyor. Cezayit ve Ruanda katliamlarını bizler unutamayız. Bunlar ortada.
"Filistinli mültecilere verilen yardımları kesmek, onları yokluk ve yoksullukla terbiye etmeye çalışmak da insanlık dışıdır.
"Dünyada zengin ve fakir arasındaki uçurum oldukça, göçmenler yeni yollara başvurmaya devam edeceğiz. Eğer biz veren el olmazsak, yarın aynı duruma biz de düşeriz. Dünyada hak ihlalleri, çatışmalar sürdükçe, zenginle fakir arasındaki uçurum genişledikçe, göçmenler her zaman yeni yollara yöneleceklerdir.
"Çözüm yolu olarak mülteci botlarını batırmak , sorunu çözümsüzlüğe mahkum etmek demektir. Göç sorununun sağlıklı bir zemine oturtulması, en çok Batı ülkerine yarayacaktır. Sadece soydaşlarımız değil, zulüm ve baskı gören herkes, aradıkları özgürlüğü bu topraklarda bulmuştur.
"Dünyada şu anda sözde Ermeni soykırımı adı altında propogandalar yapılıyor. Biz diyoruz ki bu tarihçilerin işidir. Tarihimiz boyunca bu millet hiç bir etnik unsura karşı soykırımda bulunmamıştır.
"Dünya ve Batı ülkeleri göç sorununa yardım için bir çok sözler verdiler ama tutmadılar. Sığınmacılar için kendi milli imkanlarımızla harcadığımız rakam, BM kriterlerine göre şu an itibarıyla 37 milyar doları aştı.
"Düzensiz göç ve mülteci meselesinde yük olan değil, yük alan bir ülke olarak bu süreçte tek başına bırakıldık.Ülkemiz son 8 senede insanlık adına elini taşın altına fazlasıyla koymuştur.
"Putin'le vardığımız İdlib mutabakatı büyük bir göçün önüne geçmiştir. Suriye kaynaklı göç probleminin tek çözüm yolu, mültecilerin bizim sınırlarımız içinde tutulması olarak görülemez. Yeni bir göç dalgası yaşanması halinde artık biz bunu tek başına göğüsleyemeyeceğiz. Krizin ilk yıllarında gündeme getirdiğim güvenli bölge formülü, Suriyeli mültecilerin geri dönüşleri için en pratik çözüm yoludur. Güvenli bölge formülünü en kısa zamanda sahada uygulamaya başlayacağız."