Gündem

CHP Sözcüsü Öztrak: Erdoğan, Putin ile yaptığı görüşmeyi, kabinesinden bile saklıyor, yakında bir değişiklik mi var?

01 Ekim 2021 17:15

CHP Sözcüsü Faik Öztrak, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Rusya’da Devlet Başkanı Vladimir Putin ile yaptığı görüşmeyi, “Anlaşılan Erdoğan, Putin ile yaptığı görüşmeyi, nedense kendi kabinesinden bile saklıyor. Hayırdır? Artık kendi bakanlarınıza da mı güvenemiyorsunuz? Yoksa çok yakında bir kabine değişikliği mi var? Ama atalarımız; ‘Gizlide gebe kalan; aşikarda doğurur’ diyor. Soçi’de baş başa konuşulanların kokusu da yakında ortaya çıkar” sözleri ile değerlendirdi.

Partisinin TBMM’de yaptığı MYK toplantısının ardından CHP Genel Merkezi’nde kameraların karşısına geçen Öztrak konuşmasında özetle şunlara yer verdi:

Yeni yasama yılının, milletimize ve ülkemize, hayırlı, uğurlu olmasını temenni ediyoruz. Ülkemizin ve milletimizin, TBMM’nin etkin şekilde çalışmasına çok ihtiyacı var. Çünkü ‘Türkiye’yi uçuracak’ diye pazarlanan, Erdoğan Şahsım Vesayet Rejimi, güzelim ülkemizi uçurumdan aşağı yuvarladı. Şimdi Saray beslemeleri, Saray yanaşmaları dışında, 84 milyon yurttaşımız büyük sıkıntı içinde. Bu devletin en güçlü taşıyıcı kolonu, Gazi Meclisimizdir. Kimseyle istişare etmeden, konuşup tartışmadan, Üç yılın sonunda, bu ucube tek adam vesayet rejiminin, Türkiye’ye verecek hiçbir şeyi olmadığını anladık. Milletin sorunlarını çözmek bir yana, milletin üzerinde koca bir yük olduğunu gördük. Biz de milletimiz de pespaye şahsım vesayet sisteminden kurtulmak istiyoruz. İşte bu nedenle; yasama, yürütme ve yargı erkleri arasında denge, denetimi sağlayacak, Cumhuriyetimizi demokrasiyle taçlandıracak, ülkemizi huzura ve refaha kavuşturacak, yepyeni, güçlendirilmiş ve her türlü vesayetten arındırılmış demokrasi ve özgürlük aşığı dostlarımızla beraber bu hedefe ulaşacağız. Milletimizin kaderine pranga vurmak isteyen, bu ucube tek adam vesayet rejimini, tarihin çöplüğüne milletimizle beraber göndereceğiz.

Yoksulun yorganı kış gelmeden yırtıldı. Önümüzdeki kışı kara kışa çevirecek zamlar, sağanak olup yağmaya başladı. Bu hafta, benzinin vergisiz fiyatına 29 kuruş, LPG’ye 71 kuruş zam yapıldı. Benzin zammı eşel mobil kullanılarak şimdilik pompaya yansıtılmadı. Ama fahiş LPG zammı yansıtıldı. Dün yine sanayide ve elektrik üretiminde kullanılan doğalgaza, yüzde 15’lik zam geldi. Bu üst üste ikinci zam. Dün akşam EPDK elektriğe zam olmadığını açıkladı ama 1 Ekim 2021 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanması gereken dördüncü çeyrekle ilgili elektrik tarifesi ortada yok. EPDK kararları Kurum’un internet sitesinde yayımlanıyordu o da yayımlanmadı. Anlaşılan kış gelirken elektrik zamlarının da eli kulağında ama yapılacak zammın boyutu konusunda anlaşamıyorlar. Akaryakıtta eşel mobil sistemi sonuna kadar kullanıldı. Vergiler dibe vurdu. Böylece enflasyon rakamları, 2,5 puan daha düşük gösterildi. Bunu ben demiyorum, Hazine ve Maliye Bakanlığı diyor. Milletimize geçmiş olsun. Memur maaşları, emekli aylıkları, bu makyajlı enflasyon rakamlarına göre belirlendi. Enflasyona yapılan ağır makyajın bütçeye de maliyeti var. Bu maliyet ise 46 milyar lira. Ne yapılırsa yapılsın artık mızrak çuvala sığmıyor. Eşel mobil sistemi dibe vurdu. Önümüzdeki günlerde akaryakıta, çok daha büyük zamlar kapıda. Ancak enflasyon yeterince düşürülemedi.

