Küresel kriz karşısında sağlam olduğunu iddia eden Çin'de durum hiç de öyle görünmüyor. Dünyanın bir numaralı gelişen ekonomisinde büyüme yavaşladı, enflasyon yükseldi, işyerleri kapılarına kilit vurmaya başladı.
Küresel finans krizinin ilk haftalarında Çinli yetkililer ülke ekonomisinin bu olumsuz gelişmeden etkilenmediğini dile getiriyordu. Oysa şimdi fabrikalar kapanıyor, şirket gelirlerinde korkunç düşüşler yaşanıyor, borsalarda baş aşağı gidiş devam ediyor. Komünist Parti'nin ülkede aşılamaya çalıştığı güven duygusunun yerini korku alıyor.
Çin’den 586 milyarlık canlandırma paketiÇin Merkez Bankası faiz oranlarını 3. kez indirdiKriz öncesinde yüzde 12'ye ulaşan ekonomik büyüme hızıyla kıskanç bakışları üzerinde toplayan, geliri artan, 1.3 milyarlık nüfusuyla yabancı yatırımcılar için karşı konulmaz bir cazibe merkezi olan Çin'de 2008'in ilk yarısında 68 bin küçük şirket battı, sadece İnci Nehri Deltası bölgesinde 2.5 milyon kişi yıl sonuna kadar büyük ihtimalle işini kaybetmiş olacak. Ekonomide büyüme ölçüsü olarak kabul edilen gayrisafi yurtiçi hasıla 3'üncü çeyrekte yüzde 9 büyüdü ama bu son 5 yılın en yavaş büyüme oranıydı.
Geçen ay içinde iflas eden ve patronları kaçan bir şirkette maaşları ödenmeyen çalışanlar protesto için sokaklara dökülünce hükümet yetkilileri 72 saatten kısa bir süre içinde gelip 900 çalışana 500 bin dolar dağıttılar. Ödemelerin sigorta kapsamında yapıldığı belirtildi ancak bu durumun aslında "hükümetin el koyması" olduğu biliniyor.
Çin'de 30 yıllık kapitalist dönüşüm sürecinde ilk kez ekonomide gerçek bir sorun olduğu algısı ortaya çıktı. İktidardaki Komünist Parti açısından ise, kriz yalnızca ekonomik değil aynı zamanda siyasi. Kapitalizmle ilişkisi ilk bakışta belirsizlikler taşıyan hükümet iyi zamanlarda müdahaleden kaçınırken, başaşağı gidişin ilk işaretlerinin görülmesiyle birlikte, toplumsal bir karmaşayı önlemek için hızlı bir şekilde harekete geçti. Yerel hükümetler son haftalarda şirketlerin borçlarını ödeyebilmeleri amacıyla özel fonlar oluşturdu ve işsiz kalanlar için de işsizlik ödeneği uygulaması başlattı.
Protesto eylemleri arttı Son on yılda elektronik, tekstil, oyuncak ve mobilya üretimini hızla artırıp ABD gibi gelişmiş ülkelerdeki perakende satış firmalarına ihraç eden ülkenin güneyindeki sanayi kesiminde durum daha da kötü. küresel yavaşlama, artan hammadde ve işgücü maliyetleri ihraç ürünlerine yönelik talebi azaltırken, kapanan küçük ölçekli firmaların sayısı da hızla artıyor. Ekonomik görünüm tatsızlaşırken, hayal kırıklığı da büyüyor. Aralarında ürünlerini ihraç eden büyük çaplı şirket çalışanlarının da bulunduğu binlerce kişi ekim ortasından bu yana düzinelerce protesto eylemi düzenledi.
Yüzde 9'luk bir ekonomik büyüme oranı dünyanın hemen her yerinde coşkuyla karşılanır. Bununla birlikte yüzde 10'un üzerinde büyüme rakamlarına alışan Çin bu konuda istisna oluşturuyor. Üstelik bu rakamın ekonomistlere göre Çin'in istihdam piyasasında istikrar sağlamak için gerekli gördükleri yüzde 8'lik büyüme sınırına yakın olması endişeye neden oluyor. Milyonlarca Çin köylüsünün iş bulmak için kentlere akın ettiği bu dönemde ekonominin yavaşlaması hükümetin üstündeki baskının artması anlamına geliyor.
Dev şirketler zarar ediyor Daha önce büyümelerinin sınırsız olacağı düşünülen şirketlerin son dönemlerde sürpriz zararlar açıklaması da bu baskıyı daha da artırıyor. Ülkenin en büyük uluslararası havayolu taşımacılığı şirketi Air China, düşen yolcu sayısı ve yakıt maliyeti tahminindeki yanılgılar nedeniyle son yedi çeyrek dönemden bu yana ilk kez zarar açıkladı. Ülkenin döviz kredisi sağlayan en büyük finans kuruluşu olan Bank of China, kredi piyasasındaki kayıplarının yükseldiğini ve kârında son 2 yılın en yavaş büyüme döneminin yaşandığını bildirdi.
Çinli liderler ekonomiye istikrar kazandırmak için birçok yola başvuruyor. Son 6 haftada 3 kez faiz indirimine gidildi. İhracat vergilerinde yeni iskontolar devreye sokuldu, ev satınalma maliyetleri düşürüldü, altyapı harcamaları artırıldı. Bununla birlikte yavaşlayan Çin ekonomisinin tekrar hız kazanmasına yönelik umutlar pek artmadı. Diğer gelişen ekonomilerde de varolan benzer sorunlar ülkelerin önlem almasını zorunlu kılıyor.
Zengin ülkelere yaşam stilinizi değiştirin çağrısı
Süt tozu, mama ve hayvan yemi gibi ürünlere böbrek yetmezliğine neden olan melamin karıştırıldığının ortaya çıkmasıyla yaşanan son skandalda imajı büyük ölçüde zedelenen Çin, kendisinin de eleştirildiği çevre konusunda atağa kalkarak zengin ülkelere yüklendi. Başbakan Wen Jiabo cuma günü yaptığı açıklamada, zengin ülkelerin sürdürülebilir olmayan yaşam tarzlarını değiştirerek iklim değişikliğiyle savaşmalarını ve fakir ülkelerin kuraklık ve yükselen deniz seviyesi ile mücadelesine yardımcı olmalarını istedi.
Küresel finans krizinin zengin ülkelerin küresel ısınma ile mücadelelerini ertelemeleri için bir neden teşkil etmediğini belirten Wen'in bu açıklaması, dünyada en fazla karbondioksit üreten ülkenin Çin olduğu düşünüldüğünde, çevreye önem vermeme, düşük kaliteli ve sağlığa zarar verme potansiyeline sahip ürün eleştirileriyle karşı karşıya olan bu ülkenin, gelişmiş sanayi ülkelerine "sizin de eleştirilecek yönleriniz var" mesajını verdiğini akla getiriyor. Çin'in zengin ülkelerin ekonomik büyüklüklerinin yüzde 1'ini temiz teknolojiye dönüşüm için ayırmalarını ve üçüncü dünya ülkelerine küresel ısınmanın verdiği zararlar konusunda yardımcı olmalarını istiyor.