T24 - Wikileaks'te yer alan Türkiye konulu belgeleri yayımlayan Taraf gazetesi, 17 Ağustos 2009 tarihli ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton'ın ofisinden gönderilen kriptoyu yayımladı. Kriptoda, ABD Dışişleri Bakanlığı'nın, Ergenekon davasına, ordunun ve Deniz Kuvvetleri'nin ne kadar müdahil olduğunu öğrenmek için Türkiye'deki diplomatlara özel talimat verdiği yer aldı.
Taraf gazetesinde "Ordu Ergenekon'a ne kadar bulaştı" başlığıyla yayımlanan (8 Nisan 2011) birebir Wikileaks çevirisi olan belge şöyle:
Ordu, Ergenekon'a ne kadar bulaştı?
ABD Dışişleri, ordunun ve özellikle Donanma’nın Ergenekon’a ne kadar bulaştığını öğrenmek için Türkiye’deki diplomatlarına özel talimat vermiş.
ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton’ın ofisi, 17 Ağustos 2009 günü, iki dakika arayla, Türkiye konulu iki telgraf gönderdi. Muhatapları, ABD’nin Ankara Büyükelçiliği ile İstanbul Başkonsolosluğu olan ve Clinton’ın onayı ve imzasıyla gönderilen telgrafları, ABD Dışişleri Bakanlığı İstihbarat, Araştırma ve Operasyonlar Daire Başkan Vekili Michael P. Owens kaleme aldı. Bugün, Obama yönetiminin Ergenekon soruşturmasına ve davasına yakın ilgi göstermekle kalmayıp, Türkiye’nin ordusunun, yargısının ve hükümetinin bu kapsamdaki faaliyetlerini de mercek altında tuttuğunu yansıtan bu telgrafları yayımlıyoruz. Telgraflarda, Clinton’ın yanıtlanmasını istediği sorular var. Aradan on dokuz ay geçti ve ABD, bugün bu soruların cevaplarına ne ölçüde sahip, bilemiyoruz. Ama bu soruları cevaplayabilen bir Türkiye’nin daha iyi bir Türkiye olacağından kuşkumuz yok. Clinton’ın merakını celbeden başka soruları da önümüzdeki günlerde yayımlamak üzere...
Emniyet’i biliyoruz, orduyu da anlatın
Hillary Clinton imzalı, 17 Ağustos 2009 tarihli ilk telgraf, “Türk Genelkurmayı’nın Ergenekon’a İlişkin Görüşleri Konusunda Enformasyon Talebi” başlığını taşıyor. Tam metni şöyle:
(I) Referans verilen telgrafta (söz konusu telgraf bu metnin parçası değil) sağlanan enformasyon ve Ergenekon soruşturmasına ve dava sürecine ilişkin polis görüşlerini yansıtan önceki raporlar (Taraf, bu raporlardan birini “WikiLeaks Belgelerinde Ergenekon” dosyası kapsamında 19 Mart 2011 tarihinde yayımladı) Washington’daki analistlerin çok makbulüne geçti. Bu konu, (Washington’da) politika belirleyenlerin ilgisini yüksek düzeyde çekmeye devam ettiği için Ergenekon sürecini takip etmeyi sürdürüyoruz. Temsilciliklerin (Türkiye’deki diplomatik misyona bağlı temsilcilikler kastediliyor), Türk Genelkurmayı’nın Ergenekon’la ilgili görüşleri ve faaliyetleri hakkında sağlayabileceği daha ileri her bilgi çok makbule geçecektir. Özellikle aşağıdaki sorulara ilişkin olarak, temsilciliklerin sağlayabileceği her türlü ilave içgörüyle ilgilenmekteyiz. Teşekkür ederiz.
(A) Türk Genelkurmayı ve askeriyenin diğer bölümleri, mesela Deniz Kuvvetleri, Ergenekon şebekesine ne ölçüde bulaşmıştır?
(B) Türk Genelkurmayı’nın soruşturmaya karşı tavrı nedir? Soruşturmanın büyümesinden ve/veya kendilerinin nüfuz imkânlarının ötesine geçmesinden ne ölçüde korkmaktadırlar?
(C) Türk Genelkurmayı’nın, soruşturmanın henüz kamuoyuna açıklanmamış olan gelişmelerinin farkında olduğunu düşündürecek işaretler, eğer varsa, nelerdir?
(D) Türk Genelkurmayı’nın liderliği ile Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) arasında görünmeyen bir kanaldan(back channel), eğer gerçekleşiyorsa, nasıl tartışmalar, görüşmeler ya da müzakereler gerçekleşmektedir?
(E) Ergenekon soruşturması ya da bununla ilişkili meseleler bağlamında, hangi noktada, Türk Genelkurmayı’nın ya da onun unsurlarının herhangi bir biçimde AKP hükümetine müdahale etmesi muhtemeldir? Böyle bir müdahale hangi şekilde gerçekleşecektir?
(F) Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ’un soruşturmalara ilişkin perspektifi nedir? Başbuğ’un soruşturmayı tasvip ettiği ve/veya bu soruşturmayı kendi otoritesini güçlendirmek ya da Türk Genelkurmayı’nda ve yüksek komuta kademelerinde “ev temizliği” yapmak için kullanmaya çalıştığının işaretleri, eğer varsa, nelerdir? Başbuğ’un soruşturmayı aksatmaya ya da durdurmaya çalıştığının işaretleri, eğer varsa, nelerdir?
