Sözcü yazarı Murat Muratoğlu, Türkiye İstatistik Kurumu'nun açıkaldığı Dış Ticaret Açığı verilerini değerlendirdi. "Ülkeye mal satmaya giden Türk işadamlarının hemen hepsi, Çin piyasasındaki malların ucuzluğu karşısında, ihracatçı olarak ayrıldıkları Türkiye'ye ithalatçı olarak döndüler" diyen Muratoğlu, "Sadece Ocak ayında 2 milyar 176 milyon dolarlık mal almışız Çin'den… Ne kadar satmışız? Söyleyeyim; 225 milyon dolar!" ifadesini kullandı.
"Türkiye Çin'e sattığı her bir dolarlık mal karşılığında bu ülkeden yaklaşık 10 dolarlık mal satın alıyor. Peki, ne almışız? Elektronik ürün, deri, kösele, mobilya, hazır giyim, iplik, plastik, abidik, gubidik…" diyen Muratoğlu, "Bunların hepsi Türkiye'de de üretiliyor. Yine de kuş uçuşu 7500 kilometre öteden daha ucuza geliyor. Sonra da Türkiye iyi gidiyor. Gidiyor ama nereye gidiyor?" diye sordu.
Türkiye İstatistik Kurumu ile Gümrük ve Ticaret Bakanlığı işbirliğiyle oluşturulan geçici dış ticaret verilerine göre; ihracat 2018 yılı ocak ayında, 2017 yılının aynı ayına göre % 10.7 artarak 12 milyar 457 milyon dolar, ithalat % 38 artarak 21 milyar 524 milyon dolar olarak gerçekleşti. İhracatın ithalatı karşılama oranı 2017 Ocak ayında %72,1 iken, 2018 Ocak ayında %57,9'a düştü.
Murat Muratoğlu'nun, "Buna ticaret değil, tecavüz denir!" başlığıyla (22 Mart 018) yayımlanan yazısı şöyle:
Alarm zilleri çalıyor bizimkilerin kulağına ninni gibi geliyor. Şöyle düşünün… Bir bakkalınız var. Çocuğunuza emanet edip gidiyorsunuz. Döndüğünüzde; “Baba müjde, 157 liralık mal sattım” diyor. Kaç liralık mal aldın yavrucuğum? “234 liralık!” Çat, çut… Şrakkk! Maazallah, çocuğu bakkala sokmazsınız bir daha…
* * *
Buyurun işte size Türkiye'yi emanet ettiğimiz İktidarın 2017 yılı dış ticaret bilançosu… Yaklaşık 157 milyar dolarlık mal satmışız, 234 milyar dolarlık mal almışız. Yaptığımız ticarette 77 milyar dolarlık açık yaratmışız. Deftere yazdırmışız. Böylesi bir tablo için alkış bekliyorlar. Türkiye için en kırılgan ekonomi deyince alınıyorlar. Ne var ki bu yıl da çok kötü başladı lakin hiç akıllanmıyorlar.
* * *
Geçen yıldan daha rezil bir tablo ile bu yılın Ocak ayında karşılaştık. Yine almışız, satmışız, Sadece bir ayda 9 milyar dolar açıkta kalmışız. Yuh! Ocak ayında ihracatın ithalatı karşılama oranı yüzde 58'e gerilemiş. Milyar dolarlardan bahsediyorum! Sadece bir ayda diyorum. Açıkta geçen yılı ikiye katladığımızı söylüyorum. “İyi gidiyoruz” diyorlar. Kötü gitmemiz için daha ne kadar açılmamız gerekiyor?
* * *
İhracat rekortmenimiz hangi sektör? Otomotiv… Geçen yıl 25.5 milyar dolarlık satış yapmışız. Bunu böyle söyleyince güzel görünüyor. İyi de bu ihracatı yapabilmek için 16.6 milyar dolarlık ara malı ithal etmişiz. Yani? 8.9 milyar dolar kardayız gibi görünüyor. Güzel kardeşim otomotiv deyince 21 milyar dolarlık da taşıt ithal etmişiz. Sektör bazında yine 12 milyar dolar eksideyiz!
* * *
Bir de ortada Çin fiyaskosu var. Çin ile ticari ilişkilerin en başına dönelim, 1982 yılına… Dönemin Cumhurbaşkanı Kenan Evren, Çin ziyareti sonrası çözümü bulmuştu; “Her Çinliye bir portakal satsak zengin oluruz.” Dâhice bir fikirdi… Kimse daha önce düşünmemişti! Portakaldan gaza gelip 80'li yılların sonu ve özellikle 90'lı yıllarda, ihracat amacıyla Çin'e giden Türk iş çevreleri Çin'de iş yapmanın ve mal satmanın kolay olmadığını anladılar.
* * *
Gidiş o gidiş… Ülkeye mal satmaya giden Türk işadamlarının hemen hepsi, Çin piyasasındaki malların ucuzluğu karşısında, ihracatçı olarak ayrıldıkları Türkiye'ye ithalatçı olarak döndüler. Sadece Ocak ayında 2 milyar 176 milyon dolarlık mal almışız Çin'den… Ne kadar satmışız? Söyleyeyim; 225 milyon dolar!
* * *
Türkiye Çin'e sattığı her bir dolarlık mal karşılığında bu ülkeden yaklaşık 10 dolarlık mal satın alıyor. Peki, ne almışız? Elektronik ürün, deri, kösele, mobilya, hazır giyim, iplik, plastik, abidik, gubidik… Bunların hepsi Türkiye'de de üretiliyor. Yine de kuş uçuşu 7500 kilometre öteden daha ucuza geliyor. Sonra da Türkiye iyi gidiyor. Gidiyor ama nereye gidiyor?