Cumartesi Anneleri’nin 777. hafta eyleminde gözaltında katledilen Rıdvan Karakoç’un failleri soruldu. Eyleme mektup gönderen Cumartesi Annesi Hanife Yıldız, "Kavgacı değiliz, davalı değiliz, ama davacıyız. Kayıplarımızın ve gözleri açık giden analarımızın sesiyiz" dedi. Devlet aklının bu coğrafyada değişmediğinin belirten İHD Eş Genel Başkanı Eren Keskin de "90’larda kaybedilmekten, öldürülmekten korkardık şimdi ise tutuklanmaktan korkuyoruz. Ama öyle görünüyor ki, bu kaybetme politikası bir kez daha geri dönüyor. Çünkü o dönemin kirli savaş aktörleri bugün iktidarın yanında. Katillerin hepsi aramızda dolaşıyor” ifadelerini kullandı.
Yıllardır meydanlarda kayıplarının akıbetini soran ve faillerin cezalandırılmasını isteyen Cumartesi Anneleri’nin 777’nci hafta eylemlerinde de Galatasaray Meydanı’nda oturmaları polis tarafından engellendi. Bunun üzerine aileler 77 haftadır olduğu gibi İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi’nin bulunduğu sokakta polis ablukası altında eylemlerini gerçekleştirdi.
Üzerinde kayıpların fotoğraflarının bulunduğu tişörtler giyen aileler, karanfil taşıdı. Annelerin bu haftaki eylemine Halkların Demokratik Kongresi (HDK) Eş Sözcüleri İdil Uğurlu ve Sedat Şenoğlu, Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanları Pervin Buldan ve Sezai Temelli, İHD Eş Genel Başkanı Eren Keskin, HDP İl Eş Başkanı Elif Bulut, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) İl Başkanı Candan Kaftancıoğlu ile sanatçı Pınar Aydınlar da destek verdi.
Bu haftaki açıklamayı gözaltında kaybedilen Fehmi Tosun’un kızı Besna Tosun yaptı. 25 yıl önce gözaltında katledilen Rıdvan Karakoç için adalet isteyen Tosun, Rıdvan Karakoç’un kaybedilme hikayesini anlattı. Karakoç ailesinin tüm mercilere başvuru yaptığını ancak sonuç alamadığını belirten Tosun, gözaltına alındığı inkâr edilen Karakoç için devletin tüm kurumlarının “Bizde yok” yanıtı verdiğini aktardı.
Cenazesi tesadüfen bulundu
Tosun, Rıdvan Karakoç için şunları söyledi: “110 gün sonra oğulları Hasan’ı arayan Ocak ailesi Beykoz Savcılığı’ndaki dosyalar arasında tesadüfen Rıdvan’ın işkence görmüş cansız bedeninin fotoğrafını gördü. Böylece Rıdvan Karakoç’un işkence ile öldürülmüş bedeninin savcılık dâhil tüm resmi kurumlardan geçtiği, Adli Tıp Kurumu’nda bekletildikten sonra gizlice Altınşehir Kimsesizler Mezarlığı’na defnedildiği gerçeği açığa çıktı. Ailesi her yerde Rıdvan’ı ararken, onun cansız bedeni savcılık dahil tüm resmi kurumlardan geçmiş, günlerce Adli Tıp Kurumu’nda bekletilmiş ve gizlice ‘kimliği meçhul kişi’ olarak gömülmüştü. Rıdvan gözaltına alanların ve sorgulayanların tespit edilmesi mümkünken hukuk işletilmedi ve failler korundu. Beykoz Cumhuriyet Savcılığının takip ettiği dosyada rutin yazışmalar dışında anlamlı bir gelişme olmadı. Asiye Karakoç’un oğlu Rıdvan için yürüttüğü mücadelenin takipçileri olarak; Rıdvan için, kayıplarımız için adalet arayışımızı sürdüreceğiz.”
"25 yıldır adalet bekliyoruz"
Rıdvan Karakoç'un ağabeyi Hasan Karakoç ise o dönemde maruz kaldıkları hak ihlallerini anlattı. Karakoç, “Abimi aradılar ama bulamayınca beni aldılar. 15 gün boyunca Gayrettepe siyasi şubede işkencede kaldım. Polisler tarafından öldürülmekle tehdit edildik. Kardeşimi takip ettiler ve ateş açtılar. Abime bu ülkede düşman gözü ile bakıldı. Bize düşman muamelesi yapıldı. 25 yıldır bize yapılan haksızlığı anlatıyorum. Başka analar ağlamasın diye bu mücadeleyi veriyoruz. Ama 25 yıldır dosya aynı kaldı. 25 yıldır adalet bekliyoruz. Devletin hiçbir kurumunun adaleti tesis etme gibi bir derdi yok. Biz 25 yıldır bu mücadeleyi bırakmadık ve asla da bırakmayacağız. Buradayız ve bunu yapanların peşini bırakmayacağız” dedi.
"Kaybetme politikası bir kez daha geri dönüyor"
Ardından söz alan İHD Eş Genel Başkanı Eren Keskin, kaybedilen Rıdvan Karakoç ile o süreçte yaptığı konuşmayı ve tanık olduklarını anlattı. 1915 yılından bu yana devletin kaybetme politikası sürdürdüğünü vurgulayan Keskin, “Devlet aklı maalesef bu coğrafyada hiç değişmiyor. 90’larda kaybedilmekten, öldürülmekten korkardık şimdi ise tutuklanmaktan korkuyoruz. Ama öyle görünüyor ki, bu kaybetme politikası bir kez daha geri dönüyor. Çünkü o dönemin kirli savaş aktörleri bugün iktidarın yanında. Katillerin hepsi aramızda dolaşıyor” ifadelerini kullandı.
Gözaltında işkenceyle katledilen Hasan Ocak’ın ağabeyi Hüseyin Ocak da kayıpların bulunması ve faillerin yargılanması çağrısında bulundu. Ardından söz alan Netherlands Helsinki Committee (NHC) Temsilcisi Harry Hummel de verilen adalet mücadelesinin takipçisi ve destekçisi olacaklarını vurguladı.
"Acılarımızı yarıştırmayacaktınız"
Gözaltında kaybedilen Murat Yıldız’ın annesi Hanife Yıldız’ın bu hafta Cumartesi Anneleri eylemine gönderdiği mektubu da paylaşıldı. Mektupta şu ifadeler yer aldı:
“İşte bunu yapmayacaktınız. Bizleri susturmak, kendinizi haklı çıkarmak için başka anaları karşımıza çıkartmayacaktınız. Acılarımızı yarıştırmayacaktınız. Bizden, başka anaların gözyaşını silmemizi bekleyenler, bir söyleyin bakalım, bugüne kadar bizim gözyaşımızı sildiniz mi? Asiye anne ve gözleri açık giden analarımızın gözlerinin kapanması için çabaladınız mı? Yanlışla yanlış örtülmez. Gerçeklerden korkmayın! Bizim alacağımız var sizlerden. Evlat alacağımız var. Kardeş alacağımız var. Baba alacağımız var. Mezar hakkımız var. Sevdiklerimizin akıbetini öğrenme hakkımız var. Bizim canlarımız kendileri için gitmediler. Devletin güvenlik güçleri tarafından götürülüp kaybedildiler. Bizeyse nerede bu ülkenin adaleti, savcısı diye haykırmak düştü. Kavgacı değiliz, davalı değiliz. Ama davacıyız. Kayıplarımız, Asiye anne ve gözleri açık giden analarımızın da sesiyiz. Susmayacağız.”
Konuşmaların ardından eylem sona erdi. (MA)