Gündem

"Cinsel istismar sanıkları 'Mağdurenin yaşının 15'ten büyük olduğunu sanıyordum' deyince beraat ediyor"

Saygı Öztürk: Savcılar, istismara uğrayanın yaşı konusunda duyarlı davranıyor, doğum yapılan hastaneden kayıtları istiyor

01 Nisan 2016 14:24

Sözcü Gazetesi Ankara Temsilcisi Saygı Öztürk, 'çocuk istismarı suçu'nun Türk Ceza Kanunu'nda 'çocuğun cinsel istismarı' olarak yer aldığını belirterek, "15 yaşından küçükse 'istismar' oluyor hapis cezası 8 yıldan başlıyor. Ancak eğer 15 yaşından büyükse, 'algılama yeteneği' yoksa yine hapis cezası 8 yıldan başlıyor. Adli Tıp’ın raporuna çocuk için “zekası yerinde” raporu düzenlenmişse, kendi isteğiyle cinsel ilişkiye girmişse o zaman ceza düşüyor, 'reşit olmayanla cinsel ilişki' olarak değerlendiriliyor" dedi. "İstismara uğrayanın yaşının istismarcıya verilecek cezada önemli olduğunu belirtmiştik. Sanık, 'Ben yaşının 15’ten büyük olduğunu sanıyordum' dediğinde kararın nasıl olacağını tahmin edin bakalım: Beraat" ifadelerini kullanan Öztürk, "Cinsel istismar davaları da hayli uzun sürüyor. Adli Tıp Kurumu’ndan sonuçların gelmesi bazen iki-üç yılı buluyor. Davanın uzaması, duruşmalar derken mağdurun da, sanığın da psikolojisi bozuluyor" diye yazdı. 

Saygı Öztürk'ün "O suçu, savcılara hakimlere sordum" başlığıyla yayımlanan (1 Nisan 2016) yazısı şöyle:

"Hâkim, “Mahkememde bir dosya var ki olanlara inanamazsınız. Dede ve babaanne ile birlikte yaşayan kız, 14 yaşından beri istismar ediliyor. Bununla ilgili son iki yılda yedi dava açılmış, hepsinden beraat kararı çıkmış. Üniversite hastanesi kız için ‘zekası geri’ raporu veriyor, Adli Tıp Kurumu ise ‘akıllı’ olduğuna ilişkin rapor düzenliyor. Hakim ne yapsın?” diyor.

Çocuklara yönelik cinsel istismar, cinsel taciz suçlarında adeta bir patlama yaşanıyor. Devlete emanet edilen Yetiştirme Yurtlarında çocuklarımızın yeterli güvende olmadıkları anlaşılıyor. Aile ve Politikalar Bakanlığı, kendisine bağlı yurtta yaşanan olay için müfettiş göndermeye gerek bile duymuyor. Varın gerisini hesap edin…

 

"Sorunun öteki yüzü"

 

Yargı mensuplarından yaşananları dinlediğiniz zaman çok farklı bilgiler ediniyorsunuz. Baştan hemen belirtelim, özellikle yetiştirme yurtlarına falanca milletvekilinin, iktidar partisi il başkanının istekleriyle eleman yerleştiriliyor. Bunları, zaten sorunlar yaşayan çocukların başına getirirseniz, onlardan bazılarının da suçun birer parçası haline geldiğine tanık olursunuz. Çalıştırılanlar arasında suça karışanlar olduğu gibi, gerçekten o çocuklara kendi çocuğu gibi davranan görevliler de var. Zaten bu kurumları da onların fedakarlıkları ayakta tutuyor. Var olsunlar…

Sorunlu ailelerin çocukları mahkeme kararıyla yetiştirme yurtlarına yerleştiriliyor. Çocukların da psikolojisi bozuluyor. Aileler yurda yerleştirilen çocukları zorla almak istiyor. Dava aşamasında gerilim daha da büyüyor. Bakıyorsunuz mağdurken, sonunda aynı kişi yargı karşısına fuhuşa sürüklenmiş birisi olarak da çıkabiliyor. Kadın şiddet görüyor, sığınma evine gönderilmek isteniyor. Gitmiyor.

