Gündem

ÇUKURCA'DAKİ MAYIN DAVASINA KABARTMA HARİTA ANKARA (A.A)

11 Nisan 2011 19:23

-ÇUKURCA'DAKİ MAYIN DAVASINA KABARTMA HARİTA ANKARA (A.A) - 11.04.2011 - Hakkari'nin Çukurca ilçesinde el yapımı mayının patlaması sonucu 7 askerin şehit olmasıyla ilgili görülen davada Jandarma Genel Komutanlığından istenen bölgenin kabartma haritası mahkemeye gönderildi. Olay tarihinde Çukurca İlçe Jandarma Komutanı olan Yüzbaşı Erdem Özgür, Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) ile ilişiği kesilen tanık İbrahim Kılınç'ın, ''Komutanımız, tugay komutanının (Zeki Es), mayını teröristler döşemiş gibi işlem yapılmasını istediğini söyledi'' yönündeki beyanıyla ilgili, ''Rapor ve tahkikat dosyası hazırlarken bana telkinde bulunan veya yönlendiren olmadı'' dedi. Genelkurmay Başkanlığı Askeri Mahkemesindeki duruşmaya, tutuksuz sanıklar Tuğgeneral Zeki Es, Kurmay Albay Rıza Atilla Erdoğan ve Piyade Yüzbaşı Nurettin Altay ile avukatları, katılan olarak şehit askerlerden Deniz Demirci'nin annesi Raziye Demirci, babası Halil Demirci ve avukatları katıldı. Duruşmada önce, patlama sırasında yaralanan Mehmet Solmaz adlı asker ''tanık'' olarak dinlendi. Aynı zamanda ''mağdur-müşteki'' de olan Solmaz, ''İntikal sırasında güzergahtan sapma oldu mu?'' sorusu üzerine, ''Yamaçta kısa bir süre ilerledik. Sonra yan yan aşağı doğru giderek, kurumuş dere yatağına yöneldik. İntikalin büyük bölümü de dere yatağında oldu'' dedi. Patlama olduğunda birkaç metre ilerisinde ışık gördüğünü söyleyen Solmaz, patlamanın etkisiyle savrulduğunu ve yüz üstü düştüğünü anlattı. Hemen sonra gözlerini açamadığını, konuşamadığını, ancak konuşulanları duyduğunu ifade eden Solmaz, bir soru üzerine, ''Burada bir patlama düzeneği daha var'' şeklinde bir söz duymadığını kaydetti. Solmaz, ''Yalnız, bir komutanın, 'Kimse kıpırdamasın. Başka patlayıcılar da olabilir' dediğini duydum'' diye konuştu.  Saldırının ardından yaralılara ilk müdahalenin olay yerinde yapıldığını bildiren Solmaz, kendisinin sonra helikopterle Şırnak'taki askeri hastaneye götürüldüğünü, 2 gün sonra Ankara GATA'ya sevk edildiğini ve hava değişimleriyle birlikte yaklaşık 18 ay tedavi gördüğünü anlattı. -''EN ÖNDE BEN VARIM''- Solmaz, bir başka soru üzerine, ''Sonradan duyduğum kadarıyla 2 uzman çavuş dedektörcü olarak görev yapıyormuş. Dedektörle mayın arama eğitimlerinde, mayının büyüklüğüne göre ses sinyalleri eğitimi veriliyor. Ama dedektör, her türlü metalde ötüyor. Bu yüzden kulak hassasiyeti bir süre sonra zayıflıyor. Dedektörcüler de artık, 'En önde ben varım' diye düşünüyor'' diye konuştu. Olay tarihinde bölgede görev yapan Albay Atilla Sabanoğlu, intikal güzergahı ile patlama yeri arasında 300-400 metre kadar sapma olduğunu söyledi.  Sabanoğlu, ''Bölgede döşenmiş herhangi bir patlayıcı silsilesinden haberdar mıydınız?'' sorusuna ''4-5 yerin koordinatı yazılı olarak verilmiş, buralarda emniyet maksadıyla döşenmiş patlayıcılar olduğu söylenmiş ve dikkatli olunması istenmişti. Ancak, bunların muhteviyatlarına ilişkin bilgim yoktu. Ben bu koordinatları bölüklere tebliğ ettirdim'' yanıtını verdi. Patlayıcıların türü ve kim tarafından döşendiği konusunda bir şey duymadığını belirten Sabanoğlu, Tuğgeneral Es'in, güvenliğe önem vererek, birliklerin koordinatları devir-teslim edip etmediklerini sürekli sorduğunu, ancak edindiği izlenimin, devir-teslimin sağlıklı biçimde yapılmadığı yönünde olduğunu