Sosyalist Enternasyonal Başkan Yardımcısı CHP’li Umut Oran, 1 Kasım seçimleri için milletvekili adayı olarak gösterilmemesiyle ilgili olarak, "7 Haziran benim için kazaydı, 1 Kasım ise artık bu kazanın bilinçli bir tercih ve irade olduğunu ortaya koydu. Birlikte mücadele ettiğim parti üst yönetimindeki arkadaşlarımın sessizliği de dikkat çekici" dedi.
Umut Oran, aday yapılmamasıyla ilgili ilk değerlendirmesini, #UmutOranMeclise kampanyasını başlatıp yürüten gönüllülerine yazdığı mektupta yaptı.
'Gün, AKP karşısında birlik olma günüdür'
Aday gösterilmese de 70 bin kişinin kendisi için imza desteği vermesinin çok anlamlı olduğunu belirten Umut Oran, “7 Haziran benim için kazaydı, 1 Kasım ise artık bu kazanın bilinçli bir tercih ve irade olduğunu ortaya koydu. Birlikte mücadele ettiğim parti üst yönetimindeki arkadaşlarımın sessizliği de dikkat çekici. Çünkü İzzetbegoviç’in de dediği gibi ‘Ve her şey bittiğinde hatırlayacağımız şey; düşmanlarımızın sözleri değil, dostlarımızın sessizliği olacaktır.’ Bugün ise troller ellerini ovuşturarak bekliyor biliyorum, ancak onları sevindirmeyeceğim. Her zaman olduğu gibi partim için çalışmaya devam edeceğim. Gün, AKP karşısında birlik, beraberlik ve dayanışma içinde olma günüdür” dedi.
Umut Oran, adaylık sürecinde sosyal medya üzerinden organize olarak kendisine destek veren 70 bin kişi için bir teşekkür mektubu kaleme aldı.
Umut Oran’ın mektubu şöyle:
Sevgili Yol Arkadaşım,
Her zaman desteğini hissettiğim bana inanan, güvenen değerli dostum
Bu dönemde Türkiye’nin her yerinden beni arayan, Facebook’ta grup kuran ve Change.org üzerinden imza veren ve 70 bin kişi bir araya gelip #UmutOranMeclise çağrısında bulunan siz dostlarıma ne kadar teşekkür etsem azdır.
Ancak sizin de bildiğiniz gibi 1 Kasım seçimleri için Sayın Genel Başkan ve CHP üst yönetimi tarafından aday gösterilmedim. Sizlerin katılımcı çoğulcu demokrasilerde çok önemli olan bu girişimi, CHP üst yönetim tarafından dikkate alınmasa da benim için ve partimin tabanı için çok değerli ve anlamlıdır. Desteğiniz, 24. Dönem İstanbul Milletvekili olarak ülkem ve partim için doğru ve yerinde siyaset yaptığımın göstergesi olmuştur.
Hatırlayacaksınız; 7 Haziran seçimleri öncesinde havuz medyası tarafından partimi ve şahsımı hedef alan akıl almaz bir saldırıyla karşı karşıya kalmıştım. O dönem Sayın Genel Başkan’ın da yönlendirmesiyle önseçime katılamamış ve onun önerisiyle kontenjan adaylığına başvurmuştum. Ancak bildiğiniz gibi bu süreçte aday gösterilmemiştim.
Nedenini anlamadığım bu hareket karşısında, Genel Başkan Yardımcısı olarak 4 yıl boyunca birlikte, omuz omuza mücadele ettiğim üst yönetimdeki arkadaşlarımın tepkisizliği de dikkat çekicidir. Çünkü Aliya İzzetbegoviç’in de dediği gibi “Ve her şey bittiğinde hatırlayacağımız şey; düşmanlarımızın sözleri değil, dostlarımızın sessizliği olacaktır.” Dostların sessizliği üzse de bir gün bile partime küsmeyi aklımdan geçirmedim, partime hizmet etmeye devam ettim.
7 Haziran’da aday gösterilmememi ‘kaza’ olarak nitelemiş ve bunun 1 Kasım’da telafi edileceği umudunu taşıdığımı dile getirerek yeniden adaylık başvurusunda bulunmuştum. Ancak bu kez de hiçbir somut ölçüte dayanmayan ve gerekçesini bilemediğim biçimde milletvekili aday listesinde yer almadım. Ne yazık ki bu ‘kaza’nın bilinçli bir tercih ve irade olduğu artık ortaya çıkmıştır.
'Partiye küsme lüksümüz yok'
Bugün trollerin ve demokrasi düşmanlarının ellerini ovuşturarak bizim yılmamızı ve birbirimize düşmemizi beklediklerini biliyorum, ancak onları sevindirmeyeceğim. Partime zarar vermemek için seçim ve parti politikalarına dair söyleyeceklerimin geri kalanını kamuoyu aracılığıyla değil CHP yönetimine bizzat ileteceğim.
7 Haziran öncesinde de bugün de aday olmamam nedeniyle bana ulaşan “Sen yoksan oy vermeyeceğiz” ya da “Sen yoksan biz de yokuz” benzeri tepkiler karşısında ben CHP’li olmanın gereğini yerine getiriyorum. Partililerimize, partimize küsme gibi bir lüksümüzün olmadığını anlatıyorum.
CHP'li doğdum
Değerli yol arkadaşlarım, ben CHP’li doğdum ve CHP’li olarak yaşacağım. Her zaman olduğu gibi bu seçimde de partimin yanındayım, örgütümün hizmetindeyim. Aday olmamama rağmen 7 Haziran’da da çağrıldığım 15 ilin yanı sıra Almanya ve İngiltere’ye giderek partim adına seçim çalışması yürüttüm. Bu seçimde de aynı şevkle, hatta daha fazla çaba harcayarak CHP’nin iktidar olması için Türkiye’yi karış karış gezeceğim. Bu kez de partimin başarısı için örgütümün yanında olacağım.
1 Kasım seçimleri tarihi ve kritik öneme sahiptir. CHP örgütü olarak "ne ezilen ne ezen insanca hakça bir düzen" diyen milyonlarca yurttaşımız için tek yürek olarak çalışıp, iktidar olmak zorundayız.