Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz, krizden çıkış sinyalinin ABD konut sektöründe geleceğini söyledi. Yılmaz, Türkiye'nin krizden tek başına değil, tüm dünyayla birlikte çıkabileceğini belirtti ve "ABD'nin konut sektöründe fiyatların artmaya başlaması, krizin sona erdiğinin işareti olacak" dedi.
Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz ve BBDK Başkanı Tevfik Bilgin, Türkiye Ekonomi Kurumu tarafından Ankara'da düzenlenen "Küresel Bunalım ve Türkiye Ekonomisi" başlıklı çalıştayın açılışına katıldı.
Çalıştayda konuşma yapan Yılmaz ve Bilgin küresel ekonomik kriz ve Türkiye'ye etkileri konularında değerlendirmelerde bulundular.
Katılımcıların sorularını yanıtlayan MB Başkanı Yılmaz, Türkiye'nin küresel kriz ortamında dış borçlarına ilişkin bir soru üzerine, dış borcun önemli bir bölümünün özel sektöre ait olduğunu söyledi.
Yılmaz, "Bugünümüz 2001'deki durum ile kıyasladığımızda kamu sektörü açık döviz pozisyonu açısından daha güçlü ama reel sektörümüz nisbi olarak döviz açık pozisyonu daha yüksek. Buradan hareketle 2009 yılında uluslararası kredi piyasalardaki daralmayı ve çalkantıları da göz önüne alarak acaba Türk ekonomisi ve onun alt kesimleri dış piyasalardan bir önceki dönemlerde olduğu gibi borçlanabilecek mi? Bu durum sürdürülebilir mi? Merkez Bankasının yaptığı bir çalışmaya göre, 1995'ten 2007 yılı sonuna kadar Türkiye'de şirketler kesiminin, mali kesimin ve kamunun borç çevirme oranlarına baktık ve şunu gördük ki 2001 krizi dahil Türkiye'de borç çevirme oranları yüzde 100'ün altına düşmemiş" dedi.
Yılmaz, "En son eylül ayında Lehman Brothers'ın battığı, çalkantıların, iflasların zirveye çıktığı dönemde bile bizim reel kesimin şirketleri yüzde 100'ün üzerinde yüzde 180 oranlarda borçlarını çevirmişlerdir. Ancak bir şeyi göz ardı etmememiz lazım 2001 yılında kriz Türkiye'nin kriziydi dışarıda likidite boldu, bugün kriz dünyanın krizi dünyada likidite eskisi kadar bol değil. Bolluk dönemi bitti. Dolayısıyla önümüzdeki dönemde Türkiye'nin dış borcunu çevirme kabiliyeti kapasitesi önceki yıllardaki gibi yüksek olmayacak" diye konuştu.
Kısa dönemde genişlemeci politikaların Merkez Bankasının para politikasını etkileyip-etkilemeyeceğine dönük bir soru üzerine de Yılmaz, daraltıcı ancak genişlemeci maliye politikasıyla söylemek istediklerinin, "borç oranlarının milli gelire oranını azaltarak, özel sektörün kullanabileceği fon miktarının artırılması" olduğunu bildirdi.
Orta vadede ve içinde bulunulan koşullarda bunun Türk ekonomisi için daha sağlıklı ve faydalı olacağını belirten Yılmaz, buradan hareketle para politikası açısından sistemin ihtiyaç duyduğu likiditeyi gerektiği, yerde gerektiği miktarda ve gerektiği zaman vermeye devam edeceklerini vurguladı.
Yılmaz, "Bankalarımızı, mali sistemi fonlamaya devam edeceğiz. Bir likidite sıkıntısı çektirmeyeceğiz. Dolayısıyla onların da bize güvenerek fonlamanın akacağını, devam edeceğini inanarak reel sektörle ilişkilerini bu çerçevede düzenlemelerini öngörüyoruz" diye konuştu.
Bir katılımcının ABD'de işsizlik rakamlarının artacağı dikkate alındığında, Türkiye'deki endişelerin de arttığına işaret etmesi ve Türkiye'nin güven sorununu nasıl aşacağını sorması üzerine Yılmaz, kendilerinin imkanları ölçüsünde tedbirler almaya mecbur olduklarını ifade etti.
Yılmaz, şöyle konuştu: "Ancak biz bu sorundan tek başına çıkmamız mümkün değil bütün dünya ile birlikte çıkacağız dolayısıyla ne zaman çıkmaya başlayacağımız sorusunun cevabı da ABD'de. Konut sektöründeki fiyat düşüşlerinin durması, fiyat artışlarının, tekrar konut fiyatlarının artmaya başlaması, orada hafif bir enflasyonun başlaması elbet krizin sona erdiğinin işareti olacak diye düşünüyorum."
BDDK Başkanı Bilgin: "3. bir faiz daha çıktı karşımıza tefeci faizi"
Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu Başkanı, reel sektörü eleştirerek sahip çıktı. BDDK Başkanı Tevfik Bilgin, bankaların bilançolarının şeffaf olduğunu vurguladı, "Ama bazı reel sektör firmaları için aynı şeyi söyleyemeyiz" dedi.
Bilgin, Maliye'nin bankalara çıkardığı 2 milyar dolarlık vergi borcuna da Süpriz vergiler çok olumsuz etki yapar" sözleri ile tepki gösterdi.
BDDK Başkanı Bilgin, kriz hakkında bir çok veri ve endeks bulunduğunu, ancak kendisinin bir takım başka göstergelere de baktığını ifade etti.
Bilgin, "Ankara'da OSTİM'de 6-7 aydır elektrik tüketimi giderek azalıyor. Bankaların çağrı merkezlerine gelen telefonlar şiddetli bir şekilde azalıyor. Bilgisayar oyun satışları çok yüksek bir oranda artıyor ve Milli Piyango biletlerinin yüzde 90'ı dün itibariyle satılmış... Bunlar da farklı göstergeler" dedi.
Konuşmasında, kriz sürecinde "tefeci faizinin" gündeme geldiğine dikkat çeken BDDK Başkanı Bilgin, "Şu anda piyasada 3 tür faiz bulunuyor. Birincisi Merkez Bankası faizi, ikincisi piyasa faizi ki normal dönemlerde Merkez Bankası faizi ile bankaların uyguladığı faizin birbirine yakın olması lazım, ama arada bayağı bir fark görüyoruz şu anda, bu da piyasadaki tansiyonu gösteriyor. Yalnız bu dönemde üçüncü bir faiz daha çıktı karşımıza. Bu her zaman olan bir faizdi ama biraz daha fazla gündeme geldi, tefeci faizi. Eğer bankalara gidemeyen iş adamı varsa ya da paraya ihtiyacı olan kesimler varsa... maalesef bu dönemde en aktif çalışan piyasalardan biri de tefeci piyasası ve faizleri de çok yüksek" şeklinde konuştu.