CHP Parti Meclisi üyesi avukat Sera Kadıgil, nisan ayındaki partili cumhurbaşkanlığıı öngören referanduma ilişkin olarak "Kesinlikle 'Hayır' çıkacak. Bu referandumu 5 yıl sonra büyük bir mutlulukla hatırlayacağız" dedi. Kadıgil, "Atatürk’ün reddettiği yetkileri, tek adam sistemini istiyorlar. Nutuk’a bakın. 100 yıl sonra başladığımız yerdeyiz." diye konuştu.
Gözaltına alınmana, savcının tutuklama istemesine ne diyorsun?
Benim o tweetleri attğım yıl 2011. Flood üstelik. Aşağılık insanlar kesip biçiyor, öne çıkarıyorlar. Zaten adliyedeydim. Bir daha karakola sevk edilmeme gerek yoktu. Ben 4. kattaydım, soruşturma savcısı da 6. kattaydı. Savcı işin gerçeğini ilk defa benim savunmalarımdan öğrendi. Benim Twitter’deki açıklamalarımı bile okumamıştı. Dedim ki ‘o tweeti koymuşlar önünüze ama onların önü arkası da var.’ Tutuklama isteyince hakikaten şaşırdım. Üzülmedim ama sinilendim. İnan ki, o savcıya da kıyamıyorum aslında. Samimiyim. Adamın üstünde nasıl bir baskı var acaba tahayyül edemiyorum bunu da. Mahkemenin serbest bırakma kararı çok açık. Hakim, ‘suç unsurları oluşmamıştır’ dedi.
Sana bunu yaşatanlara dava açacak mısın?
Bana yapılanlar çok açık bir iftira suçu. Hedef gösterdiler. Hem de halkı kin ve düşmanlığa tahrik ettiler. CHP’lileri ötekileştirmek, halkın bir kesiminin CHP’lilerden nefret etmesini sağlamak için bunu yaptılar. Hangi hakimin önüne koyarsanız koyun, bunu yapanlar ceza alır.
Bunların hepsine dava açarım, kazanırım ama ben ‘hayır’la ilgili işimi gücümü bırakıp, bunlarla uğraşmayacağım. Küfür eden 146 kişiyi isim isim tespit ettik. Ancak, mesaimden bir saniye bile ayırmam, bu insanlara iltifat olur. Galeyana gelip küfür edenlerin gerçeği gördükten sonra pişman olabileceklerini düşünüyorum. Böyle bir sabıkayla yaşamalarını istemiyorum. Yangından mal kaçırır gibi rejimi değiştiriyorlar ve benim önümde 70 günüm var. 70 günden bir gün bile çalmayacağım.
Evet kampanyasını nasıl değerlendiriyorsun?
Dikkat edersen, AKP yandaşı insanlar da bu taslağı savunamıyor ki. Vatan millet sakarya edebiyatıyla bir şeyi pazarlıyorlar. Ucunun nereye varacağına dair en küçük bir fikirleri yok bu insanların. Evet videolarına bakın. Bu insanların bir kısmının neye evet dedikleri konusunda hiçbir fikri yok. İçlerinde vatansever, inandırılmış bir kesim de var.
15 yıllık bir siyasi iktidar var. Bundan daha güçlü bir siyasi istikrar olabilir mi? Sen 15 yılda yapamadığını rejimi değiştirip, otoriter bir rejim kurarak mı yapacaksın? ‘Hızlı gideceğiz’ diye insanları kandırıyorlar. Bir arabamız var diyelim. 300 basar bir hale getiriyoruz arabayı. Öbür taraftan gizli gizli frenlerimizi söküyorsunuz. O frenleri sökünce 300’le gitmenin bir manası yok.
Bugün değilse yarın duvara toslayacaksın sen. AKP bugüne kadar ne yapmak istedi de yapamadı. Bir tane örnek göstersinler susayım diyorum, gösterebilen yok. Terörle mücadele için, ekonomik krizi engellemek için ne yapmak istediniz, hangi yasayı çıkarmak istediniz de parlamenter sistem size engel oldu?
Hayır diyenler nasıl bir kampanya örgütlemeli?
