Millli Eğitim Bakanlığı, geçen hafta imzalanan 5 yıllık protokol kapsamında adı Karaman’daki çocuklara yönelik cinsel istismar skandalına karışan Ensar Vakfı’na "yaygın eğitim kurumlarındaki kursiyer ve eğiticiler ile örgün eğitimdeki öğrenci ve öğretmenlere yönelik sosyal, sanatsal, kültürel, sportif, bilimsel, teknolojik etkinlikler ile ilgili seminerler, proje çalışmaları, yarışmalar, mesleki ve teknik kurslar düzenleme" yetkisi verdi.
"Vakıf ve derneklerin Milli Eğitim Sistemi'ne dahil edilmesinin Anayasa'ya aykırı olduğunu" belirten Eğitim-İş, 24 Temmuz’da imzalanan işbirliği protokolünü yargıya taşıma kararı alırken; CHP Trabzon Milletvekili Avukat Haluk Pekşen de Ensar Vakfı’na e-yaygın otomasyon sistemine erişim izni verilecek olmasının veri güvenliği ve gizliliğinin ihlali anlamına geleceğini söyledi.
Ensar Vakfı’na orta öğretim kurumlarında kulüp kurma imkanı tanıyan ve ‘Milli Eğitim Bakanlığı Hayat Boyu Öğrenme Genel Müdürlüğü, e-yaygın sistemde yer almayan ve Vakıf tarafından yapılacak yeni öğretim programları teklifine mevzuat ve ihtiyaçlara göre e-yaygın sistemde yer verilmesine açık olur’ ifadeleriyle vakfa müfredatı etkileme olanağı sağlayan protokolü T24’e değerlendiren Pekşen, protokolün vakfın yükümlülüklerini tanımlayan 6.5’inci maddesinde dikkat çekti.
“Bakanlık, kendisinin olmayan yetkiyi vakfa devrediyor”
“Ensar Vakfı, kursiyer ve kurs bilgilerinin e-yaygın sistemine işlenmesinde halk eğitim merkezleriyle işbirliğinde çalışır” maddesiyle vakfa “yaygın eğitimle ilgili iş ve işlemlerin veri tabanı üzerinden mevzuata uygun olarak elektronik ortamda yürütüldüğü ve bilgilerin muhafaza edildiği sistem” olarak tanımlanan e-yaygın’a erişim izni verildiğini savunan Pekşen, “Bu madde ile 6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu yok sayılmakta ve Ensar Vakfı’na kanuna aykırı olarak kişisel verilere ulaşma imkânı sağlanmaktadır” dedi. Protokolü yargıya taşıyacaklarını belirten Pekşen, şöyle devam etti:
“Sözüm ona Ensar Vakfı’yla bir çalışma programı yapılıyor ve bunun içerisinde tüm ailelerin veri bilgilerinin depolanması, saklanması yükümlülüğü de vakfa veriliyor. Bir kere Milli Eğitim Bakanlığı’nın vatandaşların kişisel verilerini toplama gibi bir yetkisi yok, olmayan yetkisini de Ensar Vakfı’na kullandırması söz konusu olamaz. Çocuklar ve yaşları küçük olduğu için onların ailelerinin, yani milyonlarca insanın kişisel verilerini Ensar Vakfı alacak, saklayacak. Fişleme mi yapacak? Bu, kişisel verilerin korunmasına ilişkin anayasal hak ve özgürlükleri ihlal eden bir düzenleme.”
“Bakanlık, sahip olduğu mutlak yetkiyi Ensar Vakfı’na devretmiştir”
Milli eğitime ilişkin politikaları düzenleme yetkisinin Anayasa’nın 42. maddesiyle Milli Eğitim Bakanlığı’na verildiğini hatırlatan Pekşen, “Ama burada hiçbir sınır gözetmeksizin sözümona kültürel, sosyal, sportif faaliyetler adı altında bakanlık sahip olduğu mutlak yetkileri hiçbir sınırlama konulmaksızın, yer ve zamanı kendisi seçebileceği şekilde Ensar Vakfı’na devretmiştir” diye konuştu.
“Kamu personeli Ensar Vakfı
bünyesine alınıyor”
Protokolün 6.4’üncü maddesinde yer alan, “Halk eğitim merkezleri, protokol kapsamında açılacak kurslarda ihtiyaç duyulduğunda kendi bünyesinde bulunan öğretmenlere, uzmanlara veya usta öğreticilere görev verilmesini sağlar” ifadelerinin de hem iş yasası hem de milli eğitim mevzuatı açısından kamu hiyerarşisiyle bağdaşmayacak bir durum yarattığını belirten Pekşen, “Halk eğitim merkezlerinde kamu kadrosunda bulunan eğiticiler ve personel de hiyerarşik yapı içerisinden çıkarılarak Ensar Vakfı bünyesine alınıyor. Kamu hiyerarşisinde yer alan çalışanlar, sapkın eylemleriyle daha önce gündeme gelen bir vakfın yönetimi altına sokuluyor” görüşünü dile getirdi.
