CHP İzmir Milletvekili Selin Sayek Böke, "Siyasi ve ekonomik anlayışın iflasını yaşıyoruz. Kaynakları çarçur eden bir iktidar var... Türkiye, son 7 yılda betona 551 milyar dolar yatırdı. Sadece yüzde 1 zenginleşti, 16 milyon vatandaş yoksul. Bu ekonomik düzeni değiştirmeliyiz. Üretime odaklanmalıyız" dedi.
Sözcü'den Özlem Gürses'e konuşan Böke, Türkiye'nin bugün IMf muhtaç olamdığını belirterek, "AKP iktidarı devam ederse o ihtimal de güçlenecektir. Türkiye iktidarı değiştirirse ve yeni iktidar halkçı kalkınma anlayışıyla yeni bir hikaye yazmaya başlarsa o zaman IMF 'den kurtuluruz. Zaten biz o nedenle “Bu sandık çok kritik” diyoruz" ifadesini kullandı.
– Biz krizde miyiz?
Bir siyasi ve ekonomik anlayışın iflasını yaşadığımız kesin. Tek sıkıntı, bu çöküşün altında kalanlar sadece bu anlayışı getirenler değil, 80 milyon yaşıyoruz sonuçlarını.
– Nedir o anlayış, gereğinden fazla bir kalkınma politikası mı?
Keşke bir kalkınma politikası olsaydı. Bunun adı “büyüme fetişizmi”dir. Ne pahasına olursa olsun büyüyelim… Siz 80 milyonu değil, sizi siyasi olarak ayakta tutacak bir kesimi büyütecek bir model tasarlıyorsunuz. AKP 'nin modeli bu. Toplamda bir büyüme varmış gibi gözüküyor ama o büyümeden faydalanan insan sayısı çok sınırlı.
– Benim anlamadığım şu, bunca büyürken nasıl oluyor da hiç yeni fabrika yok?
Çünkü betonlaşıyoruz, tozu dumanı hiç bitmeyen koca bir şantiye artık Türkiye. Zaten değişmesi gereken o. Ekonomik olarak “betonlaşmış” bir düzen yerine, betonla ekonomik faaliyet üretmenin yerine, daha sürdürülebilir, kalıcı bir düzene geçmeliyiz.
– Nasıl geçeceğiz o düzene?
Sanayi üretimine odaklanarak. Tarımda çiftçinin ürünü bir fabrikaya girsin, orada bir sınai ürüne dönüştükten sonra da doğru pazarlara satılabilsin. Ekonominin içinde sadece beton yok. Tarım, sanayi, hizmetler var… AKP 'nin ekonomisinde sadece inşaat var.
– Veriler de böyle mi diyor?
Son 7 yılda Türkiye betona 551 milyar dolar yatırmış. Devletin verileri bunlar. Bununla neler yapabilirdik? Emeklilere çift maaş ikramiye tartışılıyor. “Kaynağı nerden?” diye soruyorlar. Bunun maliyeti 24 milyar lira, betona yatırılan para 551 milyar dolar.
– Diyecekler ki “Ev de mi yapmayalım vatandaşımıza?”
İhtiyaç olan ne varsa yapalım. Gerçekten ihtiyacı olanlar için çalışan bir TOKİ öneriyoruz. Konuta erişemeyenlere sosyal devlet hizmeti olarak konut yapan bir TOKİ.
– Şimdi ne yapıyor TOKİ?
Rant elde edecek ve rantı siyasi kazanca dönüştürecek şekilde çalışıyor. Kamu kaynaklarını imar izinleriyle ranta çevirdiler.
– Başbakan, “Muhalefet bizim yaptığımız her projeyi balyozla kıracak” dedi…
Asla. Hatta yenilerini yapacağız. Ancak rantçı ve parayı bir sonraki kuşağı borçlandıran bir anlayışla bularak değil…
– Sizin ekonomi politikanız nasıl olacak?
Derdimiz şu; narenciye toplayan çiftçinin bu ürünü Avrupa'daya ulaştırması gerekiyor. Bunun olabilmesi için sadece yol değil, soğuk hava deposuna, bir AR-GE merkezine, o narenciyeyi kurutma yapacak bir tesise ve Avrupa'ya uzanan bir demiryolu ağına ihtiyaç var. 551 milyar doları betona gömdünüz, peki getirisi ne oldu? İnsanlar zenginleşti mi? Yoksulluk giderildi mi? Hayır.
– Kime fayda sağladı?
Servet dağılımına baktığınızda ortaya çıkıyor. Türkiye'nin en zengin yüzde 1'i, 2002'de servetin yüzde 38'ine sahipken, bugün servetin yüzde 56'sına sahip.
– Peki kim fakirleşti?
Bu düzen içerisinde yaklaşık 16 milyon kişi yoksul ama en hazin olanı çalışan yoksullar var Türkiye'de. Yani iş bulmuş, çalışıyor, yine de yoksul. 24 Haziran 'da AKPiktidarından kurtulmak önemlidir, ama daha önemlisi yeni bir yapı kurmaktır. Bunlar da evrensel sol ve Cumhuriyet değerleridir. Türkiye'nin çıkışı da burada.
