CHP Merkez Yönetim Kurulu (MYK) toplantısında; ABD Başkanı Joe Biden’ın 1915 olaylarını “soykırım” olarak tanımlaması, 128 milyar dolar hakkında yapılan açıklamalar, kripto para vurgunu, COVİD-19 salgınının durumu ile alınan tedbirler ve ekonomik kriz masaya yatırıldı.
MYK sonrası CHP Genel Merkezi’nde basın toplantısı düzenleyen Öztrak’ın konuşmasından satır başları şöyle:
"Erdoğan'dan hala çıt çıkmadı"
İlk defa bir ABD Başkanı, 1915 yılında yaşanan trajediyle ilgili sözde ‘soykırım’ ifadesini kullanmıştır. Bu talihsiz açıklamayı hiçbir surette kabul etmiyoruz. Tarih yazmak, politikacıların görevi değildir. Hele hele bu topraklarda, emperyalistlerin tahrikleriyle yaşanan ortak acıları tahrif ederek, yeni bir tarih yazmak, buradan da sözde bir insanlık suçu isnat etmek, bir daha olmasın diye ders vermek, siyasetçilerin görevi de değildir, haddi de değildir. Bu müessif açıklama, Türkiye-ABD ilişkilerine zarar vermiştir. Güney Kafkasya'da, işgal altındaki Azerbaycan topraklarının kurtarıldığı, Türkiye, Azerbaycan ve Ermenistan halklarının, barış, huzur ve refah içinde, geleceğe bakma arayışında oldukları bir sırada, yapılan bu açıklama, manidardır. Bu talihsiz açıklamayı kınıyor ve reddediyoruz. Ülkeyi yönettiği iddiasında olan kişinin, bu süreçte tavşan uykusuna yatması ve açıklamanın sonrasındaki sessizliği, üzüntümüzü katlamaktadır. Üç gün geçmiştir ama Erdoğan’dan hala çıt çıkmamıştır. Anlaşılan, NATO zirvesinde, Biden’la görüşme randevusu uğruna, en önemli milli bayramımızda ülkemizin tarihine leke sürülmesine göz yumulmuştur.
"Türkiye'miz trol aklıyla yönetilmeye çalışılıyor"
Allah aşkına, bu ülkeyi kim yönetiyor? Ruslar 36 askerimizi uçaklarıyla bombalar. Haberi Hatay Valisi verir. Hain, bölücü teröristler, rehin aldığı savunmasız 13 vatandaşımızı kalleşçe şehit eder. Haberi Milli Savunma Bakanı’nın, basın sözcülüğünü yapan Genelkurmay Başkanı verir. Amerikan Başkanı üç ay sonra telefon açar, konuşmanın içeriğini, Amerikan Dışişleri ve yabancı basın verir. Bu ülkenin Dışişleri Bakanı kim? Çavuşoğlu mu? Kalın mı? Altun mu? Akar mı? Her kafadan bir ses çıkıyor ama esas ses çıkarması gerekenin sesi nedense hiç çıkmıyor. Devlet böyle mi yönetilir? Ne yazık ki Türkiye’miz, gayri ciddi bir yönetimin elinde, devlet aklıyla değil trol aklıyla yönetilmeye çalışılıyor. Erdoğan şahsım hükümeti, yalanla, hakaretle, şirretlikle, trol söylemleriyle algıyı yönetmeye çalışıyor. ABD Başkanı’na gık çıkaramayan Erdoğan’ın vekilleri, trol ordularıyla saf tutmuş, sanki bu talihsiz açıklamayı CHP yapmış gibi, CHP’ye saldırıyor, olmadık hakaretler ediyor. Herhalde bu vekiller, Türkiye’yi kendi reislerinin yönettiğini unutmuş, CHP’nin yönettiğini sanıyor.