 

Bıçak sırtı kararlar

 

“Çocuk istismarı” suçu Türk Ceza Kanunu’nda “çocuğun cinsel istismarı” olarak yer alır. “Çocuğun cinsel istismarı” 15 yaşını doldurmayınca her türlü “cinsel istismar” oluyor. 15 yaşını dolduran çocuklarda da cinsel ilişkinin hukuki anlam ve sonuçlarını algılayabilmesine bakılıyor .

15 yaşından küçükse “istismar” oluyor hapis cezası 8 yıldan başlıyor. Ancak eğer 15 yaşından büyükse, “algılama yeteneği” yoksa yine hapis cezası 8 yıldan başlıyor. Adli Tıp’ın raporuna çocuk için “zekası yerinde” raporu düzenlenmişse, kendi isteğiyle cinsel ilişkiye girmişse o zaman ceza düşüyor, “reşit olmayanla cinsel ilişki” olarak değerlendiriliyor. Bu durumda cezanın alt sınırı 6 ay, üst sınırı ise 2 yıl oluyor. Bazı davalarda da beraat veriliyor.

Adli Tıp Kurumu’nun raporunda “akıllı değil” deniliyorsa, o zaman hapis cezasının alt sınırı 8 yıldan başlıyor, 15 yıla kadar çıkıyor. Birçok dosyada savcılar ve mahkeme heyeti beraat ve mahkumiyet arasında bıçak sırtı durumda kalıyor.
Çocuk hakkında soruşturma aşamasında bir doktordan rapor alınıyor. Eğer o raporda doktor, “Çocuk cinsel ilişkinin anlamını bilmiyor” diye yazarsa cezası 8 yıldan başlamak üzere Ağır Ceza Mahkemesi’nde dava açılıyor. Adli Tıp aynı çocuk hakkında “akıllı” diye rapor veriyorsa, o zaman iş zora giriyor istismar eden ya beraat ediyor, ya da daha az ceza alıp kurtuluyor.

 

"Yaşını büyük sanıyordum"

 

Bu işler böyle bitmiyor. Cezadan başka türlü kurtulma yolları da var. Bunlardan birisi “ben yaşının küçük olduğunu bilmiyordum” sözü de daha az ceza almanın sihirli sözcükleridir.
İstismara uğrayanın yaşının istismarcıya verilecek cezada önemli olduğunu belirtmiştik. Savcılar, böyle durumlarda istismara uğrayanın yaşı konusunda duyarlı davranıyor, doğum yapılan hastaneden kayıtları istiyor. Ama hastanede değil, doğum evde yapıldıysa, istismarcı da bunu biliyorsa, cezası otomatik olarak düşüyor. Sanık, “ben yaşının 15’ten büyük olduğunu sanıyordum” dediğinde kararın nasıl olacağını tahmin edin bakalım: Beraat.

Cinsel istismar davaları da hayli uzun sürüyor. Adli Tıp Kurumu’ndan sonuçların gelmesi bazen iki-üç yılı buluyor. Davanın uzaması, duruşmalar derken mağdurun da, sanığın da psikolojisi bozuluyor. Konunun içinde olan yargı mensuplarıyla konuştuğumda, “kemik yaşı” olayının kaldırılmasını, çocukların korunması için 15 olan yaş sınırının da 18’e yükseltilmesini öneriyorlar.

Bu yazıyı bitirmek üzereyken, yine Karaman’dan yine “cinsel istismar” haberi geldi. Milli Eğitim Bakanlığı, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, üniversiteler işbirliği için, giderek büyüyen soruna çözüm bulmak için daha ne duruyorsunuz?"