"Son üç haftada milli paramız, ABD doları karşısında, yüzde 6,5 değer kaybetti"

Fiyatlar tırmanmaya devam ediyor. Reisinden faizi indirme talimatı alan, Merkez Bankası Başkanı da, “Enflasyon reisimize uymuyorsa, reisimize enflasyon uyduralım” diyerek oyun esnasında kural değiştirdi. “Artık tüketicinin enflasyonuna değil, enflasyonun çekirdeğine bakacağım” dedi. Dediği andan itibaren de, Türk Lirası’nın değeri, gün görmüş kar gibi eridi. Başkan bir de “Emir demiri keser” deyip, nedenini kimseye açıklayamadığı bir faiz indirimine gitti. Banka’nın yerlerde sürünen itibarını, tamamen yok etti. Son üç haftada milli paramız, ABD doları karşısında, yüzde 6,5 değer kaybetti. Bu, iğneden ipliğe, her şeye yeni zamların yolda olduğu anlamına geliyor. Merkez Bankası koltuğunda oturan saray komiseri, reisini aratmıyor. “Bu işi ben yapmadım, kurdaki yükselişin çoğu ABD Merkez Bankası (FED) kararından kaynaklandı” diyor. Madem TL’deki değer kaybı, ABD Merkez Bankası kararından kaynaklandı, o halde son üç haftada Türk lirası neden; Bulgar Levası’na karşı yüzde 4,3 İran Riyali’ne karşı yüzde 6,5 Pakistan Rupisi’ne karşı yüzde 5,3 değer kaybetti? Bulgaristan, İran, Pakistan Merkez Bankaları, Türk parasını pul edecek hangi kararı aldı? Milletimizin aklıyla daha fazla alay etmeyin. Milletin canı zaten burnunda. Milletin sabrını zorlamayın.

"Türk tarımının hali ortada"

Zincir marketlere göstermelik racon kesiyor. Bu şekilde kendi yanlışlarının üstünü kapatacağını sanıyor. Baktınız bu da olmuyor işi hava şartlarına bağladınız. Kaldı ki tarımı emanet ettiğiniz beceriksiz bakanınız bir zincir marketten transfer etmişti. Yine aynı Tarım Bakanı’nın yardımcısı da bir başka zincir market de üst düzey yöneticiydi. Anlaşılan kurda kuzu emanet etmişsiniz. İşte bu anlayışın elinde, Türk tarımının hali ortada… Kendi sorumluluğunu zincir marketlere yüklemeye çalışıyor. “Fahiş fiyat artışları” deyip fiyat etiketlerini suçluyor. Göstermelik denetim ve cezalarla milleti uyuturum sanıyor. Başarılı yol bulur, başarısız bahane bulur. İşte 19 yıllık yönetiminin sonunda, Erdoğan’ın hali tam da bu… Hayat pahalılığına çare bulamıyor, bahane buluyor.

