Sözcü gazetesi yazarı Çiğdem Toker, yeni tip Koronavirüs (Covid-19) salgınıyla mücadele için yapılacağı söylenen iki salgın hastanesinin yapımına ilişkin, "Herhalde Erdoğan yetki vermese, Rönesans şirketi, Yeşilköy ve Sancaktepe'deki sahra hastaneleriyle ilgili duyuruyu yapmazdı. Küçük bir ayrıntıya takılmamak mümkün değil. Prefabrik nitelik taşısa da sonuçta bu hastaneleri kurmanın bir maliyeti var. İşte bunun için bir ihale açılıp açılmadığını bilmiyoruz." düşüncesini dile getirdi.
Toker, "Gerçi Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, sahra hastanelerinin yap-işlet-devret modeliyle mi yapılacağı sorusuna 'Hayır, kendimiz işleteceğiz' cevabını verdi ama o kadar. Diğer olasılık, ülkeyi yönetenlerin kamu özel işbirliği projelerinden kalan alışkanlıkla bu bilgiyi vermeye ihtiyaç duymaması." görüşünü savundu.
Toker, "Gerçekten de Rönesans'ın yap-kirala-devret modeliyle üstlendiği Elazığ, Yozgat, Adana, Bursa ve yapımı süren İkitelli Şehir Hastaneleri'nde Sağlık Bakanlığı'nın şirkete milyonlarca dolar kira ödemesi yapacağını biliyoruz ama sözleşmeler gizli olduğu için rakamların ayrıntısı ve güncel halini değil. Hâl böyle olunca, Cumhurbaşkanlığı Sarayı, Okluk Yazlık Sarayı, MİT yerleşkesi, yapımı süren Yargıtay binalarının yanı sıra kamu yatırım portföyünde çok sayıda şehir hastanesi bulunan grup, imtiyazlı bir konuma sahip görünüyor. İmtiyazlı görünüm demişken, Rönesans Holding'e Dünya Bankası'nın finans kuruluşu IFC'nin de ortak olduğunu anımsatalım." ifadesini kullandı.
Toker yazısında şunları kaydetti:
İşçilere ücretsiz izin halinde ödenecek günlük 39 lirayı, 24 kuruşuna kadar hesaplayan devlet, -salgın hastalık için olsa bile- bu yatırımların tutarını, ihale usulünü açıklama gereği duymuyor. Nedenini merak etmiyoruz tabii.
Yazının devamı için tıklayın