Gündem

CHP'ye belaltı ekip kurmayı öneren gazeteci!

Gazeteci İklim Bayraktar Kaleli’nin teknik takibe alınan görüşmelerinde bir kişiyle yaptığı görüşmeyi kayda almak için Kılıçdaroğlu’ndan teknik cihaz iste

08 Mart 2011 02:00

T24 - Ergenekon soruşturması kapsamında yapılan son operasyonda gözaltına alınan ve savcılık sorgusunun ardından serbest bırakılan gazeteci Odatv Ankara temsilcisi İklim Bayraktar Kaleli’nin teknik takibe alınan görüşmelerinde CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’ndan teknik cihaz istediği ortaya çıktı. Bu olay, Bayraktar’ın 21 Şubat 2011 tarihinde YARSAV eski Başkanı Ömer Faruk Eminağaoğlu’yla yaptığı telefon görüşmesinde ortaya çıktı. 

Konuyla ilgili detaylar Bayraktar'ın eski YARSAV Başkanı Ömer Faruk Eminağaoğlu ile 21 Şubat 2011'de yaptığı telefon görüşmesinde yer alıyor. Eminağaoğlu ile yaptığı telefon görüşmesinde Kılıçdaroğlu'na "Sana bu kadar büyük balık getirebilirim" dediğini onun ise "Git kendi şartlarınla yap getir" dediğini öne süren Bayraktar; konuşmasının devamında "En büyük balığı getireceğim yardımcı ol. En azından bunun için ufacık da olsa alet lazım değil mi, bir şey lazım onu sağla. Tamam de. Destek ol güç ver. Yok olmaz deme. 'Ya da kendin yap'getir' de, ben yaptıktan sonra Youtube koyarım sana ihtiyacım yok ki" diyerek dert yanıyor.

Habertürk gazetesinin haberine göre; Baykal'la yaşadıklarını anlatmak için Kılıçdaroğlu'na gittiği öne sürülen Bayraktar, "Bak 4 saattir oradayım ya. 45 dakika görüşebilmek için 4 saattir onların içinde, orada 'Kale'de en üst kattayım ya. Ya yaşadıklarım gördüklerim, diyaloglar rehavet var ya. Böğüre böğüre ağlayacağım şimdi ya" sözleriyle 'Kale' olarak nitelendirilen CHP Genel Merkezi'nde yaşadıklarına da isyan ediyor. Eminağaoğlu ile yaptığı görüşmede şok bir itirafta da bulunan Bayraktar, "Sana bir şey söyleyeyim mi. Ben bütün bunları da kaydettim. Yasal değil yaptığım, etik değil ama kaydettim" diyor. Bayraktar, telefon görüşmesinde Kılıçdaroğlu'na yönelik tepkisini de "Burnunun dibinde ne haltlar beceriyor yok mu senin ekibin adamın, bir belden vurma ekibin. Sen kur diyorum ya" şeklinde dile getiriyor.

İkili arasındaki görüşmenin Taraf gazetesinde yayımlanan ayrıntıları şöyle:

İ.B.K: Böğüre böğüre ağlamak istiyorum şu an.

Eminağaoğlu: Hayrola?

İ.B.K: Sana biriyle görüşmeye gidiyorum dedim ya (Kemal Kılıçdaroğlu kastediliyor).

Eminağaoğlu: Evet

İ.B.K: Görüştüm çıktım şimdi yanından, 45 dakika görüştük. Ama bütün umutlarım, inancım, her şeyimi yitirdim. Yani o kadar açık konuştum ki, şaşırdım. Başbakanlık koltuğunda oturup bu ülkeyi yönetecek kapasite yok.

Eminağaoğlu: Zaten bugün buraya gelinmesinin sebebi bu tablo değil mi?

İ.B.K: İnanılır gibi değil. O kadar kalın bir cümle kuruyor ki, yani tamam, gücü olan yapsın, yap, ben gereğini yaparım. Ya Allah Allah git yap diye bir şey var mı ya. Diyorum ki ben sana bu kadar büyük bir balık getirebilirim. O diyor ki tamam sen git kendi şartlarınla yap getir. Anlıyor musun?

Eminağaoğlu: Anlıyorum.

İ.B.K: Ama hani en büyük balığı getireceğim diyorum, yardımcı ol, en azından bunun için ufacık da olsa bir alet lazım değil mi, bir şey lazım. Onu sağla. Tamam de. Destek ol, güç ver. Yok olmaz deme. Tamam kendin yap getir de, ee ananın... Ben yaptıktan sonra youtube da koyarım ya, sana ihtiyacım yok ki.

Eminağaoğlu: Aynen öyle.

İ.B.K: Böyle mi çalışıyorsunuz, bu kadar yani etik ol, belden aşağı vurma.

Eminağaoğlu: Ya her şey buraya geliyorsa böyle geldi işte.

İ.B.K: Evet, Bu kadar aymazlık. Bak 4 saattir oradayım ya, 45 dakika görüşebilmek için, 4 saattir onların içinde. Orada kalede (CHP) en üst kattayım ya. Ya yaşadıklarım, gördüklerim, diyaloglar, rehavet var ya. Böğüre böğüre ağlayacağım şimdi biliyor musun?

İ.B.K: Burnunun dibinde diyorum, ne haltlar beceriyor, yok mu senin ekibin adamın, bir belden vurma ekibi de sen kur diyorum ya, bul bu kadar basit. Yok işte diyor bende.

Eminağaoğlu: Bırak belden vurma, normal bir çalışma gurubu kursun, her yerde ne oluyor bitiyor, düzenli olarak bir arşiv, bilgi bankası, mevcut ortaya dökülenlerden bir bilgi bankası oluştursun, o aykırılıklar.

İ.B.K: Yok öyle bir şey, bütün gün ilk üç danışmanıyla birlikteydim, onların odasındaydım, yok öyle bir şey.

Eminağaoğlu: Tamam kendine iyi bak. Bu böyle, yani ne kadar yakınında görürsen gör herkes böyle, bana bunu 5 yıldır yaşattılar.

İ.B.K: O zaman biz aptalız, o kadar umutsuzum ki şu anda anlatamam. Hayal kırıklığını, zavallı bir böcek hissini ve sana bir şey söyleyeyim mi ben bütün bunları da kaydettim. Yasal değil, yaptığım etik değil ama kaydettim.

Eminağaoğlu: Yok, onları yapma İklim.

İ.B.K: Sırf en azından senin gibi çok değer verdiğim insanlar inanmaz anlatacaklarıma diye kaydettim.