– Neden tüm büyük projelerin bütçesi dolar üzerinden?
Çünkü iktidar dolarla borçlandığımız bir düzen inşa etti. Dolarla borçlanıyorsanız, dolarla geri ödeyeceksiniz. Biz bu düzeni değiştirmeye talibiz. AKP 'nin düzeni üretmeden tüketen, üretmediği için de hep borçlanma yaratmak zorunda kalan bir model.
– Siz ne yapacaksınız peki?
Bir; borçların boğduğu insanları nefes alacak şekilde kurtarmak gerekiyor. İki; tüketimden üretime geçen bir model kurmamız gerekiyor. İlk günden yapmaya başlayacağız bunu.
– Nerden başlayacaksınız?
Vergi reformuyla. Üretici güçten, emekten, KOBİ'den yana bir ekonomi kuracaksak, Türkiye'yi kazancına göre vergi ödenen bir ülke yapmalıyız.
– Neden bugüne kadar yapılmadı bu?
Yapılıyordu ama 80'den sonraki neo-liberal düzen bozdu bunu. AKP neo-liberalizmin de en vahşisini kurdu. Bugün toplanan 100 birimlik verginin 70 birimi tüketimden; cep telefonu, gıda, kitap, çocuk bezi…
– Her ekonomide böyle mi?
Hayır. Doğduğunuz andan ölümünüze kadar her anınız vergilendirilmiş. Bu şu demek; sürekli kayırılan rantçı sermayedar da aynı vergiyi ödüyor, burslu okuyan öğrenci, güvencesiz çalışan işçi de… Demokratik yurttaşlık bilincini ortadan kaldıran bir yapı var Türkiye'de. Vatandaşı öyle bir borçlandırıyor ki, insanlar borcunun ötesinde hiçbir şeyi göremez hale geliyor.
– Siz ne yapacaksınız?
Mesela asgari ücretliden vergi almamak çok mümkün. Hemen diyecekler ki kaynak kaybı yaratacak bir uygulama bu. Yıllardır affedilmiş 1 milyonun üzerinde vergi var. Biz onları tahsil edeceğiz. Türkiye'den vergi cennetlerine kaçmış olan milyarlarca lira var, onları geri getireceğiz.
– Türkiye'de de 2200 TL olabilir mi asgari ücret?
Olabilir, Türkiye'nin kaynağı var. Fakat işçiyi korurken, Türkiye'nin üretim gücü olan KOBİ'leri de korumalıyız. Vergisini düzenli ödeyen ve sigorta primlerini yatıran KOBİ'lere ve esnafa sıfır faizli kredi vereceğiz. Böylece hem emekçiyi koruyup hem de vergi ödemeyi ve istihdamı teşvik edeceğiz.
CHP'nin ekonomi programını yazan isimlerden olan Böke, “İşçiyi korurken, Türkiye'nin üretim gücü olan KOBİ'leri de korumalıyız” dedi.
– 16 yıllık dönemde gerçek sanayici de geri mi bırakıldı?
Yüzde 100 öyle. Değişmesi gereken anlayış da bu. Cumhuriyet'in ilk yıllarının idealizminde bu vardı, hâlâ da böyle insanlar var. 16 yılda ne oldu, düzen öyle bir kuruldu ki, sanayici şirketler de inşaat faaliyetine girmek durumunda kaldı.
– O tercihi değiştirmenin yolu nedir?
Rantçı sermayeyi değil, gerçekten sanayici üretecek olan, ara malı, makine üretecek olan, teknoloji geliştirecek olanı desteklemek.
– Türkiye'nin bir kaynak sorunu var mı?
Yok. Ama o kaynakları çarçur eden bir iktidar var.
– Biz IMF 'ye muhtaç mıyız?
Bugün değiliz, AKP iktidarı devam ederse o ihtimal de güçlenecektir. Türkiye iktidarı değiştirirse ve yeni iktidar halkçı kalkınma anlayışıyla yeni bir hikaye yazmaya başlarsa o zaman IMF 'den kurtuluruz. Zaten biz o nedenle “Bu sandık çok kritik” diyoruz. Soru şu: Demokrasi mi, tek adam mı? Tek adam rejiminin ekonomik sonuçlarını bugün yaşıyoruz.
– Nasıl?
Bakın OHAL ilan edildiği gün, Türk Lirası'nın dolara karşı değeri 3.02 idi, bugün 4.60'a inince piyasalar coştu deniyor. Tek adam rejimi öngörülemez bir tablo yarattı. Ne yarın Türk Lirası'nın halini bilebiliyoruz, ne faizi, ne de borçlanmayı… İhtiyacımız olan ortak akıl, katılımcılık ve demokrasi. Onun için Cumhuriyet idealizminin değerleri diyoruz.