"Ezik siyaset anlayışı kabul edilemez"
Erdoğan’ın ‘monşer’ diyerek istiskal ettiği diplomatlarımızın 50 yıldır geçit vermediği ‘sözde soykırım meselesi’, Erdoğan’ın ehliyetsiz şahsım hükümeti elinde kalemizde rahatça gol oluyor. Bu acizlik, diplomatlarımızın 50 yıllık emeklerini çaldığı gibi, ASALA terör örgütünün şehit ettiği onlarca diplomatımızın kemiklerini de sızlatıyor. Türkiye; böyle aciz bir yönetimi asla hak etmiyor. Bir sözümüz de emperyalist tezlere sarılıp, bu ülke topraklarında siyaset yaptıklarını zannedenlere. Rahmetli Hrant Dink’in şu sözleri, herkesin kulağına küpe olmalıdır: ‘Bu sorun Emperyalistlerin elinden alınmalı, Türkiye ve Ermenistan bu sorunu konuşarak, kardeşçe çözmelidir.’ Unutulmasın! Emperyalistlerin gölgesinde yapılan, ezik siyaset anlayışı kabul edilemez. Milletimizin iradesi de böyle bir siyaseti her zaman sandıkta buruşturup çöpe atar.
"Ev satıldı aynı eve kiracı çıkıldı"
Merkez Bankası’nın kasasındaki döviz rezervlerimiz, son iki yılda buharlaşmıştır. Buharlaşan 128 milyar dolar rezervin hesabı da TBMM’den kaçırılmaktadır. Milletimiz beytülmali Erdoğan’a, Erdoğan da aynı beytülmali damadına emanet etmiştir. Sonuçta, kasa tamtakır olmuştur… Rezervlerin eridiğini saklamak için de emanet dövizler kasaya konmuş, Merkez Bankası kendi kasasındaki dövizlerin emanetçisi yapılmıştır. Yani ev satılmış, aynı eve kiracı çıkılmıştır.
"Kabahatinize milleti ortak etmeye çalışmayın"
Saray ve şürekâsı, erittikleri 128 milyar dolar için bugüne kadar, 128 ayrı bahane üretti. En son çiçeği burnunda Merkez Bankası Başkanı, eski AK Parti vekili çıktı; ‘Pandemide tek bir kişinin burnu bile kanamadı’ dedi. O zaman biz de Erdoğan ve şürekâsına soruyoruz: Buharlaştırdığınız 128 milyar doları, yaşamına kıyan bu insanlarımız almadı. ‘Pandemide kimsenin burnu kanamadı’ diyerek milletin aklıyla artık daha fazla alay etmeyin. ‘Dövizleri millete sattık’ diyerek, kabahatinize milleti ortak etmeye çalışmayın. Hakaret ve iftira etmeyin, şirretlik yapmayın, Hazine ve Maliye Bakanınızın tavsiyesine uyun. Gün gün, ne kadar dövizi, hangi kurdan sattınız, artık millete açıklayın.
"Normal ülkede üç beş yılda yaşanacak skandallar"
Türkiye’de gün geçmiyor ki yeni bir skandal patlamasın. Gri pasaport skandalı çözüme kavuşmadan, bir bakanın kendi bakanlığına mal sattığı skandalı patlıyor. Daha bunu hazmetmemişken, sarayın trol ordusundan Erdoğan kabinesine devşirilen FETÖ sever yeni bakanın skandalları ardı ardına geliyor. Bu bakan devletin koruması altındaki bir çocuğumuzu ifşa ediyor. Bu da yetmez gibi el kadar çocuktan Ramazan gününde bir çikolata esirgeyerek, şahsi şovuna, mübarek Ramazan ayını alet ediyor. Yine aynı kişi, önce trol ağzıyla milletin vekillerine ağır hakaretler ediyor ardından dilindeki pespayeliği fark ederek paylaşımlarını siliyor. Normal bir ülkede üç beş yılda yaşanacak bu skandallar, Erdoğan şahsım hükümetinin yönettiği Türkiye’de, 10 güne sığıyor.