3600 ek gösterge açıklaması 

Millet pahalılıktan yıldıysa, Erdoğan Şahsım Hükümeti’nden sıtkı sıyrıldıysa, sebebi bellidir. Beceriksiz Erdoğan Şahsım Hükümeti sebep, hayat pahalılığı sonuçtur. Müteahhit ne taahhüt ettiğini bilir. Bir hükümetin başarısı da, millete verdiği sözleri ne kadar tutabildiğiyle ölçülür. Erdoğan Şahsım Hükümeti ise, millete verdiği sözleri tutmayan, Vaatlerinin altında ezilen bir hükümettir. Memuruna seçimde verdiği taahhütleri de tutmayan bir hükümettir. 3600 ek göstergeden hala haber yok. Genel Başkanımız “Yapacaksanız yapın, yoksa biz yapacağız” diyor. AK Parti’nin Grup Başkanvekili ise çıktı, “Parayı salgınla mücadele için harcadıklarını” söylüyor. El insaf! Dünyada salgında vatandaşına en az destek veren hükümet olarak nam saldınız.

"Ülkenin geçmişini sattılar; geleceğine de beşli çete adına ipotek koydular"

Millete ciro edilen yük bununla da bitmiyor. “Milletin cebinden tek kuruş çıkmayacak” dediler. Sadece 6 otoyol ve köprü projesinden, milletin sırtına 28 milyar 329 milyon dolarlık yük yüklediler. Bunu biz demiyoruz Sayıştay diyor. Atalarımız ne güzel demiş; hırsız içeriden olursa, kapı kilit tutmazmış. Sayıştay’ın sansürlü raporlarında bile neler var neler… ‘Beşli Çete’ye bu projeler için şu ana kadar ödenen para, 4 milyar 372 milyon dolar. Milletimizin çocuğuna, torununa kalan yük ise, 24 milyar dolar. Son üç haftada dolar kurundaki 58 kuruşluk artış, bu projelerden gelecek yükü durduk yere 14 milyar lira artırdı. Bu ihaleleri Türk lirasıyla bağlamayıp Dolar’a Avro’ya endeksleyenlerin yaptığının adı, gaflettir, delalettir hatta bu millete ihanettir. Son 19 yılda ülkede satıp, savmadık hiçbir şey bırakmadılar. Ülkenin geçmişini sattılar. Geleceğine de beşli çete adına ipotek koydular.

OSB'lerle ilgili düzenleme 

Milleti can derdine düşüren, Erdoğan Şahsım Hükümeti hâlâ rant derdinde. Erdoğan Şahsım Vesayet Rejimi, rant havuzlarını dolduracak yeni kaynaklar peşinde. Şimdi Organize Sanayi Bölgelerini, Sarayın vesayeti altına alacakmış. Hazırladıklarını duyduğumuz yasa tasarısıyla, Sarayın Valileri OSB’lerin başkanlığına geçecekmiş. OSB’lerin özerkliğini bitirecek bu düzenlemeden, sanayicilerimiz son derece rahatsız. Nasıl olmasın? Anlaşılan şimdi de OSB’lerin fişini çekmeye hazırlanıyorlar. Siz OSB’lerle uğraşacağınıza, öğrencilerimizin yurt sorununu çözsenize…

Barınma sorunu yaşayan öğrenciler 

Gençler “Yurt yok” diye bar bar bağırıyor. Ama Erdoğan ve bakanları hâlâ “Yurt sorunu yok” diyor. 19 yıldır öğrencilerimize yeterli sayıda yurt yapmayanlar, 5 milyon Suriyeliye ülkemizi yurt yaptılar. Biz boşuna demiyoruz “bunlar el iyisi” diye… Bunların sevmediği Bir tek Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları ve tabii ki hakkını arayan gençlerimiz.