Türk milleti o kadar öngörüsüz bir millet değil. Ben bu millete güveniyorum. İnsanların kutuplaştırılması sadece AKP’ye hizmet ediyor. Bizim bundan sakınmamız lazım. Evet diyecek herkes vatan haini değil. O kadar şımarıkça bir teklif getirdiler ki, artık kimse sessiz kalamıyor. İnsanlar korku sınırını aştı. Sıradan bir seçim değil bu. Atatürk’ün kurduğu Türkiye Cumhuriyeti, ilelebet payidar olmaya devam etsin mi yoksa ‘biz bitirelim mi’ oylaması.
Türk milletinin buna evet demeyeceğini biliyorlar. Çok da iyi bir şey oldu. Herkes, içten, dört elle Mustafa Kemal’e sahip çıkmaya başladı. Biz 5 yıl sonra buyük bir mutlulukla hatırlayacağız bu referandumu. Vatan için içi yanan herkes şu an kendi mahallelerinde komiteler oluşturuyor. Kesinlikle hayır çıkacak.
Seni tanıyabilir miyiz?
Avukatım. Sendikacıyım. Aktivistim. İstanbul Barosu’nda hayvan hakları komisyonunda uzun yıllar görev aldım. Derneklerde ve sendikalarda her ne yapıyorsak, gelip gelip siyasete tosladığımızı gördüm. Oyuncuların hakları, kadınların hakları, hayvan hakları vs. Siyaset hiçbir şekilde bu konularda bir aksiyon almıyor, mış gibi yapıyor. Sivil toplumu baskılıyor. Bunu gördüm.
2012’de CHP kadın kolları merkez yönetim kurulu üyesiydim. PM üyeliği teklifi gelince seve seve kabul ettim. 2014’ten beri PM üyesiyim. Benim hukuk doktoru olup, bir şey yapabilmemin, ofisimde mutlu mutlu avukatlık yapabilmemin, çalıştığım sendikalar için bir şeyler yapabilmemin ilk şartı, önce içinde bulunduğumuz baskıcı ve tuhaf düzeni düzeltmekten geçiyor. Siyaseten bu durumu çözemedikçe, mesela şu an avukatlık yapamıyoruz ki zaten. Ergenkon davasıyla başladım avukatlığa. Kendimi müthiş bir oyunun ve adaletsizliğin içinde buldum. Hatta gittim 5 ay İngiltere’de yaşadım. Baktım, memleketi bırakamıyorum, koşa koşa geri döndüm.
Peki neden hukuk?
Hukukçu olmamda babamın etkisi oldu ilk başta. Babam Engin Çelik Kadıgil, eski savcı. Savcı olmak istiyordum. Toplum için çalışmak, gördüğüm kötülüklerin üstüne gideyim istiyordum. Bizim okuduğumuz dönem çok talihsiz bir dönemdi. FETÖ’cü olmayan, nerdeyse kimse hakim savcı olarak alınmıyordu. Böyle bir ortamda da savcı olacağım diye diretmenin anlamı yoktu. Rahmetli Kemal Sunal da Vefa Lisesi mezunu, ben de. Ortaokuldaydım, bir boza gününde Kemal abiyle muhabbetimiz oldu. O zaman o demişti, oynadığı, tekrar tekrar yayınlanan filmlerden hiç para almadıklarını... Kemal abiler, kanalların milyonlar kazandığı eserden cüzi de olsa bir pay alabilsinler istedim. Telif meselesine yoğunlaştım avukat olunca.
Silivri’de avukatlık yaparken, Savcı Zekeriya Öz, Ergenekon’u soruşturuyordu. Şu an kaçak...
Stajyer avukattım o dönem. Zekeriya Öz’ün DGM’deki odasından suratıma kapıyı vurduğunu bilirim. Dönemin Başbakanı, ekranlara çıkıp ‘ben bu davanın savcısıyım’ diyordu. O zaman FETÖ diye bir şey yoktu ‘hoca efendi’ vardı. Zekeriye Öz’ün kaçmasına da hiç şaşırmadım. O tıynette bir adamın zaten şerefli Türk subayları gibi ‘buyrun yargılayın’ demesini hiç beklemiyordum. Ne yaptığını çok iyi biliyordu. Ters düşünce uçtu gitti. Uçuranlara bakmalı. Şunu da söylemem lazım Gülen cemaatinin ne olduğunu hükümet anladıktan sonra, ayıklanan hakim ve savcılar içime bir parça su serpti.
Atatürk’ün reddettiği yetkileri, tek adam sistemini istiyorlar. Nutuk’a bakın. 100 yıl sonra başladığımız yerdeyiz.