ifade etti. -''TELKİNDE BULUNAN VEYA YÖNLENDİREN OLMADI''- Olay tarihinde Çukurca İlçe Jandarma Komutanı olan Yüzbaşı Erdem Özgür de patlamanın ardından olay yerine giderek, fotoğraf ve video çektiklerini, soruşturma dosyasını hazırlamaya başladıklarını anlattı. Özgür'e, o dönem birlikte çalıştığı ve sonradan TSK ile ilişiği kesilen İbrahim Kılınç'ın Karşıyaka Ağır Ceza Mahkemesinde talimatla alınan ifadesindeki, ''Komutanımız, tugay komutanının (Zeki Es), mayını teröristler döşemiş gibi işlem yapılmasını istediğini söyledi'' kısmı okunarak, bunun doğru olup olmadığı soruldu. Özgür, ''İbrahim Kılınç, daha ziyade merkezde görevlendirdiğim bir personeldi. Kılınç, tahkikat ve olay yeri inceleme raporlarında görev almadı. Yalnızca Şırnak'ta alınan ifadeler sırasında görev yaptı. Raporu ve tahkikat dosyası hazırlarken bana telkinde bulunan veya yönlendiren olmadı. Zaten adli olarak tugay komutanlığı ile bağımız yok. Kişisel olarak de telkine veya yönlendirmeye izin vermem'' ifadelerini kullandı. Olay sırasında 1. Komando Taburunda kol komutanlığı yapan Üsteğmen Caner Aydın da patlama olduğunda izinde bulunduğunu belirtti.  Bölgede bulunduğu sırada, ikaz sistemleri olduğuna dair bilgiler verildiğini dile getiren Aydın, bunların koordinat ve nirengi noktalarının bilindiğini kaydetti.  Bunları birliklerin birbirine devrettiğini ifade eden Aydın, askeri savcının sorusu üzerine, bunlara ilişkin haritaların ve krokilerin bölük komutanlığında muhafaza edildiğini, olayın ardından bunları bir daha görmediğini anlattı. Duruşmada, bazı askerlerin ''tanık'' sıfatıyla talimatla alınan ifadeleri okundu.  Binbaşı Binali Bozbaş'ın, ifadesinde, özetle, GES Komutanlığının, patlamadan bir süre sonra terörist grupları arasındaki bazı telsiz konuşmalarını belirlediğini bildirdi. Bu konuşmalarda, patlamanın terörist gruplarca gerçekleştirdiğine ilişkin beyanların bulunduğunu kaydeden Bozbaş, ancak buna ilişkin evrakın daha sonra önemli görülmediğini ve bu sebeple arşivlenmediğini ifade etti. O dönemde askerlik görevini yapan bazı askerler, okunan ifadelerinde patlamanın ardından, ''bölükte, mayının TSK tarafından döşendiği söylentileri çıktığını'' anlattı. -''BU 7 ÇOCUK DA ZEHİR GİBİYDİ''- Duruşmada söz alan şehit annesi Raziye Demirci, ''Oğlum bölüğünden alınarak, başka bölüğe verildi. Bu 7 çocuk da zehir gibiydi. Yanlış anlaşılmasın, hepsi bizim çocuğumuz. Ama niçin bu 7 çocuk seçildi? Oğlum bana, 'Kar, çamur içindeyiz' dedi. 30-40 kilo yükle dağa çıkıyorlar. Acaba operasyona ne şartla gittiler?'' dedi. Baba Halil Demirci de internetteki kayıtları dinlediğini ifade ederek, ''(sanık Tümgeneral) Gürbüz Kaya, Zeki Es ve Taner adlı kişiden davacıyım. Tutuklanmalarını istiyorum'' diye konuştu. Mehmet Solmaz ise ''Biz bu ülkeyi 15 ay için değil, bir ömür boyu korumak için yemin ediyoruz. Bir avuç vatan toprağı için her şeyi yaparız. Bir kolum, bir bacağım olmasaydı, yine 'Vatan sağ olsun' derdim. Benim kardeşlerim şehit düştü, 'Vatan sağ olsun' diyorum. Psikolojimi ayakta tutmaya çalışıyorum, ama yine de insanın içi acıyor'' ifadelerini kullandı. Mahkeme heyeti, tutuklama taleplerini, şartları oluşmadığı için reddederken, eksiklerin giderilmesi için duruşmayı erteledi. Bu arada, Jandarma Genel Komutanlığından istenen bölgenin kabartma haritası da mahkemeye gönderildi. İfadesine başvurulan tanıklar, zaman zaman bu haritadan faydalanarak, beyanda bulundu.