Erdoğan'ın Rusya ziyareti

Erdoğan İdlib’i konuşmak üzere bir kez daha koşa koşa Putin’in ayağına gitti. Geçen sefer 36 askerimiz şehit olduğunda, Kremlin kapısında bekletilmişti. Şimdi de ortak basın toplantısı yapmadan, Nelerin görüşüldüğünü, hangi kararların alındığını kamuoyuyla paylaşmadan, uçağında yandaş gazetecilere demeç vermekle yetinerek geri döndü. Daha önce Erdoğan’ın Putin’in kapısında bekletildiği görüntüler Rus devlet televizyonunda kronometre tutularak verilmişti. Bu ziyarette de yine devlet televizyonunda yapılan bir yayında, program sunucusu Erdoğan’a “ikiyüzlü” dedi. Türkiye Cumhuriyeti’ni temsil eden Erdoğan, Rusya’nın devlet televizyonunda bir kere daha tahkir edildi.

"Siz önce aldığınız ilk S-400 paketini sahaya sürün de bir görelim"

Beyefendi İdlib’i konuşmaya Rusya’ya gidiyor sahadaki askerlerimizin hayatını ilgilendiren önemli konular görüşülüyor. Ama toplantı heyetinde Milli Savunma Bakanı yok. Dış politikamızı yakından ilgilendiren konular konuşuluyor. Yanında Dışişleri Bakanı da yok. Allah aşkına bu nasıl bir devlet yönetimidir? Anlaşılan Erdoğan, Putin ile yaptığı görüşmeyi, nedense kendi kabinesinden bile saklıyor. Hayırdır? Artık kendi bakanlarınıza da mı güvenemiyorsunuz? Yoksa çok yakında bir kabine değişikliği mi var? Ama atalarımız; ‘Gizlide gebe kalan; aşikarda doğurur’ diyor. Soçi’de baş başa konuşulanların kokusu da yakında ortaya çıkar. Biz Erdoğan’ı bir kez daha uyarıyoruz. Tüm Türkiye’ye geçen yıl yaşattığınız zilletin, tekrarını kaldırmamız mümkün değildir. Askerimizin yanına, yöresine düşecek her bombadan, sırtına sıkılacak her terörist kurşunundan sadece Ruslar, Suriye rejim güçleri veya teröristler değil, siz de mesul olursunuz. Çünkü askerimizi hava savunma sistemi olmadan, Suriye rejim güçleri ile eli kanlı teröristlerin arasına tampon gibi koyan sizsiniz. Hakikaten 2,5 milyar dolar verip aldığımız S-400’ler nerede? Siz önce, aldığınız ilk S-400 paketini sahaya sürün de bir görelim. Bugün kullanamadıktan sonra, bu silahın kime ne faydası var?

Biden-Erdoğan görüşmesi

Erdoğan Şahsım Hükümeti’nin dış politikadaki ezikliği, artık saklanamaz bir hal aldı. Devletimizin şanı, şerefi, itibarı, milletimizin menfaatleri Erdoğan’ın gözünde hiçbir şey ifade etmiyor. Erdoğan için tek bir öncelik var. O da Amerikan başkanlarıyla baş başa görüşebilmek. En son BM Genel Kurulu vesilesiyle gittiği New York’ta gördük. Amerikan televizyonuna çıktı, ABD Başkanıyla birlikte görünebilmek için, emperyal güçleri savaş meydanlarında mağlup eden bu asil milletin devletini, koskoca Türkiye Cumhuriyeti’nin itibarını hiçe saydı. Önce New York’ta, sonra da Türkiye’de cami avlusundan, “İlişkiler hayra alamet değil” diyerek, Washington’a ucu yanık mektup gönderdi. Sonra yine döndü, bu kez Roma’da G20 toplantılarında, Biden’la yapacağı ikili görüşmeyi parlatarak, millete hava atmaya kalktı. Orada topu topu 19 ülke var. Hepsinin birbiriyle ikili görüşme yapması normaldir ama bari bu sefer yelkenleri suya indirmeyin. Bir defalık da olsa dik durun. Dış politikanın merkezinde milli menfaatlerimiz değil, Erdoğan’ın şahsi menfaatleri olunca, ortalığı pespayelik götürüyor.”