“Vakfın, kamu hizmeti imtiyazını
bloke etmesinin önü açılıyor”
Protokolün ancak karşılıklı olarak feshedilebileceği maddesini de "dehşet bir durum" olarak nitelendiren Pekşen, “Kamu hizmeti imtiyazı, eğitim alanında Anayasa’nın daha önce de bahsettiğim 42. maddesiyle mutlak olarak MEB’e verilmişken, bu protokolle devredilen yetkileri bakanlık tek taraflı olarak feshedemiyor. Ancak karşılıklı olarak anlaşarak fesihe gidilmesi söz konusu, yani kamu hizmeti imtiyazını bu protokolle bir vakfın bloke etmesinin önü açılıyor. Tam bir kepazelik, buna söylenecek başka bir şey yok. Bunu yazan kişinin, altına imza atan bürokratın yalnızca hukuk bilmezlik değil, akli meleke sorunu da var demektir” iddiasını öne sürdü.
“Tam bir Talibanlaştırma protokolüdür”
“Anayasanın ve mevcut yasaların kamu güvenliği, kamu düzeni ve kamu yararı ilkeleriyle bağdaşmayan bu protokolü biz de derhal yargıya taşıyacağız” diyen Pekşen, sözlerini şöyle sonlandırdı:
“Bu tam bir Talibanlaştırma protokolüdür. Afganistan’da da süreç böyle başlamıştı. Orada da, din adı altında birtakım radikal ideolojilerin vakıflar yoluyla eğitime sızmasına izin verilmişti.“
Ensar okullarda kulüp açacak,
personeli eğitici olarak görev yapacak
Milli Eğitim Bakanığlı’yla Ensar Vakfı arasında imzalanan ve tamamını buradan okuyabileceğiniz protokol kapsamında hayata geçirilecek uygulamaların bir kısmı şöyle:
· Ensar Vakfı, orta öğretim kurumlarında kulüp kurabilecek.
· Bakanlık ve halk eğitim merkezleri (HEM), düzenlenen etkinliklere katılım konusunda Ensar Vakfı’yla koordineli çalışacak.
· ’Mevzuat ve ihtiyaçlara göre’ e-yaygın sistemdeki öğretim programlarına Ensar Vakfı tarafından katkı sağlanabilecek.
· Halk Eğitim Merkezleri, açılacak kurslarda vakıf personelinin eğitici olarak görev yapmasına olanak sağlayacak. Aynı zamanda da kendi bünyesinde bulunan öğretmen, uzman ve usta öğreticilerin vakfın düzenlediği etkinliklerde görev almasına izin verecek.
· Ensar Vakfı sadece halk eğitim merkezleri bünyesinde değil, ‘gerekli görümesi halinde iş sağlığı ve güvenlik tedbirlerinin alınması’ şartıyla kurum dışında da faaliyet düzenleyebilecek.
“Protokolde yer almayan hususlar..."
5 yıl geçerli olduğu belirtilen ve "gerekli görüldüğünde karşılıklı mutabakat ile sonlandırılabileceği" kaydedilen protokol, süresi bitiminde yenilenmediği takdirde 5 yıl daha devam edecek. Protokolde yer almayan hususlar öncelikle ilgili mevzuata göre, mevzuatta hüküm bulunmaması durumunda ise "taraflar arasında iyi niyet, karşılıklı anlayış ve uzlaşma kuralları çerçevesinde" çözümlenecek.
Ne olmuştu?
Ensar Vakfı ve KAİMDER’in adı, Karaman’da ortaya çıkan erkek öğrencilere cinsel istismar davasına karışmıştı. Adı geçen vakıflara ait yasadışı yurtlarda/evlerde kalan öğrencilere dini dersler veren Muharrem Büyüktürk, 45 erkek öğrenciye cinsel istismarda bulunduğunun ortaya çıkmasının ardından gözaltına alınmış ve çıkarıldığı mahkemece 508 yıl hapis cezasına çarptırılmıştı. Cumhuriyet Başsavcılığı, Ensar Vakfı ve KAİMDER için ise soruşturmaya yer olmadığına karar vermişti.