"Kripto para kullanımında Avrupa Birincisiyiz"
Şimdi de kripto para skandalı giderek büyüyor, yeni bir banker skandalına dönüşüyor. Hükümet alelacele, kimseye danışmadan bir düzenleme yaptı. Son birkaç günde, üç ayrı kripto para platformu battı. Maddi kayıpların milyarlarca dolar olduğu söyleniyor. Teknolojik gelişmeler fırsatlar kadar, beraberinde riskler de getirir. Basiretli bir hükümet, olayların ardından değil, önünden koşar, sorunları ön görerek tedbir alır. Kripto para kullanımında Avrupa birincisi, dünya dördüncüsü olduğumuz anlaşılıyor. Bu platformların domino taşı gibi devrilmesinin riskleri çok büyük. Bugün bu yönetimsizliğin bedelini çok ağır ödüyoruz.
"7 bin 896 vatandaşımız çaresi olan virüsten yaşamını yitirdi"
Erdoğan şahsım hükümetinin seyirci kaldığı, bir başka alan ise Covid-19 salgını. Test sayıları da düştü. Günlük vaka sayıları, 25 günün ardından 40 binin altına indi ama tüm dünyada, günlük vaka sayılarında halen başa güreşiyoruz. Vefat eden vatandaşlarımızın sayısı ise son sekiz gündür 300’ün üzerinde. Erdoğan’ın lebalep kongrelerinin üzerinden bir ay geçti. Bu dönemde 7 bin 896 yurttaşımız, aşısı, yani çaresi olan bir virüs nedeniyle yaşamını yitirdi. Aşılama halen çok yavaş ilerliyor. İkinci doz aşısını olan nüfusumuzun, toplam nüfus içindeki payı, halen yüzde 10’a bile ulaşmadı. Oysa toplumsal bağışıklık için bu oranın en az yüzde 60 olması lazım. Bu vaka sayıları ve bu aşılama performansıyla, ne yazık ki turizmde yaz aylarını kaybetme riskiyle karşı karşıyayız. Esnafımız zaten perişan oldu. Sosyal mesafe bir tek onlara uygulanıyor. Esnaf barometresi araştırmasına göre, esnafımızın yüzde 65’i borç batağında. Doğru düzgün destek bekliyor. Sosyal mesafe tedbirleri herkese eşit uygulanmıyor. Millete ceza üstüne ceza kesen İçişleri Bakanı, lebalep tarikat cenazelerinde ön safta yer tutuyor. Bu haksızlık, adaletsizlik artık kabak tadı veriyor.
Faik Öztrak, açıklamasından sonra basın mensuplarının sorularına da yanıt verdi.
"Ellerine yüzlerine bulaştırdılar"
Eski Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan’ın kendi bakanlığına kendi şirketinden dezenfektan alması ve devamındaki yolsuzluk iddiaları hakkında gelen soruya Öztrak, “Yapılanların hukukla, ahlakla bağdaşır hiçbir yanı yoktur. ‘Devleti şirket gibi yöneteceğiz’ diyenler işi ellerine yüzlerine bulaştırmıştır” yanıtı verdi.
"Türkiye en haklı davalarına bile cevap veremez hale gelmiştir"
Biden’ın “soykırım” tanımlamasından sonra Cumhurbaşkanı Sözcüsü İbrahim Kalın’ın “Farklı şekillerde yanıt verilecek” demesi hakkındaki soruya Öztrak, “Erdoğan şahsım hükümeti Türkiye’nin en haklı davalarına bile cevap veremez hale gelmiştir. Atı alan Üsküdar’ı geçmiş. 50 yıldır geçit verilmeyen tezler nasıl oldu da bugün rahatlıkla kabul görülür hale geldi” dedi.
"Erdoğan Şahsım Hükümeti neden sessiz"
HDP’nin 1915 olaylarına ilişkin yaptığı açıklamaya ilişkin gelen soruya Öztrak, “Değerlendirmelerim son derece nettir. Tarihi tarihçiler yazar, siyasetçiler yazmaz. Bizim tavrımız nettir. Burada sorulması gereken asıl soru, AK Parti trollerinin üstünü örtmeye çalıştığı husus, Erdoğan şahsım hükümetinin neden sessiz kaldığıdır” dedi.