(G) Başbuğ’un, yolsuzluk suçlamalarıyla ya da Ergenekon faaliyetleriyle ilgili olmakla itham edilmekten kurtulmak amacıyla, savcılarla anlaşma yoluna gidebileceğini düşündüren işaretler, eğer varsa, nelerdir? Başbuğ’un yolsuzlukla ilgili görüşleri nelerdir?
(H) Türk Genelkurmayı, eski Genelkurmay başkanları Hilmi Özkök ya da Yaşar Büyükanıt’ın soruşturmayı yürütenlerle işbirliği yapıyor olabileceğinden ne ölçüde kaygılanmaktadır?
(II) Lütfen yukarıdaki soruların cevabını rapor ederken konu satırına C-RE9-01306 yazınız.
CLINTON
Hükümetle yargı bu işe ne diyorlar
Aynı gün, yine Dışişleri Bakanı Hillary Clinton’ın imzasıyla, Ankara ve İstanbul’daki diplomatik temsilcilere gönderilen ikinci telgrafın başlığı ise, “Ergenekon Hakkında Türk Siyasi ve Adlî Görüşlerine İlişkin Enformasyon Talebi.” Telgrafın tam metnini sunuyoruz:
(I) Bu konu, politika belirleyenlerin ilgisini yüksek düzeyde çekmeye devam ettiği için, Washington’daki analistler, Ergenekon sürecini takip etmeyi sürdürüyorlar ve Türk siyasi ve adlî makamlarının Ergenekon’la ilgili hem görüş hem de faaliyetleri konusunda, temsilciliklerin (Türkiye’deki ABD diplomatik temsilciliklerinin) zaman, kaynaklar ve mevcut iş yükü elverdiği ölçüde, sağlayabilecekleri her ilave enformasyon makbule geçecektir. Analistler, özellikle temsilciliklerin aşağıdaki sorular konusunda sağlayabileceği her türlü ilave içgörüyle ilgilenmektedir. Teşekkür ederim.
(A) ERGENEKON KONUSUNDAKİ TÜRK SİYASİ GÖRÜŞLERİ
(1) Adalet ve Kalkınma Partisi’nin (AKP), soruşturmalardaki ve gözaltılardaki motivasyonu nedir? AKP hükümetini devirmeye yönelik inandırıcı bir tertibe ilişkin deliller ne ölçüde sağlamdır? Basındaki ve diğer yerlerdeki partizan ithamların ötesinde, AKP’nin bu soruşturmaları, siyasi düşmanlarını ortadan kaldırmak için kullandığını düşündürecek işaretler, eğer varsa, nelerdir?
(2) Başbakanlığın bu süreç üzerinde sahip olduğu ya da doğrudan veya başka bir şekilde sürece dayatma gayretinde olduğu nüfuz gücü ne kadardır?
(3) Başbakan Erdoğan’ın soruşturmayı dizginlemeye çalışacağının işaretleri, eğer varsa, nelerdir?
(4) Erdoğan’ın, tamamlanıncaya kadar bu soruşturmanın peşinden gideceğinin (soruşturma konusunda ısrarcı olacağının) işaretleri, eğer varsa, nelerdir? Böyle bir hareket çizgisi izlemesi durumunda, Türk Genelkurmayı’nın vereceği muhtemel karşılık ne olacaktır?
(B) ERGENEKON KONUSUNDAKİ TÜRK ADLÎ GÖRÜŞLERİ
(1) Yargı mensubu savcıların bu soruşturmalarla ve soruşturmaların ilerlemesiyle ilgili görüşleri nelerdir?
(2) Kemalist yönelimli ve/veya AKP yanlısı yargı bürokratlarının elinde, Ergenekon savcılarına baskı yapmak için ne gibi imkanlar var? Bu bürokratlar, Ergenekon savcılarının çabalarını zorlaştırmaya, onlara müdahale etmeye ya da karşı koymaya ne ölçüde kalkıştılar?
(3) Savcılık ekibi kimlerden oluşuyor? Doğrudan ve nihai olarak kime karşı sorumlular? Savcılık ofisinin iç dinamikleri nelerdir? Ocak 2009’da, İstanbul Savcılığı’na Rasim Işıkaltın’ın –Ergenekon Davası’nda resmen bir sorumluluğu olmayan ancak Ergenekon Savcısı Zekeriya Öz’den daha kıdemli olan ve Erdoğan’a karşı bizzat dava açmış bulunan– atanması, bu davayla diğer yollardan mücadele etme çabasını, eğer yansıtıyorsa, ne ölçüde yansıtıyor?
(4) Davadaki savcılar ve hâkimler siyasi motivasyonun, kişisel hırsın, tehditlerin ve riskin ya da masa altından sağlanan mali kazancın adlî çabalarını ve hükümlerini etkilemesine ne ölçüde izin veriyorlar?
(5) Hukukçular ve hukuk profesörleri Ergenekon iddianamelerindeki adlî şevki nasıl değerlendiriyorlar?
(6) Ocak 2009’da, Yargıtay, telefon dinlemelerine dayanan bir delilin tek başına mahkûmiyet için yeterli olmadığına karar verdi. Bunun, ağırlıklı biçimde telefon dinlemelerine dayanan Ergenekon benzeri diğer davalar açısından emsal olarak görülmesi olasılığı nedir?
(7) Mustafa Bumin gibi eski Anayasa Mahkemesi üyelerinin ya da Haşim Kılıç veya diğer önde gelen hukukçuların Ergenekon Davası’na ilişkin görüşleri nelerdir? (II)Lütfen yukarıdaki soruların cevabını rapor ederken konu satırına C-RE9-01306 yazınız.